21 Mayıs 2009 Perşembe

Şaktaaar ... Şaktaaar ...

Giydim üzerime yeşil kapişonlu sivitşörtümü , boynuma da Beşiktaş atkımı taktım (her zaman her yerde misali) gittim Ataköy 'e arkadaşımı beklemeye . Ne ilginçtir ki o turuncu giymiş gelmiş ama yetmemiş içine de yeşili çekmiş hem Werderliyiz hem de forza Donetsk babında . Galatasaraylı kendisi , ortak paydamız Lucescu . Deniz otobüsü ile karşıya geçtik . Kadıköy 'e doğru yürürken camide mola verdik . İmam ile seyyar satıcının tuhaf diyaloglarına şahit olmak durumunda kaldım . İmam ; satıcıların stoklarını caminin içine sakladıklarını anlayınca Allah 'ın evi oğlum buralar derken , karşılarındaki seyyar ise ama imam abi ekmek parası diye zorluyordu . Yanımda telefon açtı sonra imam yakaladı abi bizi diyerek birilerine . Gülüp yolumuza devam ettik . Boğanın civarında hareketlenen kalabalıkla birlikte stada yaklaştıkça finale adım adım gittiğimizi hissediyorduk . Güruhu yararak kapı aramaya başladık . Lefter heykelini gördüm . Arkasındaki ağaçlara işeyen Ukraynalı vatandaşı Türkçe uyarmak zorunda kalan Fenerlileri geçtim . Adresimiz West tribünü gate 6 . Ne yardımcı olan var ne de oklar , göstergeler , levha , yardımcı olacak herhangi birşey . Sora sora , tahmin ede ede ve şansa bulduk gireceğimiz yeri . Tabi bu arada seyyar bira satan abeilerimizin yaratıcı seslenişlerini , maç tişörtleri ve atkılarını geride bıraktık . Birisi karaborsa bilete ''Uefa 'yı görmek isteyene 100 lira'' diye bağırırken , elindeki birayı Almanlar 'a satmaya çalışıyordu . Uefa 'yı biri sanıyordu heralde .

Zorlanmadan tribündeki yerimizi aldık . Maç öncesi organizasyonları izledik . Temsili mevkiler anons edilirken Mesut Özil 'in ıslıklandığını , Lucescu 'nun alkışlanmasını duyduk . Maç başladı . Yerimizi biraz yukarıda kalıyordu . Diziliş ve oyunu analiz adına süper bir mekan olabilir ama benim amacım fotoğraf çektirmek . Yadırgadım ben ama olsun final işte şansımıza . Aklıma geldi . Daha 10 sene öncesine kadar Werder Veremem derdik bu takıma kötü mizah anlayışımızla . Daha önce Barış Manço 'nun Arkadaşım Eşek klibinde gördük bu arkadaşların şehrini . Ailton var bir de . Neyse , stadda üç büyükler , Werder Bremen ve Shakhtar Donetsk 'ın formaları revaçtaydı . Biz Fenerium üst katta Shakhtar Donetskli seyircilerin tarafındaydık . Tv kamerasının sol tarafı Werder Bremen 'e aitti ve bence çok da güzel bir seyirciye sahiplerdi . Yemyeşillerdi . Karşılarında ise maç boyunca Şaktaaar , Şaktaaar diye bağıranlar oturuyordu . Ne bir sevinç , coşku , üçlü , halay , pınarbaşı hiç biri yok . Varsa yoksa Şaktaaaar ... Şaktaaar ... Ulan ne zaman Gayseri Gayseri diye bağıracaklar bekledim . Goller geldi sonra ama tüm final ile alakalı cümleyi biletlerimizi alan arkadaşım söyledi : 2. tur maçına benziyor bu maç lan ! Bir ara Dağ başını duman almış marşını söyleyerek ve akabinde gülerek ne kadar Türk olduğumuzu ispat ettik . Turuncudan hareketle Shakhtar Donetskliler 'in arasındaki Galatasaraylılar kendilerini belli ettiler . Bir ara Fenerliler oraya hücum etmek istedi . Fener sesleriyle ve inleyen nağmeler kakafonisi zaten soğuk olan havayı daha da ayazlaştırdı . Maç kötü , yerimiz iyi değil , gereksiz seyirci haykırışları ile devam etti maç . Allahtan tanıdık bir tezahürat duyuyoruz . Şaktar gol gol gol , Şaktar gol gol gol . Alt-üst yapıyor bunu ve üst taraf Shakhtar Donetskli vallahi . Altaki Galatasaraylılar çalmaya alışıklar ve mekan da Saraçoğlu olunca garipsemiyorlar . Bir gün Zambia kabilelerinde kız istenirken duyarsam bunu şaşırmam . Kartal gol gol gol ! Hey allahım ...

50 kuruşluk Tadım çekirdeğine 4 lira deme cüretinde bulunan kantinci arkadaşın kulaklarını çınlatıp kapişonumuza daha da çok gömüldük . Izdırap haline gelen ve gözünü seveyim Şampiyonlar ligi ve Sabri Ugan 'ın minvalindeki laflarla uzatmalara taşındı eziyet . Hakemin Shakhtar Donetsk 'in , biz Türk seyircilerinin ise kim mazlum ise onun yanında oluşumuzla kupayı kaldıran hakemin takımı oldu . Golü neden saymadı , sanırım saymayı bilmiyor . Ya da bu eziyet bitsin istedi bir de uzatmasınlar hani ! Güzel düşünce . I love you Luce ve her ekranda görününce alkışlanan eller üşümekten girdi cebe ve hayatımda ilk defa anladım neymiş metrobüs be . 1 saatte Ataköy . Saat iki , yarın iş var demeden futbol sevgisi yorgunluğuna gülümseyiş ... Uyku sen ne güzelsin ... Bu arada televizyonda Sergen ve Ercan Taner . Lucescu İstanbul 'da . 33. hafta . Yine bir mayıs akşamı . Tayfur antranör , Bülent Korkmaz rakibin başında . Deli kadroda . Biri atacak birşey gelecek ama ... Anladınız siz onu ! Ha unutmadan Şaktaaar ... Şaktaaar ...

Hiç yorum yok: