31 Mayıs 2009 Pazar

Şampiyonluk Öyküsü ...

Bu şampiyonluk illa ki birilerine hediye edilecekse ...

Öncelikle ;
Sezon başı meşhur olan o agresif terliğe ...
İstiklal Marşı'nda bile hiç durmadan bizlere küfür eden Antalya seyircisine ...
İlk İnönü maçında Alen 'i setten indirmeye çalışan beylere ...
Ertuğrul Sağlam 'ın bir türlü denge kuramadığı oyun sistemine ...
Beşinci hafta Zülumpiyat 'taki maçı tam iftar saatine koyan zihniyete ...
Aynı maçta Nobre 'nin gollerini saymayan Bilent Yıldırım isimli hakeme ...
Metalist 'e köy takımı diyenlere ...
6 Ekim günü önce Ertuğrul Sağlam 'a sonra sigaraya veda sahnesine ...
İlk Mustafa Denizli maçındaki gazla gelen 3 gollük Gençlerbirliği 'ne ...
Sivasspor maçında sahaya atılan ayakkabının sahibine ...
İnönü 'de ilk puan kaybına ve İstanbul 'daki Sivas uğursuzluğuna ...
Ligdeki ilk mağlubiyete , sıkıcı seyir zevkine ve Turgay Bahadır 'a ...
Kocaeli maçındaki müthiş geri dönüşe ...
Delgado 'nun tam önümde sanki beni duyarmışcasına topu çekip uzak köşeye bırakışına ...
Bursa 'ya yine taraftar alınmayışına ... Ben böyle anlayışa ...
Eskişehir taraftarının çıkardığı bayrağa ...
Tello 'nun kornerden attığı golü vermeyen hakeme ...
Pozisyon penaltı Allah belanı versin tezahüratına ...
Maçtan önce açıklanan kadroyla tv başında bizi bitiren Rıdvan Dilmen 'e ...
Cisse 'yi atan Bünyamin 'e , Guiza 'nın balına ...
Nalet 2-1 skoruna ...
Sanki aleyhlerine haksız penaltı çalınmış gibi ilk yarı sonunda hakemin üzerine çullanan Ankaraspor teknik heyetine ...
Kendi kalesine golü atıp sonra kırmızı kartla atılan Sivok kardeşimize ...
Omuz omuza mücadelede Servet 'i kollayan , 2 ay önce verilmeyen golü Beşiktaş ağlarında görünce vererek santra noktasına koşan , Delgado 'nun haklı ikazını kırmızı kartla cezalandıran hatta utanmasa bir de gol atacak olan Cüney Çakır beyefendiye .
Roman Kratochvil 'e ...
Tello 'nun Antalya kalesine attığı füzesine ...
Antalya Antalya yeter artık Antalya serzenişine ...
Şampiyon olamazsak Beşitaşım bu seneye (Mazallah) ...
26.Hafta muhabbetine ...
Gecekondu 'ya Cemal Aydın diye seslenmeye ...
Askere giden tribün yoldaşıma sevgilerle ...
Irkçı olmak Cimbom 'u tutmaktan beter pankartına ...
Konyaspor 'un tatsız sahasındaki tuzsuz maça ...
Veysel 'in taç çizgisi kenarındaki iki-üç deparına ...
Tello 'ya logar kapağı atan hayvana ...
Son yıllardaki en iyi futbola rağmen sonuç alamamaya ...
Ernst diye bir adam geliyor bunun farkında olanlara ...
İkili averaj nedir bilmeyen Sadri Şener ve Ersun Yanal 'a ...
Tabatasız Antep 'i ilk yarıdaki tarifeyi uygulamaya ...
9 resmi maçta 7 galibiyet 2 beraberliğe ve sadece 3 gol yiyen savunma elemanlarına ...
Ayağa kalkın erkek gibi oynayın ve yat yat yat yat tezahüratına ...
Abdullah Avcı beyefendiye ...
Sorumluluk alan tek adam , 1 gol 1 asistle maçın yıldızı Rodrigo Tello 'ya ...
Hacettepe 'den iki gol yeme rehavetine ...
İlk defa 3 maç üstüste galibiyete ...
Abdullah Gül 'ün İnönü 'ye teşrif etmesine ...
İzin versene , izin versene , bizim stada izin versene tezahüratına ...
Şiir gibi futboluyla Ernst 'in zirve yapmasını izlemeye ...
87. dakikada sağ bekimizin tüm sahayı koşarak gol atmasına ...
Sivas deplasmanındaki Tello 'nun estetik golüne ...
Yusuf 'un yavaş yavaş kendini hissetirmesine ...
Delgado 'nun sakatlanmasının şerefine ...
İki kupa maçı arası 50 küsür gün koyan zihniyete ...
Meşale organizasyonunda polisin yaptığı şerefsizliklere ...
Serdar Özkan 'ın bel kıran güzel çalımına ...
Zapo 'nun milimetrik penaltısına ...
Bobo attı şampiyonluk geldi inancının ilk defa hissedilmesine ...
Önce Ertuğrul 'u sonra Denizli 'yi tribüne çağırmaya ...
Çifte standardın karşılığı Deniz Çoban ile tanışma maçına ...
Kartı elinde Beşiktaşlı futbolculara koşan hakem profilini ezberlemeye ...
Direklere ...
10 kişinin ikinci yarı varoluş mücadelesine ...
Eskişehir yollarına , şehrin sakinliğine , hiç bitmeyen tribün kavgasına ...
Sevdan bir ateş şarkısına ve Yusuf Şimşek varyetesine ...
2009 yılına ...
Gaziantepsporlu Beto 'nun kafasına ...
Semtteki 2 saatlik şampiyonluk sevincine ...
Hayal kırıklığının tam anlamı olan 1-2 skoruna ...
Koladaki asidin kaçmasına ...
11 günlük zorlu serüvene ...
Gökhan Kaba 'ya ...
Rodrigo Tello ve arkadaşlarına ...
Aykut Kocaman 'ın çok üzülmesine ! ...
26 senenin 1 artmasına ...
Bünyamin 'in alışılageldik rengini belli etmesine ...
Boboooooo Boboooooo 'ya ...
Şampiyonluk bizim kupa bizime ...
Ankara 'nın deplasman sayılmamasına ...
Ernst 'i çağırınca bütün takımın gelmesine ...
Mehmet Topal 'a ...
Sabri isimli insanlıktan nasibini almamış yaratığa ...
Mustafa Kamil EDİToğluna ...
Maç sonu dalgaya ...
Şans diyenlere , taraflı medyaya ...
Anten takması gereken çekemeyenlere ...
İstediklerini başaramayan hakem camiasına ...
Tezgah açanlara ...
Adım adım şampiyonluğa ...
6 senelik özleme ...
Heykele , bayraklara , içilen içkilere , semte ...
Her golden sonra yanan meşalelere ...
Hiç birini ayırmadan tüm futbolculara ...
Musalla taşlarına , çok çile çektiklere , gel bu sene son verelim dertlere ...
Ve ...
Dünyanın en güzel taraftarına ... Tüm Beşiktaşlılara ...

30 Mayıs 2009 Cumartesi

Denizlililer ...

Kramer Kramer 'e karşıdan sonra bir nefes kesici film daha : Denizli Denizli 'ye Karşı . Mustafa Denizli şampiyonluk maçında tesadüf o ki soyadaş kulüple karşılaşacak . Soyadaş ne ya ? Bununla alakalı geyik ötesi bir yazı için mikrofonlarımız bir sonraki kelimede ! Buyurun ...

Haftasonu Tv

Haftasonu Etkinlik ...

Futbolculara ...

Futbolcu kardeşlerim ;

Siz bu ülkede hakkı en çok gaspedilen , büyükler arasında bile küçük muamelesi gören , bir zamanların efendiliğiyle sevilen şimdi ise belki de en çok nefret edilen bir camianın oyuncularısınız . Sizden önce o sahada top koşturanlar bir hakemin takımınıza gol attığını , diğerinin ceza sahası içinde voleybol oynayanları görmezden geldiğini , bir başkası nağmağlup giderken kırmızı kart oyunlarını gözleriyle gördüler . O ağabeyleriniz 90 artı 48 de temcit penaltılarını , son maçta 8 tane yiyen başkent takımlarını , maçların saha içinde kazanılmadığını kulaklarıyla duydular . Hiçbir zaman desteklemeyen medyanın bir de arkalarından vurduğunu , şahinlerin doğanların İstanbul - Malatya yolculuklarını , silah kaçakçısı başkanların şovenist sahne gösterilerini içlerinden hissettiler . 5 dakikada 3 gol yediler , röveşata ile kendi kalelerini dövdüler , ilk yarıda yatan bir çocuğun babasının haykırışlarını anladılar . Yeri geldi çağırıldılar analarına küfür edildi , yeri geldi gözyaşlarıyla bağırlara basıldılar , her zaman herşey herşey ne güllük gülistanlıktı ne pespembeydi . Hayatın tam da gerçeğiydi - ölüm ve yaşam gibi . Siyah beyaz gibi . Bizler ve sizler gibi anlayın artık hepimiz gibi . Ve o üzerinizdeki formanın anlamını kavrayamayacak olanlarınız varsa şimdiden helalleşme vaktidir , varın gidin allahaşkına . Maç sonu değiştirilen bir klişe değildir bu düz beyaz , çubuklu , enine çizgili , siyah forma . Ter görmek isteriz , çamur görmek isteriz , kan - gözyaşı ve şeref görmek isteriz . Hakkınız yense bile boynunuzu bükmemenizi isteriz . Kaybettiğiniz bir maç sonrası bizlerin minik bir çocuğun gözyaşlarına dayanamayan ebeveyn misali olan hislerimiz ; alıp o formayı sevmek kucağında teselli edip ona gözü gibi bakası gelir . Aynı hissiyatı paylaşmanın zorluğu ile bu duyguya ulaşmak için azıcık bir çabanız bile biz sizleri izleyenler olarak es geçilmeyecektir . Ve siz gelip geçicisiniz , bazılarınız bir rakı masasında gülünerek hatırlanacak belki de . Ancak aranızda şanslı olanlar , o formayı sahiplenenler daima hatırlanacak gururla anılacak hiç bilmediğiniz bir yerlerde , hararetle sizi övecek , sizde kendini görecek 8 yaşında bir çocuğun sıfatı olacaksınız , belki de bir çubuklu formanın arkasında adınızla anılacaksınız . Tek isteğimiz çokça efendilik biraz iyiniyet biraz saygı , sevgi , çaba ve cesaret . Gerisi bizden , hiç yalnız değilsiniz merak etmeyin . Bakmayın kombine satışlarına , sizi ve bizi yönetmekten aciz kravatlı büyük abilerinize , kavga gürültü olmadan sizi haber yapmayan boyalı basına . Borç laflarına , stad komedisine , paf takımı sevimsizliğine , kongrelere , derneklere , gol başına size ödül veren çakma mafya beyefendiye . Güzel insan olun biz severiz sizleri . Üzerinizdeki ile zaten bir sıfır önde başlıyorsunuz bu gönüllerde , kıymetini bilin .

Futbolcu kardeşlerim ;

O formayı giyip bir korner atmak için hayatını verecek olanları düşündükçe daha yaklaşacak aklınız bizimkilere . Umutla , coşkuyla , sevgiyle arkanızdayız . güzel başlangıçlar için hepberaber ...

Seninle ağladık senle güldük biz
Sevdamız uğruna canlar verdik biz
Siyahın zindan olsun beyaz aydınlık
Herkese nasip olmaz beşiktaşlılık ..

Not : Bu yazı 1 Eylül 2009 günü benim tarafımdan Forza Beşiktaş sitesine yazılmış olup aylar sonra bir şekilde karşılaşılıp yüzde hafif bir gülümseme oluşmasına sebep olmuştur .

29 Mayıs 2009 Cuma

Yarın Bu Sıralar ...


Yarın bu sıralarsa başlık güzel bir şey paylaşacağız anlamışsınızdır . 24 saat artık . Söylenmesi gerekeni 34 haftadır söylüyoruz . Kazanacaksın başka çaresi yok . Beşiktaş semtini yarın itibariyle düşünemiyorum . Mahşer yeriyle karşılaştırılacak . Sonrası havalimanı , ertesi gün yine semt . Kısaca haftasonu içimiz dışımız Beşiktaş . Sanki sezon boyu farklıymış gibi . Fotoğraf geçen haftadan . Hazırlanan etkinliği Pazar günü doyasıya kutlayarak yaşayacağız . Bu cümlelerin hepsi gariptir ; kendinden emin bir Beşiktaşlı kardeşinizin ağzından çıkanlardır . Haydi Karakartal bir güzel adamın daima dediği gibi unutma ki ; Kartal yırtar !

Mehmet Topuz Forever

31 Mayıs 2009

31 Mayıs 2009

15 Mayıs 2009

Çifte Standart ...

Tarih : 09 Mayıs 2004 Pazar
Yer : Denizli Atatürk Stadı
Maç : Denizli - Fenerbahçe
Olay : Fenerbahçe Denizli takımını deplasmanda yenerse şampiyonluğu ilan edecek .
Bizi İlgilendiren : Denizlispor yönetimi takımının iddiası olmadığından tüm tribünleri misafir takıma açtığını açıklıyor

Ve bu konuyla ilgili haber ...

FENERBAHÇE TARAFTARINA SIKI DENETİM ...
Süper Lig'in 33. haftasında bugün Denizli Atatürk Stadı'nda oynanacak olan ve şampiyonluk yarışının en önemli maçı olarak nitelendirilen Denizlispor - Fenerbahçe maçı öncesi Fenerbahçeli taraftarlar şehir girişlerinde didik didik aranıyor . Zorlu karşılaşmaya saatler kala başta İstanbul olmak üzere bir çok şehirden binlerce Fenerbahçe taraftarı Denizli 'ye akın ediyor. Denizli Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı trafik ve çevik kuvvet ekipleri , Ankara ve İzmir yol güzergahları üzerinde kontrol noktaları oluşturdu . Özellikle İstanbul 'dan gelen otobüsler kontrol noktalarında durdurularak , taraftarlar didik didik aranıyor . Otobüslerde de arama yapan polis , şu ana kadar sadece bir beysbol sopası buldu . Aramadan geçirilen taraftarlar , stadın açılacağı saat 15.30 kadar Pamukkale 'de polis nezaretinde bekletilecek .

Not : Denizlispor başkanı Ali İpek , kendi yerlerimizi misafir takıma asla vermeyeceğiz diyor , bu konuda çok tepki geldiğini ve 771 kişi ayırdıklarını söylüyor . Beşiktaş yönetiminin mi alması gerekiyordu biletleri yoksa bir hafta önceden kümede kalmış Denizli yönetimi ile konuşması mı gerekiyordu bilmiyorum . Yoksa tarfatar grupları organize olup tüm biletlere el koyması mı lazımdı anlamıyorum . Çözemiyorum . Sadece 5 senede ne değişti çok merak ediyorum !

İnönü ...


İstanbul 'u bu kadar sevmenin sebeplerinden birisidir İnönü Stadı . Evimden sonra en çok gittiğim yerdir İnönü Stadı . Aidiyat duygusuyla huzuru bulduğum , bir sevgili koynudur İnönü Stadı . Yarin hiç utanmadan başını yasladığın dizleridir İnönü Stadı . Şefkatli anne kolları gibidir İnönü Stadı . Bir sırrını paylaştığın dostundur İnönü Stadı . Daha önce tanımadığın ve doksan dakika sonra da ömür boyu görüşmeyeceğin birisiyle sarmaş dolaş olduğun yegane mekandır İnönü Stadı . Baksanıza şu fotoğrafa işte burası bizim , biziz İnönü Stadı ...

Fotoğraf : Gurbet Kartalı

28 Mayıs 2009 Perşembe

Manşetler # 17


5 Ekim 1993 . Şampiyon Kulüpler Kupası ilk tur maçı . Birinci maç dünyanın bütün Maykılları 'nın çıkaramadığı gollerle 3-3 bitmiş . Rövanş ASY 'de . Sonuç 0-0 . Cimbom bir üst turda . İngilizler yaygara koparıyor , Türk polisini suçluyor , sahada alamadığı için masa başını zorluyor . Olmuyor . Galatasaray ilk kez Şampiyonlar Ligi 'ne kalan Türk takımı olurken , daha sonra bu kupayı 2 kere kazanacak olan İngilizler 'in dün geceki gibi finalde kaybettikleri de oluyor . Sabah gazetesinin bu manşeti yuh dedirtiyor ancak daha önce aynısını aynı gazetede görünce nedense beni hiç şaşırtmıyor . Aynı manşeti Neuchatel Xamaks maçından sonra da atan gazete için diyecek bir şey yok . Sabah ile Fotomaç aynı grubundu değil mi !

Diğer 16 Manşet

Vodka ...

Bu Yaz Ne Yapacağını Biliyorum !

ÖZER HURMACI
MEHMET ÇAKIR
MURAT CEYLAN
İSMAİL KÖYBAŞI
SERCAN YILDIRIM
VOLKAN ŞEN
MUHAMMET DEMİRCİ
SEZER ÖZTÜRK
MEHMET TOPUZ
FURKAN ÖZCAL
ABDULLAH DURAK
EREN GÜNGÖR
SONER AYDOĞDU
UFUK CEYLAN
SİNAN BOLAT
MUSTAFA PEKTEMEK
CANER ERKİN

Yukarıdaki liste Beşiktaş 'ın alması gereken Türk oyuncularından bazılarıdır . Şampiyonlar liginden gelen parayla (tahmini 20-25 milyon tl) al bunların hepsini , sonra 5 senelik geleceği hiç düşünme ! Türk oyuncularımızın kalitesini arttıramadıktan sonra yabancılardan beklenen verimi alır mıyız, alamayız . Önümüzde iki de örnek mevcut . Fenerbahçe 'nin 2003 yılında Daum önderliğinde ; Tuncay , Kemal , Selçuk , Serkan ile başlattığı Ümit Milli Takımını Fenerlileştirme politikası sayesinde 5 sene boyunca süper ligde ilk ikide yer buldu mu , buldu . Yükselişin son senesi CL 'de çeyrek final gördü mü , gördü . Galatasaray . Hakan Şükür liderliğinde Emre , Suat , Okan , Vedat , Fatih , Ümit ve diğerleri bu denli iyi olmasalar ; Hagi ve Popescu komutanlığını kimlere sergilerdi ? Bu oyuncular 1992 'den itibaren ordu milli takımdan başlayıp tüm yaş gruplarında beraber top oynamadılar mı , oynadılar . Al şu an itiberiyle 90 doğumlu kardeşlerimizi . Beğenmedin mi , pişmediler mi ... Kirala , pilot takımına gönder , olmadı pafa yolla ne kaybedeceksin ki ha ? Altyapı , özkaynak , gençler , ümit milli tkaım , U-19 ... Sizlere sesleniyorum kravatlı beyler . Yok mu ilgilenen ... ?

Günün Abuğu


Beşiktaş Denizli'de puan kaybedebilir . Ya da yenilebilir . Biz de Galatasaray maçını kazanabiliriz . Tabi ki kaybedebiliriz de ... Düşük de olsa şampiyonluk şansımız var ; ancak eskiye oranla daha düşük olduğunu kabul etmek lazım . Büyük takımların gücü herkes tarafından biliniyor . Özellikle eli her tarafa ulaşabilecek kulüpler bu tür maçları kaybetmez . Herkes istediğini alıyor . Bu olumsuzluğu görerek şansımızın az olduğunu söyleyebilirim ama teknik ekibim ve camiamız şampiyonluk şansımızın sürdüğünün farkında ve bunun için mücadele edeceğiz .

Bilginize ;

1986-1987 sezonu Beşiktaş
1995-1996 sezonu Trabzon
2005-2006 sezonu Fenerbahçe
Son hafta şampiyonluğu rakiplerine vermişlerdir .

Peki bunu bilmiyor mu sayın başkan ? Biliyor . Peki neden böyle konuşuyor . Eeee abuk kolay olunmuyor
!

Mesut Bakkal


''Ligin sondan bir önceki maçıydı . Beşiktaş ile Galatasaray şampiyonluk mücadelesinde çekişiyordu. Ali Sami Yen Stadı'nda Beşiktaş 'la oynayacaktık . Bizi yenseler şampiyon olacaklardı . İyi mücadele ettiğimiz bir maçtı ancak 1-0 mağlup durumdaydık . Maçın 86. dakikasında frikik kazanmıştık . Topun başında ben , Mahmut ve Erol vardı . Erol 'un da maçtan 3 gün önce Perşembe günü çocuğu dünyaya gelmişti . Erol bize 'Çocuğumun hatırı için ben vurabilir miyim ?' diye sordu . Biz de kabul ettik . Beşiktaş barajında Ulvi ve Samet Hoca falan vardı . Barajdakilerin 'Son dakika golü olursa çıkaramayız' konuşmalarını duyuyordum . O zamanlar Beşiktaş 'ın çok iyi bir kadrosu vardı . Fikret , Feyyaz , Ulvi , Samet , Kadir gibi oyuncuları vardı . Kaleci de Jurkoviç 'ti. Ben topun üstüne bastım çekildim ve Erol topa vurdu . Çok güzel bir gol oldu . Seyirci birden sustu . Büyük sevinç yaşadık ama sahadan da zor çıktık .''

Not : Bilmeyenler için ; Beşiktaş ve Galatasaray 2 puanlı sistemde şampiyonluk mücadelesi verirken Beşiktaş 2 puan önde lider durumda bulunuyordu . Malatya deplasmanında (hani o doğanların - şahinlerin dolaştığı , teşvik primi dedikodularının ayuka çıktığı maç) 1-0 mağlup olan Beşiktaş averajla liderliğini sürdürüyor ve kendi sahasında iddiası olmayan Denizlispor önüne çıkıyordu . Ali 'nin attığı gol ile 86 dakika maçı önde götüren Beşiktaş 'a acı süprizi Erol isminde bi futbolcu yapacaktı ve bu satırların sahibi henüz 7 yaşındayken bu anı gözyaşları içinde canlı canlı izleme gafletinde bulunacaktı ... Beşiktaş 'ın 1-1 berabere kalarak liderliği ve şampiyonluğu teslim ettiği Galatasaray takımı tam 14 sene sonra mutlu sona ulaşırken ...

Son Maç ...


Yine nasip olmadı son şampiyonluk maçına İnönü 'de çıkmak . 100. yılda Samsun ile bitmişti , bu sene Denizli ile . Deplasman ! Sezon başı fikstürü elime aldığımda yaptığım şey (sanırım herkes gibi) 34. haftanın son maçının deplasmanda olup olmadığıdır . Kendimi bildim bileli böyledir bu . Eğer ki kendi sahamızda bitiriyorsak sezonu bir mutluluk kaplar içimi o anlık . Şampiyonluğu kutlayacakmışız gibi sanki . Son maçları analiz ederim , onu yensek , bundan 3 puan alsak gibi . Tarihe bir baktım da yazmıyormuş zaten İnönü Stadı 'nda şampiyon olup kutladığımız bir maç . İstisnası 66-67 sezonu ile 91-92 sezonu . 66 yıllarında planlar arasında mıydım bilmiyorum ama şanslıyım ki ; Sarıyer 'i 1-0 yenip şampiyon olduğumuz son maçta İnönü Stadın 'daydım . Ufağım hayal meyal hatırlıyorum . Eski açıktaydım ve gol yeni açık tarafına atılmıştı . Yine o zamanların modası son dakikalardaydı ve Şenol atmıştı 87 'de falan . Oley oley oley şampiyon Beşiktaş tezahüratını hiç unutmadım . Bir de her yerin bayraklarla donatıldığını . Gelin gibi süslemek tabiri vardı o zamanlar stadı , semti ve sokakları . Neyse , kaderci bir takımın aynı inanışa sahip taraftarlarıyız biz . Denk gelmez işte sevinç , coşku , cümbüş , kutlama son maça . O bile noksan . Yapacak bir şey yok . Ulan Beşiktaş ... Sen varya sen , nereden sevdim seni ben anlamıyorum ki !

Karikatür # 5

Korn - Need To


I , I am confused , fighting myself
Wanting to give in , needing your help
Skin cold with fear , feel it when we touch
Outside I don't know you , but inside I'm fine (fucked)
Can you see it in me ? Skin cold from touch
Each day confronted with what I have done
You pull me closer , I push you away
You tell me it's okay , I can't help but fell the pain
I hate you ! Why are you taken ? I love you!I feel so helpless
Why is it you ? Ripping my insides each time I'm with you
Why do I try ? Why do I really need to ?
Why !! Why !! Why !! Why !! Fuck you , bitch !
Need to . . . fuck . . . Slut
I hate you ! Why are you taken ? I love you !
I feel so helpless
Why is it you ? Ripping my insides each time
I'm with youWhy do I try ?
Why do I fucking need to ?
Fuck . . . fuck . . . fuck . . .
Fuck . . . fuck . . . fuck . . .
Slut

Kısa ... Kısa ...


- Dünyanın en iyi oyuncusu kim yarışmasının dün akşamki bölümünde Arjantinli olan hünerini göstermek amcıyla hiç yapmadığı şekilde kafayla gol atarken ; diğeri Portekizli olan ise , her zaman yaptığını tekrarlayarak dirsek atma , artistlik ve çirkeflik özelliklerini tüm izleyenlere sunmaktan hiç çekinmemiştir . Yarışmanın konuk yorumcusu , Messi ve diğerleri ile başlayan cümlesini kurduğu anda milyonlarca seyircinin hislerine tercüman olmuştur . Bu arada format dışı bir şey söylemek gerekirse ; Xavi , seviyorum lan seni !

- Haftasonu siyah beyaz olacak gibi görünüyor . Cumartesi günü semtte ayarladığımız bir restaurantta maçı seyredip şampiyonluğu doyasıya yaşamayı düşünürken , ertesi gün de İnönü Stadı 'nda kutlanacak Hadise 'li bir şenlik olacağını yazıyor tüm medya alemi . Şampyionluk gibi kutsal bir sevinci şarkıcılarla paylaşmak - kutlamak - yaşamak neden bir zorunluluk olarak dayatılır bizlere yıllardır çözemedim . Forma giyip sanatını icra edince mi şampiyonluk doyasıya kutlanıyor anlamıyorum . Ne yani mp3 formatında indiririm onları , üzerlerinde siyah beyaz birşeyler düşlerim , al sana kutlama ! Bu mu yani ... Çözüm önerilerine kapımız değil her yerimiz açık !

- Küme düşecek üçüncü takım Konyaspor olacaktır . Sezonun ilk maçında evinde aldıkları galibiyetten 20 küsür hafta sonra yanına ikinciyi anca ekleyebildiler . Kadro dışı bırakılan oyuncular , değiştirilen teknik direktörler , oyuncu değişikliklerine karışan yöneticiler , gol atamayan forvetler ve beklenen sona kalan 2 gün ... Devre arasında aldıkları Kratochvil 'in bir araba dolusu golüne rağmen etli ekmek sevdalıları Bank Asya 'da size başarılar .

- Lig Tv fantezi futbolu yaratan , yapan ya da bu işi kimin yaptığını bilen varsa bana ulaşmasını istiyorum . Mail adresim belli , bir kaç satıra bakar . Sezon sonu neden ödül verilmediğine dair düşüncelerimi paylaşacağım sadece , dövecek falan değilim ulan !

- Akaretler 'in sonundaki Şampiyon yazılı pankart dışında Migros 'a giden tüm yol boyunca bir tane bayrağa rastlamadım desem inanır mısın Abidin ? Mutluluğun ve şampiyonluğun resmi , resmileşsin artık öyle değil mi ? Gel Cumartesi ...

- Bu yaz Fotomaç 'ın Fenerbahçe 'ye aldıracağı oyuncular listesini veriyorum , not alın : Etoo 'o , Vieria , Van Bommel , Juninho , Totti , Del Piero , Nedved , Ronaldinho , Ronaldo (gerçek olan) , Grafite , Capel , Adriano (futbola Fenerbahçe ile dönmek istiyorum demiş) ... Eklemek isteyen ?

- Beşiktaş Denizli deplasmanında 0-0 kalıyor . Sivasspor Galatasaray 'ı geçen senenin rövanş maçı gibi 5-3 yeniyor . Fenerbahçe Trabzon ile 1-1 berabere kalıyor . Sonuç ; Beşiktaş ile Sivasspor tek maç üzerinden play-off maçı oynuyor , kazanan şampiyon oluyor . Olur mu , olmasın ! Aklıma gelmişken Fenerbahçe ve Galatasaray kaybeder , Bursaspor kazanırsa üçlü averaj devreye giriyor ve Galatasaray Avrupa 'ya gidemiyor . Sebebi Ivankov 'un Fenerbahçe 'ye attığı son dakikadaki penaltı golü . Olur mu , olsun !

- Sercan Yıldırım nerede ? Milli takımda U-19 kadrosunda . Peki Bursaspor çok önemli 2 maça çıkacakken , belki de Avrupa Ligi 'ne gitme şansını bulacakken en önemli forvet oyuncusunu neden milli takıma yolluyor ? Batuhan Karadeniz ya da Soner Aydoğdu neden küme düşmemek için kendi takımlarında mücadele ediyor ? Bursaspor camiası için Avrupa 'ya gitmek önemli değil mi ? Neden sesleri çıkmıyor ? Ya da sesleri çıkıyor da Levent Kızıl mı engelliyor ? Nedir bu maçlar , en önemli sınavlar sırasında ? Sorular bitmek bilmez . Vur Bursa 'ya al Sercan 'ı . Sonuç ; altıncı Bursa ! (Semih Kaya ve Serkan Kurtuluş için de aynı şeyler geçerli) .

- İyi hafta sonları ...

Ve Mutlu Sona Bir Adım Kaldı ...

Torbacı Geldi Hanıııııım ...


Bu haftasonu ilan edilen şampiyonluğun bir araç olduğunu düşündüğümüz anda asıl hedeflenen organizasyonda iddialı hale geleceğimizi düşünüyorum . Zihinlerde bitecek olan büyüklük kavramı menejerlerin yeni yeni önerdiği video-futbolcu karmaşası ile gerçekleşemez . Adımlar planlı bir şekilde atılmalı ve ulaşılacak başarı biraz da şans faktörünü yanına almalı . Yıllardır bizimle birlikte olmayan şans bakın bizi muhtemel olarak kimlerle karşılaştıracak . Gülmekten direk katılacağımızı düşünerek söylüyorum 3. torbadayız . Forza tombalacılar ...

Şampiyonlar Ligi ve işte muhtemel rakiplerimiz :

1. Torba : Barcelona , Liverpool , Chelsea , Manchester United , Milan , Arsenal , Sevilla , Bayern Münih

2. Torba : Lyon , Inter , Real Madrid , Shakthar , CSKA Moskova , Porto

4. Torba : Slavia Prag , Partizan Belgrad , Wolfsburg , Standard Liege , Rubin Kazan

Sevilla - Porto - Beşiktaş - Standart Liege olursa kıyamet alameti sayarım , dünya ters döner , deprem olabilir sele kapılabiliriz kaygısıyla ağaca çıkarım . Bizim normalimiz maalesef Barcelona - Inter - Beşiktaş - Wolsburg falandır aşağı yukarı . Tarihsel kısmet ne yapalım ! Cenabet gavurun biri çekiyor kuraları dememek lazım , geçen sene Metalist 'i çeken Can Bartu 'yu da biliriz . Çeken iyi çeksin yeter ki Allah çektirmesin !

Not : Milan - Shaktar - Beşiktaş - Slavia da olur , kabulümdür ...

Aynısını İsteriz ...

Hakeden Kazandı ...

Kartal Al Al Al # 3


İSMAİL KÖYBAŞI
Doğum Yeri : İSKENDERUN
Doğum Tarihi : 10 Temmuz 1989
Uyruk : TC
Kulüp : GAZİANTEPSPOR
Mevki : Defans - Sol Bek
Sözleşme Başlangıç Tarihi : 6 Mayıs 2008
Sözleşme Bitiş Tarihi : 31 Mayıs 2012
Milli Takıma Çağrılma Sayısı : 5 kez
Toplam Sarı Kart Sayısı : 2 kez
Türkiye Kupası 3 maç
Turkcell Süper Lig 24 maç
PAF Ligi 41 maç 2 gol

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Siyah - Beyaz Bir Bayrağın Hikayesi ...

Kışlıkları kaldırırken yatağın altına gözüm çarpar daima siyah-beyaz bayrağıma . Göz göze geliriz . Kusura bakma derim çoğu zaman ve dokunurum ellerimle anılara . Dili olsa da anlatsa hüzün zamanlarını bana usulca . Coşkuda herkes yanımdadır da yalnızlık koyunca kimse kalmaz bilir o . Solmuş siyahın hemen yanında grimsi bir beyaz . İlk 94 yılını gördü sanırım . Tam 15 sene olmuş maşaalah . Ya da ben atıyorum şu an . 2003 'te balkondaki yerini alana kadar ne kadar bekledi haberim yok . Metin - Ali - Feyyaz zamanı olan eski evde kaldı galiba . Zaten o zamanlar tribüne bayrakla gitmek modaydı . Şimdi içeri bile almazlar sopasını . Montu koyunca alıyorum tozlanmış bayrağı elime . Yıpranmış bir tekstil bezine ne çok anlam yüklemişiz düşününce ! Arma bile yok sadece siyah-beyaz . Yetmez mi ? Herşeye bedel . Sırasını bekler gibi sakince oturur yıllarca aynı yerde olabildiğince . Yeri bellidir hep zaten . Bazanın içi yatak altı . Her sene asılmayı bekler . Aslında ben asmayı beklerim . Onun gözyaşları yoktur ki Bobo 'nun ittirmesine kırmızı kartla cezalandıranlar akla geldikçe veya Arif Erdem 'in 90 artı 49 'da kendini atmasına penaltı çalanları düşündükçe . Ali Eren 'e vuranlar kayırılır Ali Eren oyundan atılır , esasında bu uzun bir sürünceme . O bilmez bunları . Sadece hisseder sahibinin duygularını . Rüzgarla kavuşmayı bekler sadece . Şampiyonu bir o yana bir bu yana savrulmakla taçlandırmak ister . O siyahtır baza altında ... O beyazdır Mayıs ayının sonunda gün ışığında . Bir çift göz onu görünce başını kaldırıp pencerede amaca işte ulaşılmıştır bir siyah beyaz yürekte . Gerisi mi ... Elbette hikaye ... Şimdi mutlu . Dalgalanıyor gururla . Bu Cumartesi 'yi beklemedi , beklemedim , bekletemedim . 6 sene olmuş . Kıyamadım 3 gün daha baza altında siyah kalmasına . Şimdi özgür tüm siyah beyaz yürekler gibi . Ve bembeyaz tüm Beşiktaşlılar gibi ...

Kartal Al Al Al # 2


SEZER ÖZTÜRK
Doğum Yeri : KÖLN
Doğum Tarihi : 3 Kasım 1985
Uyruk : TC
Kulüp : MANİSASPOR
Mevki : Orta Saha
Sözleşme Başlangıç Tarihi : 1 Ağustos 2006
Sözleşme Bitiş Tarihi : 31 Mayıs 2010
Türkiye Kupası 15 maç 6 gol
Turkcell Süper Lig 38 maç 1 gol
Bank Asya 1. Lig 31 maç 14 gol

Kader ...

Deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır.
Güneş onu yakıp kavurur.
O da Tanrıya yakarır keşke güneş olsaydım diye.
"Ol" der Tanrı. Güneş oluverir.
Fakat bulutlar gelir örter güneşi, hükmü kalmaz.
Bulut olmak ister. "Ol" der Tanrı. Bulut olur.
Rüzgâr alır götürür bulutu, rüzgârın oyuncağı olur.
Rüzgâr olmak ister bu kez. Ona da "Ol" der Tanrı.
Rüzgâr her yere egemen olur, fırtına olur, kasırga olur.
Her şey karşısında eğilir.
Tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya rastlar.
Ordan esen burdan eser, kaya banamısın demez!
Bildiniz, Tanrı kaya olmasına da izin verir.
Dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı...

Sırtında bir acı ile uyanır....
Bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır. ..

"Amor Fati - Nietzsche "
(Kaderini sev-belki seninki en iyisidir)

26 Mayıs 2009 Salı

Karikatür # 4

Kartal Al Al Al # 1


BRUNO FERREIRA MOMBRA ROSA
Doğum Yeri : RIO DE JANEIRO
Doğum Tarihi : 8 Ağustos 1988
Uyruk : BREZİLYA
Kulüp : ORDUSPOR
Mevki : Forvet
Sözleşme Başlangıç Tarihi : 26 Ağustos 2008
Sözleşme Bitiş Tarihi : 31 Mayıs 2009
Türkiye Kupası 1 maç 0 gol
Bank Asya 1. Lig 32 maç 21 gol

25 Mayıs 2009 Pazartesi

2-1

Düğün , toplantı , nikah , nişan ve benzeri her türlü etkinliğin bir şekilde hayatımın en önemli maçlarına gelmesinden sıkıldım . Yine öyle bir gün ancak kaynanam seviyormuş . Hallettik ve maç öncesi semti görmeden maça girdik . İlk göze çarpan takımdaki yabancıların ayrı ayrı memleketlerinin diliyle yazılan ''Beklenen an , işte bu an'' pankartıydı . Yanımdaki arkadaşım momento yazısını gördü ve Slovakça bilirmişcesine ''Zaman yazıyor ama gerisini çıkaramadım'' dedi . Isınmak için çıktılar ve ilk Ernst çağırıldı , hepsi geldiler . Bobo dedik hepsi geldiler . Deli İbrahim diyoruz 11 deli geliyor alkışlıyor ısınmaya devam ediyor . Yolladım mesaj sevdiceğe 'Hazırlan akşama tura çıkıyoruz' . İnancı o an hissettim . Bir şekilde kazanacağımızı işte o an anladım . Anladık ! İki şansa gol . Tüm karşılaşma boyu kendi sahasına kapanan , kontratak ile gol arayan , adam adama savunma ile çağdışı kalmış bir savunma sistemi ile kalesini koruyan bir sürü adam ... Sonuç 2-1 . Dedim ya yanlışlıkla da olsa , hakem asidi kaçırmaya da uğraşsa olmayacaktı , olmadı da ! Kanunlarımızda cinayet fiilinin gerçekleşme bile cinayete teşebbüs eylemi diye bir kavram vardır . Bu adam denedi dün , uğraştı ama başaramadı . Ceza almalı . Sabri Sarıoğlu diye bir figür var futbolumuzda . Kendi taraftarı da dahil olmak üzere seveni var mı bu dünyada ebeveynlerinden başka sanmıyorum . Şirin gözükmek için kavga çıkartan bir adamın elle tutulur nesi vardır ki zaten bilemiyorum . Holosko sessiz sakin bir adam . Bu takımda en sevdiğim adam . Çalımını atar , golünü atar başka birşey yapmaz . İşine bakar yani . Sabri gitti vurdu , tokat attı , topu almaya çalıştı , aldı . Vurdukları vurduğuyla kaldı . Bursa maçındaki düdüğün gözü önünde ikinci sarı kartını daha doğrusu direk kırmızı kartı görmedi . Hakem gördü , o görmedi . Peki neden Sabri topu almak istedi ? Galatasaray serbest vuruş kullanacaktı da ondan . Peki ayağını deve boyuna uzatan ve gelse birinin bir yerini kıracak pozisyonda hakem topu kime verdi ? Neden rakip takım o topu kullandı , kimse anlayamadı . Hakem gol gol gol oldu , Bünyamin 'den sonra bu seve seve işi Mustafa Kamil Editoğlu ile iki oldu . Hayırlı olsun ! Dakikalar geçmek bilmiyor , Yusuf düşürülüyor , sarı kart . Ernst vurdu topa , sarı kartlar havada uçuşuyor . Yalandan bir haber ile meşaleler yanıyor . Herkes 3-3 olmuşcasına şampiyonluğu kutluyor . Tribün asparagası da böyle oluyor . Maç biter bitmez klasik dalgalar başlarken yine geçen seneki manzaralar gözüme çarpıyor ; koltuk sökme . Çıldırın çıldırın melodisi ile söylenen tezahürat ile Taksim 'de ve Türkiye 'nin çoğu yerinde coşkulu Beşiktaşlılar 'ı görmek ve duymak çok hoş . Şanlıurfa 'dan annem aradı akşamleyin her yer siyah - beyazmış ne güzel ! Maç bittikten saatler sonra duyulan kornanın ardından gelen Beşiktaş çığlığını bile özlemişim . Haftaya kümede kalmış Denizli ve o gün bitir bu işi Mustaf Denizli . Çok tuttum kendimi ama yazmadan edemiyorum ; Beşiktaş Şampi ...

Cisse Kalıyor !


Günün Abuğu Subuğu Ne İdüğü Belirsizu


Penaltıları vermiyorsun , önünde faul oluyor görmüyorsun , sarı kartı es geçip bir de terse verip çıldırtıyorsun . Bünyamin 'in izindesin , mesai yok lehimize gelince hep izindesin . Seni hakem yapan ile alakalı çok güzel bir cümleyi Kapalı söyledi zaten . Sana ve senin gibi düdüklere rağmen bu takım seve seve şampiyon göreceksin . Yastığa başını koyduğun zaman baş başa kaldığın vicdanına selam söyle . Gecenin güzelliğine düşürmeye çalıştığın gölgelerde kalasın inşallah . Abuk !

22 Mayıs 2009 Cuma

Beşiktaş - Galatasaray

Lincoln kulübeye gidecek ve Nonda forveti ikileyecek . Mehmet Topal mecburi stopere çekilip yanında Emre Aşık 'ı görecek . Kewell iki maç sonra yeniden ilk 11 'de . Arda ve Baros 'un performanslarından çok bireysel hata eşiği bir hayli düşük olan Beşiktaş savunması skorda belirleyici olacak . Gökhan Zan 'ın hafif sakatlığı yüzleri güldürürken olası bir Serdar Özkan - Yusuf Şimşek rotasyonu ile maç başlamadan biter kanaatindeyim . Delgado kadroda yok . Taşın altına el sokacaklar esami listesinin başı Tello , sonra Holosko ile Bobo . Cisse - Ernst uyumu kadar Holosko - Bobo 'nun son haftalardaki yükselen formu da önemli . De Sanctis kalede yok . Aykut 'un varlığı sorun takımı yaratmaz sanırım . Ayhan Akman 'ı yıllar sonra İnönü 'de görmek ilginç olacaktır . Küfür edilmesini istemem ancak sempatiyle de bakılmayacaktır . 12 sene 1 galibiyet , o da mucizevi Hasan Kabzeli olan . Biletlere de talep yokmuş . 100. yılı hatırlıyorum hemen yanımızdaydı sarı-kırmızılılar ve hayatımda gördüğüm en kötü deplasman seyircileri idi . Kadınlar vardı balonlarıyla falan . O zaman bir de hedefleri mevcuttu şimdi ise Bursa ile UEFA kapışması ! Kondüsyon ev sahibi ekipte , yetenek misafirde . İsteyen kazanacak . Şampiyon olmak sözkonusu ise Beşiktaş 'ın kadro sıkıntısı , defans zaafiyeti , mevcut hakem faktörü gibi bahanelere sığınmadan maçı kazanmayı istediğini belli etmesi gerekiyor . Zaten bunu rakip de anladığı zaman herşey kolaylaşacaktır .

21 Mayıs 2009 Perşembe

Fotoğraflar # Tribün

Fotoğraflar # Saha İçi

Fotoğraflar # Kadıköy

Nicelik ...

Dün akşam Uefa finalinde daha iyi gözlemleme fırsatım oldu . Baktım çevreme , kişilere , üstlerine , başlarına . Anladım ki ; biz bayağı azız ! Biz mi kimiz ? Beşiktaş diyorum . Bunca insan yıllardır saklanmadığına göre ya da Beşiktaşlılığını belli etmeyen insanlar topluluğu olmadığımıza göre çok azız be dostlar . Galatasaraylılar tribün yaptı turuncularla birlikte bağırdı çağırdı . Fenerliler zaten evsahibi , 2 formalıdan biri sarı lacivert renkli . Beşiktaş 'a bakıyorum . Tek tük ! İki üç formalı gördüm , biraz da benim gibi atkılı 4-5 kişi . Toplasan on . Tüm ülkede 20 milyon civarı varsa diğerleri yarısıyız anca gibime geliyor . Çok fazla umursamasam da canımı sıkmadı değil hani . Daha çok siyah beyaz görmek istiyor bu gönül , mahalle aralarında maç yapan ufak çocukların üzerindeki formalar daha bir bizden olsun istiyor canım . Ne bileyim . İnsanoğlu işte ister de ister . Fazla da olmasın , en çok asla değil . Ama azınlık gibi de gelmesin artık . Ne bileyim farketmez sevdalar azıcık dahi kalsalar . Lakin biraz çoğalsalar fena mı olurlar ?

İstanbul 'da ...


1. Arkeoloji Müzesi'nin bahçesindeki kafede, yüz yıllık ağaçların gölgesinde zaman ve mekandan koparak soluklanmak.

2. Kadıköy'deki balona binip, Adalar, Boğaz ve Marmara'yı seyretmek.

3. Dolunay zamanı Fenerbahçe Parkı'ndan, Pendik üstünden doğan, Ortaköy'den Beylerbeyi üstünden doğan aya; Üsküdar Çiçekli'den de kıpkızıl gün batımına bakmak.

4. Emirgan korusunda nisan ikinci haftası sakura ağaçlarının güzelliği karşısında kendinden geçmek.

5. Yazın yüzmeli bir Boğaz turuna katılıp pedallı kayık kiralayarak koylarda dolaşmak.

6. Formula-1 zamanı Tuzla'daki köftecilerde köfte yiyip, yarışları izlemek.

7. Horhor ve Çukurcuma'da antikacılardan hediyelik almak, Tahtakale'yi gezip, üstüne Eminönü Hamdi'de kebap yemek.

8. Belgrad ormanında orienteering (yön bulma) oyununa katılıp, piknik yapmak.

9. Avrasya maratonunda koşamasanız bile köprüyü yürüyerek geçmek.

10. İstanbul Film Festivali zamanı açılışa erken gidip, Emek Sineması'nın yanındaki Küçük Beyoğlu'nda bira-dedikodu yapmak.

11. Unkapanı'ndaki seyyar nohut-pilavcıda kuyruğa girmek, kaldırımda plastik çatal tabakla nohut-pilav yemek.

12. Sonbaharda mantar zamanı Ağva'da yabani mantar közlemek, derede sandal sefası yapmak.

13. İlk yaz zamanı Balat'taki Çıfıt çarşısında küçük çay ocaklarından çay içmek, 150 yıllık Şekerci Mustafa’dan akide yemek.

14. Erik ağaçları çiçek açtığında Hasköy Sadrazam Mahmut'ta uykuluk, Kumkapı Kör Agop'ta Ermeni mezeleri yemek.

15. Çengelköy Hasfırın’dan simit alıp Çınaraltı’nda çay içmek, Emirgan Mehtap’ta ya da Rumelihisarı Kale’de kahvaltı etmek.

16. Kışın kestane kebap, yazın süt ya da közlenmiş mısır alıp, parmaklarınız yana yana sokakta yemek.

17. Turistik yerlerde gezerken sizi turist sanan esnafı ya Türkçe bozmak ya da İngilizce cevap verip kandırmak.

18. 25 Nisan Anzak Günü'nde Türkiye'ye gelen Yeni Zelandalı ve Avusturalyalılarla Sultanahmet Akbıyık’ta eğlenmek.

19. Nevizade'de yan masadaki turiste muhabbet koyup, Al Jamal'de göbek atmaya götürmek.

20. Conrad'da Clinton'un da kaldığı kral odasında Boğaz'a nazır jakuzide keyif yapmak (paranız varsa!).

21. Gece İstanbul'a inerken uçağın o küçücük penceresinden kentin güzelliğini seyretmek, gözleri dolmak.

22. Aşiyan, Moda, Dolmabahçe, Tarabya'da arabayı sahile çekip içinde flört etmek.

23. At Meydanı'nda Sultanahmet Camii ile Adliye yakınındaki küçük Firuzağa Camii arasında durup, sırayla okunan ezanı dinlemek.

24. Ortodoks patrikhanesinin kilisesi Aya Yorgi'de bir Noel ayini izlemek.

25. Bir ramazan akşamı Eyüpsultan'a gitmek veya Beyazıt Çorlulu Ali Paşa medresesinde fasıl dinlemek veya Galata Mevlevihanesi'nde sema ayini izlemek.

26. Burgaz Kalpazankaya'da, günbatımında leziz mezeler eşliğinde Sait Faik'in ruhuna kadeh kaldırmak.

27. Polonezköy'de piknik yapıp, üstüne evlerde yapılan nefis Pol on ya tatlılardan vicdan azabı çekmeden yemek

28. Kırlangıç fırtınası zamanı Kilyos’ta Ukrayna'dan yorgun argın göç eden kırlangıçları seyretmek.

29. Mısır Çarşısı'nı gezmek, üst katındaki Pandeli'de kağıtta pastırma yemek.

30. Nisanda Büyükada'daki Aya Yorgi yokuşuna tırmanıp dilek tutmak.

31. Cağaloğlu, Çemberlitaş veya Galatasaray hamamında köpüklü Türk masajı yaptırmak.

32. Bir amacı olmadan, sırf gezmek için Üsküdar-Beşiktaş arası çalı şan tenezüllere binmek.

33. Sıcak bir yaz günü Ayvansaray'daki Anemas Zindanları'nın serinliğine sığınıp, eski binyılların hayalini kurmak.

34. Gün doğarken Süleymaniye Camii'nde olmak, Süleymaniye'nin ara sokaklarındaki eski İstanbul evleri arasında kaybolmak.

35. Yunus zamanı (Mart-Mayıs, Eylül-Ekim) yunusların Boğaz'dan geçişlerini izlemek, vapurdan martılara simit atmak.

36. 5 Mayıs'ta Ahırkapı'daki Hıdrellez Şenlikleri'ne katılmak, içinizdeki çingene ruhu özgür bırakmak.

37. Galata Köprüsü'nde yürümek, oltayla istavrit tutmak

38. Nişantaşı'nda apartmanların ikinci ve üçüncü katlarında bulunan butik tasarımcı atölyelerini keşfetmek.

39. Trend Şov zamanı Galata’da ünlü tasarımcıların sokak partilerine katılmak.

40. Beyoğlu Emek sinemasında film, Kadıköy Süreyya’da opera izlemek.

41. Rumeli Hisarı, Kuruçeşme Arena ve Açıkhava sahnesinde sevdiğiniz sanatçının konserine gitmek.

42. Baharda beş rakısı için işten erken kaçıp Nevizade'ye gitmek, yeşil erikle rakı sefası yapmak.

43. Nupera'nın terasında mojito içip Haliç’e karşı gurubu izlemek.

44. Reina, Anjelik, Sortie, Sapphire gibi popüler bir Boğaz mekanında felekten bir gece çalmak.

45. 360, Litera, Leb'i Derya gibi bir çatı restoranından küvette oyuncak yüzdürür gibi vapurları seyretmek.

46. 1001 Direk Sarnıcı'nda partiye katılıp, Digweed, Sasha, Deep dish gibi dünyaca ünlü bir DJ dinlemek.

47. İndigo, Groovie gibi in bir gece kulübünde hayatında belki bir daha hiç görmeyeceğin biriyle flört etmek.

48. Lacivert, Suada ya da Körfez Restoran'ın teknesine binip, rakı sefasına erkenden başlamak.

49. İçkili gecenin sonunda sabaha karşı Pangaltı Apik'te damar tuzlama ve gül kokoreç yemek.

50. Gece yakamoz zamanı Kireçburnu'ndan Boğaz'a işemek. Kuşaktan kuşağa geçen bir adet olarak bunu oğluna da öğretmek.

Şaktaaar ... Şaktaaar ...

Giydim üzerime yeşil kapişonlu sivitşörtümü , boynuma da Beşiktaş atkımı taktım (her zaman her yerde misali) gittim Ataköy 'e arkadaşımı beklemeye . Ne ilginçtir ki o turuncu giymiş gelmiş ama yetmemiş içine de yeşili çekmiş hem Werderliyiz hem de forza Donetsk babında . Galatasaraylı kendisi , ortak paydamız Lucescu . Deniz otobüsü ile karşıya geçtik . Kadıköy 'e doğru yürürken camide mola verdik . İmam ile seyyar satıcının tuhaf diyaloglarına şahit olmak durumunda kaldım . İmam ; satıcıların stoklarını caminin içine sakladıklarını anlayınca Allah 'ın evi oğlum buralar derken , karşılarındaki seyyar ise ama imam abi ekmek parası diye zorluyordu . Yanımda telefon açtı sonra imam yakaladı abi bizi diyerek birilerine . Gülüp yolumuza devam ettik . Boğanın civarında hareketlenen kalabalıkla birlikte stada yaklaştıkça finale adım adım gittiğimizi hissediyorduk . Güruhu yararak kapı aramaya başladık . Lefter heykelini gördüm . Arkasındaki ağaçlara işeyen Ukraynalı vatandaşı Türkçe uyarmak zorunda kalan Fenerlileri geçtim . Adresimiz West tribünü gate 6 . Ne yardımcı olan var ne de oklar , göstergeler , levha , yardımcı olacak herhangi birşey . Sora sora , tahmin ede ede ve şansa bulduk gireceğimiz yeri . Tabi bu arada seyyar bira satan abeilerimizin yaratıcı seslenişlerini , maç tişörtleri ve atkılarını geride bıraktık . Birisi karaborsa bilete ''Uefa 'yı görmek isteyene 100 lira'' diye bağırırken , elindeki birayı Almanlar 'a satmaya çalışıyordu . Uefa 'yı biri sanıyordu heralde .

Zorlanmadan tribündeki yerimizi aldık . Maç öncesi organizasyonları izledik . Temsili mevkiler anons edilirken Mesut Özil 'in ıslıklandığını , Lucescu 'nun alkışlanmasını duyduk . Maç başladı . Yerimizi biraz yukarıda kalıyordu . Diziliş ve oyunu analiz adına süper bir mekan olabilir ama benim amacım fotoğraf çektirmek . Yadırgadım ben ama olsun final işte şansımıza . Aklıma geldi . Daha 10 sene öncesine kadar Werder Veremem derdik bu takıma kötü mizah anlayışımızla . Daha önce Barış Manço 'nun Arkadaşım Eşek klibinde gördük bu arkadaşların şehrini . Ailton var bir de . Neyse , stadda üç büyükler , Werder Bremen ve Shakhtar Donetsk 'ın formaları revaçtaydı . Biz Fenerium üst katta Shakhtar Donetskli seyircilerin tarafındaydık . Tv kamerasının sol tarafı Werder Bremen 'e aitti ve bence çok da güzel bir seyirciye sahiplerdi . Yemyeşillerdi . Karşılarında ise maç boyunca Şaktaaar , Şaktaaar diye bağıranlar oturuyordu . Ne bir sevinç , coşku , üçlü , halay , pınarbaşı hiç biri yok . Varsa yoksa Şaktaaaar ... Şaktaaar ... Ulan ne zaman Gayseri Gayseri diye bağıracaklar bekledim . Goller geldi sonra ama tüm final ile alakalı cümleyi biletlerimizi alan arkadaşım söyledi : 2. tur maçına benziyor bu maç lan ! Bir ara Dağ başını duman almış marşını söyleyerek ve akabinde gülerek ne kadar Türk olduğumuzu ispat ettik . Turuncudan hareketle Shakhtar Donetskliler 'in arasındaki Galatasaraylılar kendilerini belli ettiler . Bir ara Fenerliler oraya hücum etmek istedi . Fener sesleriyle ve inleyen nağmeler kakafonisi zaten soğuk olan havayı daha da ayazlaştırdı . Maç kötü , yerimiz iyi değil , gereksiz seyirci haykırışları ile devam etti maç . Allahtan tanıdık bir tezahürat duyuyoruz . Şaktar gol gol gol , Şaktar gol gol gol . Alt-üst yapıyor bunu ve üst taraf Shakhtar Donetskli vallahi . Altaki Galatasaraylılar çalmaya alışıklar ve mekan da Saraçoğlu olunca garipsemiyorlar . Bir gün Zambia kabilelerinde kız istenirken duyarsam bunu şaşırmam . Kartal gol gol gol ! Hey allahım ...

50 kuruşluk Tadım çekirdeğine 4 lira deme cüretinde bulunan kantinci arkadaşın kulaklarını çınlatıp kapişonumuza daha da çok gömüldük . Izdırap haline gelen ve gözünü seveyim Şampiyonlar ligi ve Sabri Ugan 'ın minvalindeki laflarla uzatmalara taşındı eziyet . Hakemin Shakhtar Donetsk 'in , biz Türk seyircilerinin ise kim mazlum ise onun yanında oluşumuzla kupayı kaldıran hakemin takımı oldu . Golü neden saymadı , sanırım saymayı bilmiyor . Ya da bu eziyet bitsin istedi bir de uzatmasınlar hani ! Güzel düşünce . I love you Luce ve her ekranda görününce alkışlanan eller üşümekten girdi cebe ve hayatımda ilk defa anladım neymiş metrobüs be . 1 saatte Ataköy . Saat iki , yarın iş var demeden futbol sevgisi yorgunluğuna gülümseyiş ... Uyku sen ne güzelsin ... Bu arada televizyonda Sergen ve Ercan Taner . Lucescu İstanbul 'da . 33. hafta . Yine bir mayıs akşamı . Tayfur antranör , Bülent Korkmaz rakibin başında . Deli kadroda . Biri atacak birşey gelecek ama ... Anladınız siz onu ! Ha unutmadan Şaktaaar ... Şaktaaar ...

Karikatür # 3