30 Mart 2010 Salı

Marka Değerini Yükseltenler (!) ...

Ali Gültiken


Sağ bek olduğunu hayal meyal hatırlıyorum . Gönlümün forvet mevkisinde yer alır . Metin ile Feyyaz'ın ortasındadır , ortada kalmıştır . Ne Metin olmuştur ne de Feyyaz . Metin Tekin herkesin kahramanı , Feyyaz ligin gol kralı , Ali Gültiken ise kelimenin tam anlamıyla şanssızdır . Yoksa 30 gol atıp kral olamadıysa Tanju ile aynı döneme , sadece 7 kere milli olmasıyla şerefli mağlubiyetler dönemine denk gelmesi başka türlü açıklanamaz . Eski Bakırköy 74 sinemasının karşısında Gültiken gömlek mağazasına girip içeride mi diye bakmışlığım da vardır . Sakatlandığı anı mıh gibi tutuyorum aklımda , bir Galatasaray maçı ceza sahasının köşesi ve dönen diz , kader , talih ! Futbolu bıraktıktan sonra akılda kalan hatırası yok . Yıldırım Demirören onu yolladıysa onun suçu eminim yoktur . Şimdi Göztepe ile anlaşmış , hayırlısı olsun . O Beşiktaşlı Ali'dir ve o kravat ona hiç yakışmamıştır ...

Esnaf Delirdi

Sahaya Bedrettin Dalan'lar ...

Marco Van Basten ...


Annem küçüklük anılarımdan bahsederken kendisini hep bir şekilde anar ; ''Oğlum sen kimdin hani küçükken?''

Dassiev'e attığı golü ben canlı izledim ki güzel bir çocukluk geçirdiğimi söylebilecek şekilde referans sayılır . Milan'ın altın yıllarında hep o vardı ve o San Siro'da gollerini atarken ben de Fındıkzade'de Lunapark'ın arkasında aynı golleri tekrarlıyordum iki taşın arasından . O çocukluk kahramanlarımızın en talihsiziydi ve o futbolu bırakırken ben de yüzümdeki sivilcelerle çocukluğa veda ediyordum . 9 numara denilince benim aklıma o gelir , Hollanda denilince jenerasyonum gereği Sarı Fare diyemem ben o derim , Milan'ı küçükken canım kadar sevdiysem onun sayesindedir . O , şimdi 56 yaşında (nereden çıkarıyorsunuz 56'yı , ne 56'sı 46, 46;) . O , 2 gün önce Mecidiyeköy'deydi . O ... O ... O ...

''Van Basten anne Van Basten . Marco Van Basten ...''

29 Mart 2010 Pazartesi

Beşiktaş Günlüğü

NİHAT : Sağ adalede yırtık. 4 hafta yok.
FERRARİ : Kasıkta yırtık. 4 hafta yok.
TABATA : Kasıkta yırtık. 6 hafta yok.
ERNST : Sol ayak bileği.
TELLO : Sol ayak bileği.
FİNK : Sol üst adalesi.
İ. TORAMAN : Sol aşil tendonu.
RÜŞTÜ : Sağ ayağında ödem.
NOBRE : Sol arka adele. 1 hafta daha yok.
RAMAZAN : Sol dizinde ödem .

Sakatı fazla olan takımların anlatılmasına istinaden gazetelerde yer alması öngörülen en yaratıcı manşet yarışmasının galibi belli oldu . Kazanan ''Beşiktaş sakata geldi'' cümlesiyle Manyellerin Ters'i . Kendisini Burak Kut'luyor Mustafa Sandal'la uğurluyoruz .

7 maç ...
7 heyecan ...
Önce küme düşmemek için direnenlerle ...
Sonra şampiyon olmak için didinenlerle ...
Ve bu kadar sakatla birlikte ...
Deplasmanlar kötü ;
Ankara , Kadıköy , Bursa ve Diyarbakır ile seyircisiz .
Asaş Stadı'na giden olmaz .
Kadıköy ve Bursa zaten malum .
İçerisi idare eder ;
Sivas , Manisa ve Trabzon .
Geçen senenin en güzel maçı İnönü'de Trabzon maçı .
Skor ; 1-1 !
Sivas'a kendi sahamızda galibiyetimiz yok tarihte .
Manisa ile bu sene iki kere karşılaştık .
Skorlar ; 1-1 , 1-2 nagalip !
Hepsi mi iddialı olmak zorundaydı ?
Lige tutunmak veya almak isteyen takımlar üst üste denk gelir mi ?
Gelir gelir . Adın Beşiktaş ise gelir ...
Bursaspor'un fikstüründe iki zor maç var .
İkisini de berabere bitirsin şampiyon .
Beşiktaş'ın 7/7 yapması zorunlu .
En kötü 6/7 yapar , kalan maçta yenilmez .
Belki bir ihtimal !
Ve bu kadar sakatla birlikte ...
Tabata , Nihat ve Ferrari .
Toraman , Tello ve Yusuf geçen senenin armadaları .
Hani ikamede hata olmaz .
Alışkanlık da va geçen seneden .
Aynı filmi mi izleyeceğiz yoksa ?
Ne güzel olur ...

Kaş ; Ferrari'den sonra sağ beke geçer gibi görünüyor .
Ekrem'in kanatta oynayacağı ,
Toraman'ın savunma göbeğine çekilmesi düşünüldüğünde .
Hani diyorum Rıdvan var , ufacık çocuk .
Kaldırı mı bu stresi bilemem .
Hani bir devre denesek ya Montaigne misali !

İstişare Heyetleri'ni izliyorum gözlerim kapalı .
Medyada haber oluyor , güzel şeyler yazıyor .
Sonuçlarını görmeden konuşmak için Ece Erken .
Demirören'in olduğu her işte bir acaba vardır .
Buna İstiklal'deki inşaatta dahil .
Her önünden geçtiğimde kulaklar çın çın .
Türkiye'nin en güzel caddesi şantiye alanı yıllardır .
Ya da daha güzel bir tabirle ;
Türkiye'nin en güzel kulübü kargaşa alanı yıllardır .
Nerden bakarsan bak .
Demirören bu , boru mu ?

Biletler ucuz
İnönü dolu .
Ne güzel ...

Galatasaray - Fenerbahçe

- Dünyanın en büyük derbisi diyorlar her yerde , gerçekten böyle mi bu ?
- Galatasaray - Fenerbahçe derbisi bırakın en büyük derbiyi , dünyada ilk 20'ye bile giremez . Ne maçlar var , ne mücadeleler , bizimkisi bu kaliteyle hiç bir şey ifade etmiyor ...

Soru bölümü bir arkadaşıma cevap bölümü ise Okay Karacan'a ait cümleler bunlar . Bundan 2 hafta önce Florya'da bir dernekte kendisiyle tanışma fırsatı buldum ve bu oyunun en güzel adamlarından birinin ağzından bu sözleri duydum . Duydum ki unutmamışım aklıma geldi dün akşam . Olmayan kalitesi , ne idüğü belirsiz mücadelesi , seyir zevkine hitap etmeyen görüntüsü ve artan (! ) marka değerinin vücut bulmasıyla da Okay Karacan abinin kulaklarını çınlattım . Herhalde dün akşam herhangi bir beklentisi olanlar 15. dakikada televizyona bakmaktan vazgeçmişlerdir . Yoksa ne gol , ne güzel bir-iki hareket , ne de pozisyon vardı . Ha gol vardı o da golse . Fenerbahçe'nin artık klasikleşen Galatasaray golleri bunlar . Galatasaray Fenerbahçe'yi en kötü halinde bulsa en fazla 1-0 yenebilirken tam tersi durumda 4-0 , 4-1 ve 6-0 sonuçlarını çok iyi hatırlıyoruz . Basiret bağlanması böyle birşey olmalı . Ben küçükken 5 sene boyunca Fenerbahçe'nin bizi ligde yenememesinin tadını o zaman çıkarırken , bedelini geçen senelerde ödeyeceiğimi bilmiyordum . Elbet istikrarlı Fenerbahçe galibiyetleri alacaktır Galatasaray , merak etmesinler denge ister istemez kurulacaktır .

Oyuna geçip kendi canımı sıkmak istemem , sadece terbiyesizliğini g.tüyle gösteren bir adama değinip bitireceğim . Lefter veya Metin Oktay nasıl olunuyor reçetesi her tribüncünün gönlünde yazılıdır . Bilen bilir . Peki Volkan Demirel nasıl olunur diye sorsam herhalde Fatih Altaylı'nın yıllardır yazılarının altındaki cümleye göz kırpmış olurum . Unutulmaması gereken ; rakibe saygı bir kupadan da önemlidir , bir sinekten de !

Not : Cennet 3 gündür alkış kıyamet . Ne mutlu böyle ölüme ve geride bıraktığı ailesine ...

Beşiktaş - Eskişehirspor

Hava güzelse ve tribünler dolmuşsa ben de otobüsün olayım Mülayim ! Özlemişiz baharı gevşedi gönül yayları . Bir maç günü hava nasıl olsun anketini 100 kişiye sorsak Erol Evgin aynen şunu derdi ; ''92 kişi Güneşli ve açık dedi'' ! Erken saatlerde semt olmuş açık hava meyhanesi , çektik bir kaldırım oturduk biramızla ve birtarafımızla sıcağa . Yanıbaşımda ise aynı yastığa baş koymaya hazırlandığım Beşiktaş ile bu gönülde at başı giden yârim . Bir maçlık numaralı biletlerimiz cebimizde uzun ip belimizde biz gideriz umuda hey umudaaa ! Bunca yıldır Federasyona ettiğim küfürlerden bir tanesini geri alıyorum , bana bu biletleri getiren arkadaşıma da buradan teşekkür ediyorum . Bekliyoruz maçı , bira sonrası maç öncesi elde plastik bardak içinde sıkışmış bir adam ; adı Jack Daniel's . Muhabbet baldan da tatlı koladan da . Lıkır lıkır içiyoruz semt kokusunu , sınıf sınıf çekiyoruz içimize Beşiktaş'ı . Hareket vakti geliyor ve arma peşindeki binlerce hikayeden biri başlıyor . Ölmeden önce yapılması gereken 100 şeyden biri ; Ağaçlı yolda İnönü Stadı'na yürümek . Sol taraf Osmanlı tarih kitaplarından fırlama , sağ taraf Atatürk'ü bol yaşasın Cumhuriyet , önümüz İnönü arkamız semt kafa güzel , muhabbet süper , her taraf kalabalık , etraf siyah beyaz , amaç belli geliyorum Beşiktaş tut elimi !

Girerken turnikeden Güner Ümit aklıma geliyor , aranıyorum . Fevzi Çakmak avuç içinde bozuk paralar hemen yanında aynı cephede . Yerimi buluyorum , burası evim ama bugünlük misafir odasında kalacağım . Odam karşıda göz kırpıyor öbür haftaya . Kadroları görüyorum Toraman'a seviniyorum . Derken maç başlıyor erken gol buluyor . Baş rolde 7 sene önce Yasin Sülün'e tekme & yumruk atan adam , günahım kadar sevmem . 0-2 ; bizim Ümit'ler Karan'lık . Penaltı mı diyorum sevdiceğimi tutmadığım elimden yazdığım mesajda ; cevap televizyon başından geliyor = penaltı . Hakeme edilen küfürlerim geriye , Büyük Mustafa önümüzde gözümüz üstünde . Sanırım 30. dakikaydı bir el-kol yapıyor mevkiler değişiyor . Sonrası baskı , dirayet , kararlılık , azim , istek ve Matrix ! Seçilmiş adam o kadar çok ki ; hepsi siyah beyaz . Karakartallar gibi saldırıyorlar . Biz zıplamaktan bağırmaktan kendimizi paralamaktan Ernst kadar yoruluyoruz , müthiş bir geri dönüş , enfes bir maç , uzun zaman unutulmayacak bir sahne . 3 tane atıyorlar bizim fiyakalı çocuklar , 33 tane kaçırıyorlar . Hele Serdar Özkan denen sonradan girme var ki ; maç eğer 3-3 bitseydi Pinhani ile birlikte dalacaktık ona ; Hele Bi Gel misali ! Parantezlerin en güzelinin öznesi Rüştü , 0-3 olmadıysa ispatladı Rüştü'nü , ben bile ilk kez sepet diye bağırmadım bağıramadım . Ses gitti , yapı paydos . İlker Yasin'e inat Yap Rüştü yap , yapma değil Avrupa ! Fink kaç pozisyona girdi karşı karşıya sayan varsa ayan beyan açıklasın , Serdar at Fink'e , Ekrem at Fink'e . Geçen hafta Kasımpaşa maçında oynamadı geri dönüşüm kutusunu boşaltılar . Bu hafta Necip'in tecrübesizliği üzerinden Mustafa Denizli'ye ince bir çalım atmıştır , anlarsa tabi Büyük Rakı ... pardon Mustafa ! Yanlış anlaşılmasın beyazlayan saçlarının her telinden öpüyorum bu adamı , her yerinden öpüyorum hatta susadım Çeşme'ye gidiyorum . Bobo ilk 11'e girdi gireli ligde 11 gole ulaştı , 11 altın adam yarışması vardı bir aralar , benim gönlümde ilk 10 adamdan 1'i kendisi . Onun gol sevinçleri üzerine sevinç gözyaşlarımla bir şeyler karalamak vardı ama kelimeler kıfayetsiz kalır maalesef . Ve sona bıraktım seni Holosko , bodozlama Holosko , bir türlü pişemeyen Holosko , en güzel sevinen ve dövünen adam Holosko ; maçı kazandıran golü ve bu gönüle yeni bir çentik attın . Ne denir ki sana koş Dünya Kupasına !

Bu maçta emeği geçen tüm kahramanlara ; Rıza Çalımbay başta olmak üzere , Rüştü'ye , Ümit Karan'dan Nihat'a , beni maça getiren taksiye , Toraman'dan Sezer'e , Sezar , Roma ve Brütüs'e , oyunu çirkinleştirmeyenlere , ayakta mücadele edenlere , Jack Abi'ye , Tekel Bayi'ye , hakem ve gözlemciye , maçtan önce yemek yediğim gözlemeciye , sevdiceğime , bir o kadar sevdiğim ve numaralıda numara yapmadan oturmamı sağlayan Altuğ , Tolga ve eşine , Doğan'a , Doğan görünümlü şahin Barış'a , kuzenim Erkin'e ve hiç görmediğim kardeşine , Kırmızı Şimşekler'e , fazla küfür etmediklerine , stadı karnaval yerine çevirdiklerine ve bu tabloyla kapalı tribünün bittiğini bana bir kez daha gösterdiklerine , sakatlanan Ferrari'ye yolda gördüğüm Porsche'ye , Karşılıksız Çek Sivok'a , hayatının ortasında hayatının ortasını yapan Deli'ye , tribünde deliren her kişiye , bize ölümsüz bir maç seyrettiren malzemecisinden yöneticisine herkese ... Teşekkürler ...

İstanbul Belediye - Bursaspor

Herşey Abdullah Avcı'nın Türk zihinlerindeki ezberi bozmasından sonra berraklaştı . Naklen yayınlanan maçlarda Kibariye'nin anası gibi cevvalleşen Belediye takımı ve baş komutanı Avcılarlı Abdullah daima yaptığını yaptı ve Turkcell Süper Lig hiç bitmesin deyiverdi . Bir gün sonra Beşiktaş maçı dolsun , Pazar günü derbinin anlamı ve hatta Trabzon bile bu yarışa dahil olsun kıvamında bir skorla 2'de-1 taş koymaya devam ediyor Anadolu Beyliklerine . Bu seferki kurban Orhan'ın baş komutan ve Gazi olduğu Sağlamoğulları . Sevmeyiz yere yatanları , vakitten çalanları , oyunu bozanları ve faulle durduranları ancak bir selam çakmak farz oldu oğlu Beşiktaş altyapısında oynayan Sayın Avcı'ya . Hatta kafiyeden hallice Suzan Avcı'ya ! Saygı uyandırmanın bir yolu da işte bu , dedikoduya mahal vermeden çıkacaksın topunu oynayacaksın mekanın cennet olsun Maykıl Ceksın ! Ah bir de oyuncularını yatır'a götürmese , vakit nakittiri öğretse , bu güzel oyunu İlyas Salman'a döndürmese ...

Şehr-i Bursa Cuma gününe güneşli uyandı . Yeşil insanları kahvaltıyı geçiştirdi , işine gücüne gitti , akşamı iple çekti . Namazda dualar okundu , Garaj'da kebaplar yendi , stadın orda toplanıldı , resmi tatil oldu , fabrikalar durdu , herkese izin verildi ve otobüsler hareket etti . Trabzonlu olmayan Umut'un peşinden plaka 16 Bizans'a taşındı . Sizden iyi olmasın Ankara'da yaşayan Bursasporlu bir eniştem var ; 4 saat yol geldi , maçı seyretti geriye döndü . Bir şehir inanmış , istiyor 5. büyük olmayı . İçilecek büyükleri düşünün gerçekleşirse hayalini kurdukları ! Sivas'ı hatırlayalım geçen sene bu zamanlar , La Havle Bela aç parantez Laila muhabbetlerini . Mesela ben hiç duymadım çalışanlara izin verildiğini . Musa Aydın'ın ayaklarına bakanlar ile Turgay Bahadır'ın ayakları olanlar arasındaki fark bu kadar basit . Beşiktaş taraftarı şampiyonluk maçında semtten 40 kilometre ötesine gidemediyse ya da geçen hafta 10 dakikalık Tarlabaşı ziyaretini bile çok gördüyse ne kadar anlamlıdır 300 kilometreyi hafta içi katedenler , Basın Ekspres yolunu yeşil beyaz rengine bürüyenler . Al sana ikinci saygı duyulası olay , bravo taraftar . Televizyonun göründüğü karşı tarafı doldurdular görevlerini yaptılar . Sahadakilerin baskı ve stres eşiği biraz üst seviyede olsa şampiyonluk konvoyunu oluşturup döneceklerdi , olmadı . Sağlık olsun . Bünyamin Gezer verse penaltıyı , Ivankov bıraksa köşeye plaseyi ve anneannemin husyeleri ... Çok kaçırdılar , rakibi çıkartmamaya çalıştılar , o büyük sahada oynamaya çalıştılar ancak kaldırımların ve duran topların kralı Belediye Hasan Ali ile dürttü , ellerindeki Kus'u serbest bıraktı . Anadolu Devrimi haraketi düşünülüyorsa önünüzdeki maçlara bakın çocuklar , önünüzü görecek gözlerinizi en önden açarak hiç kaptamadan .

Fikstür Bursaspor diyor hala , bakalım hakemler ve üç büyükler bu işe ne diyecek ? Bursaspor'un iddiasız Antalya (Şifo'ya dikkat) , Ankaragüçlü Gençlerbirliği , istikrarsız Gaziantep ve çöküşteki Kayserispor ile (Ankara'yı da Bursalı sayarsanız) evinde oynayacakları 4 tane rahat maçı var . Ankaraspor'dan 3 puan cepte , Beşiktaş'ı meşgule verip Galatasaray'a cevapsız arama bıraksalar şampiyonlar . Boyu kısaldı ligin , 7 hafta kala 7'den 77'ye 7 cücelere döndü ligimiz . Galatasaray , Fenerbahçe ve Beşiktaş her maçını kazansa bile şampiyon olamazlar ama Bursaspor öyle değil . İkili averajda Fenerbahçe'ye üstünlükleri var , Beşiktaş'a ise iki farklı yenilmedikleri takdirde yukarıdan bakacaklar . Bu demek oluyor ki bir kere kaybetmeleri halinde bile var Yapı Kredileri ! Burada da devreye suyun kaldırma kuvvetinden mütevellit stresi kaldırma güçlüğü giriyor . ''Benim oyuncularımın üstünde baskı yok , hatta o kadar rahatlar ki bazen bunun bize zarar vereceğini bile düşünüyorum'' yalanına bizzat şahit olduk biz Arşimet ile Cuma günü . Sivas iki kere kaldıramadı , çok konuştular , başka toplara girmeye kalktılar , şimdi Laila'dan Karavan'a düşmeme derdindeler . Sivas'ın bir tane Mehmet Yıldız'ı vardı Bursa'nın yıldızı çok . Bülent Uygun beddua alıyordu Ertuğrul Sağlam ise mütevazi kişiliğinden ötürü gooddua ! Karşılaştırma esasında pek sağlıklı değil ancak elimizdeki veriler veri veri bet ! Biraz önce 4 takımın olası puan tablosunu yaptım dördüncü Galatasaray şampiyon çıktı . Ya ben bu işi bilmiyorum ya da Denizlispor maçında Karagümrüklüler'den dayak yemedim . Rekabet güzel şey , hele ki Cumartesi gününü yaşadım ya bu oyunu ne kadar çok sevdiğimi bir kez daha anladım .

Ortodoks Rum Klişesesinden bildiriyorum ; İyi olan kazansın !

22 Mart 2010 Pazartesi

Acınız Acımızdır ...


Başta Galatasaray Spor Kulübü olmak üzere futbolumuzun başı sağolsun . Özhan Canaydın'ın ailesine ve sevenlerine sabırlar dilerim ...

19 Mart 2010 Cuma

Kasımpaşa - Beşiktaş

Kasımpaşa maçından şimdi geldim . Bütün maç bağıramadım , küfür edemedim , sevinemedim , üzülemedim . Zira Kasımpaşa tribünündeydim . Şimdi diyorum ki ....

Hay a.ınaaaa koyyiiiiiiiim yaaaa ! Of Tello nasıl kaçırdın lan o pozisyonu ... Lan Holosko bodozlama yapa yapa çıldırttın bizi ... Yeter be oğlum yeter ...

Offf offfff ...

Kapalıçarşı Siyah Beyaz

18 Mart 2010 Perşembe

Yakıştı ...

(...) Galatasaray A.Ş.'nin, taraftarlarının neden olduğu saha olayları nedeniyle takdiren 100.000.-TL PARA CEZASI ile cezalandırılmasına , (...)

Dünya derbisi seyircili olsun yeter ki ne önemi var insan hayatının değil mi !

Geçilmedi , Geçilmeyecek ...


ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,
O ne müthiş tipidir, savrulur enkazı beşer.

Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Kafa göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak
Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna yarap ne güneşler batıyor.

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.

Mehmet Akif ERSOY

17 Mart 2010 Çarşamba

Alen'i Kasıt Var , Nefret Ceza'dan Da Eskidir !


Tribün terörü

Diğer tribünleri ve liderlerini bilmem ama bu ülkedeki en naif adamlardan biridir Alen . Neye karışmış , ne kadar para-bilet vebenzeri karaborsaya karışmış umurumda değil . Ben suratından aldığım intibadan bahsediyorum . At hırsızını da anlarsınız bir bakışta cami yaptıranı da ! Alen küfürü engelleyen , olay çıkmasını istemeyen , karşı tribünden çok kendi takım ve kutusuyla ilgilenen bir adamdır . Münferit değil bilhakis tüm tribünden sorumludur . Lütfeni bol allahaşkınası çoktur . Bilen bilir , daha iyi bilen daha da anlatsın herkes öğrensin . Ancak Alen hala cezalı ! Ne yapmış , ne kabahati var ben çözemedim . Çözen beri gelsin ! Tribün temizleme operasyonunda beni cezalandırmayacaklardı herhalde , en bilineni , en tanınanı ve en göz önünde olanı al , olay kapansın . Türkiye burası yapmıştır birşeyler nasıl olsa değil mi ? 116 gün olmuş cezasında . Şimdi görüyorumki Galatasaray kapalısında kasti ve Alen'i bir suç işlenmiş ; ceza ? Bence ilk maçtaki yardımcı hakemin 9 dikişine sayarlar bunu da oynatırlar bol seyircili , küfürlü ve meşaketli ! Medya sonra ne yazar ? İnsanlar ne konuşur ? Seyircisiz dünya (!) derbisi olur mu ? Olmaz . Peki münferitten hallice ceza gelirse ne olur ? Orasını da Galatasaray'ın kazma karşıtı yöneticileri düşünsün . Nefret tohumlarının bedeli ceza olmuyorsa yapacak birşey yok , bedelini sarhoşlar , masumlar ve çocuklar öder nasıl olsa . Can alınana kadar ceza olmazsa derim ki ben ; unutmayın NEFRET CEZA'DAN DA ESKİDİR !!!

16 Mart 2010 Salı

Ejderlerin Mağarası


Bloomberg HT
diye bir kanal var artık geçen gün farkettim . Kanal 1 gitti yerine bu geldi . Nedir ne değildir diye baktım internetten Ciner grubununmuş , ekonomi yayınları yapacakmış . Hayırlı olsun ne diyeyim , iktisat - maliye okumama rağmen ben anlamıyorum bu işten anlayan beri gelsin bari . Yayınınız hep devam etsin reytinginiz patlasın gari ...

Farkettim demiştim ya yeni kanalı , sağolsun güzel bir program sayesinde . İsmi "Ejderlerin Mağarası" (Dragon's Den) . Her Pazar saat 19.00'da . Gerçi ben ne zaman denk gelsem rastlaşıyoruz ama olsun . Programı kısaca anlatmak gerekirse ;

5 adet kendi alanlarında çok başarılı , iş dünyasının kurdu olmuş multimilyoner ultra süper kariyerli ve başarılı zengin bulunuyor (Peter Jones , Theo Paphitis , Deborah Meaden , Duncan Bannatyne ve James Caan) . Ve bunlara bu programda ''Ejder'' deniliyor . Zaten isimden de anlaşılacağı üzere ejderlerin girişimciyi karşıladıkları ve oturup dinledikleri yere de ''Ejderlerin Mağarası'' deniliyor . Aklındaki fikire , elindeki projeye veya ürüne güvenen insanlar bu yatırımcıların karşısında sunumlarını yapıp , her bir yatırımcının elindeki 100 bin sterlinden pay almaya çalışıyorlar . Ürünü veya projeyi 3 dakikalık sunma imkanları var , o 3 dakikada ejderlerin aklının yatması , projeye ve keşfedilen ürüne yatırım yapması sağlanmak amacıyla ikna süreci işliyor . Genellikle gelen yarışmacının son cümlesi şu ekilde bitiyor ; ''Elimdeki ürün için tüm parayı istiyor (genellikle 100 bin sterlin) ve karşılığında %15 size teklif ediyorum'' . 3 dakika bittikten sonra soru-cevap şeklinde girişimciye bu işin maliyetini , daha evel satıp-satmadığını , geçmiş kariyeri , neden böyle birşey yaptığı gibi sorular soruluyor . İkna olurlarsa bu 5 milyoner , girişimciyle iş yapmak için pazarlığa girişiyor . Örneğin birisi ''Bu ürüne 100 bin sterlin veririm fakat kazancın %40'ı benim'' teklifi yapabiliyor . Girişimci teklifleri düşünüyor , kabul ya da red ediyor veya kendi teklifini yeniliyor . Bazen de gelen kişiler bu ne biçim buluş , neden yaptın ki bunu , işe yaramaz , saçma kelimeleriyle mağaradan yollanıyor .

Keyifli olduğu kadar öğretici . Hatta eğlenceli bir program ''Ejderlerin Mağarası'' . Resimdeki adam aralarında en ta..aklı olanı , Peter Jones . Rastlarsanız kaçırmayın derim . Programa tabiki , adamın ta..aklarına değil ...

Denizli Denizli'ye Karşı

Esasında Kramer olacak başlıktaki özne ancak dün akşamki maçın tatsızlığı ve her an kanalı değiştirip Ezel seyretme aşkı sayesinde Büyük Mustafa yine yaptı yapacağını . İbrahim Kaş yapayım derken göz çıkarmaya uğraşıyorsa , nasıl kötü oynadıysa cezalandırılan Necip Tom Amca'nın yedek kulübesindeyse ve Toraman'dan kalın topraklı ayağıyla ince paslar bekleniyorsa bu futbol üzerine konuşacak pek fazla birşey kalmıyor . Daha Ekrem'den kenar adamı yaratmaktan bahsedecektim ki futbolumuzun marka değerini düşürmiyeyim istedim ! Zira Çarşamba'dan sonra Pazartesi akşamına maç koyan zihniyetin üstüne bir de Cuma akşamını doldurmasından sonra 10 günde 3 maçlık periyodu gören Beşiktaş taraftarı haydi hücum edelim Digitürk alalım , keyifle maç seyredelim , dekoder patlaması yaratalım ! Marka değeri bu boru mu ? Beşiktaş bu hafta itibariyle şampiyonluk yolunda çok önemli bir yola girmiştir . Kötü futbol ve sistemsizlikle hatta sıkıcı , keyifsiz ve ne idüğü belirsiz oyunuyla lider olma şansı dahi varsa tüh senin futboluna be ! 2 senedir (hatta 7 senedir) ne oynandığını anladığım bir Trabzon maçı var berabere bitti , bir Bursa maçı var gol dahi olmadı ehh bir de Fenerbahçe maçı var Daum hediye etti . Onun dışındakiler 11'erlik minyatür kale mahalle maçları . Fark yaratma yok , estetik , görsellik yok . Paldır küldür oyna 3 puan al önündeki haftaya bak . Erken boşalan kazma erkekler gibiyiz karıyı düşünen yok . 5 dakikada Beşiktaş ! Ulan biz seyrediyoruz senin oyununu , biraz kımıldan hareket et , gol at , iki - üç çalım at . Yok . Tello ön direğe kesecek , Ekrem ile Holosko bodozlama gidecek . Al sana futbol . Sonra Pazartesi akşamı reytinglerde Ezel neden 1. sırada yer alıyor diye ağla Türk futbolu ağla . Marka değerini yiyim sana birşey olmasın ...

Denizlispor Ankaraspor'dan sonra ikinci düşen takım oldu. Haftaya Bursa deplasmanına gidiyorlar , geçmiş olsun şimdiden . Diyarbakır eğer ligden düşürülürse kötü Manisa ve Sivas iğrenç futbolları ve kötü teknik direktör değişiklikleriyle haketmden bu süper (!) ligde kalacaklar ki vay anam vay , heyt yavrum heyt !

Denizliler

Not : Yeminle söylüyorum Youla köprü altında saat satsa daha başarılı olur ...

22 Türk Büyüğü

15 Mart 2010 Pazartesi

Mikail


Beşiktaş Kulübü Kadın, Aile ve Çocuk İstişare Heyeti’nden sorumlu Revna Demirören ve yöneticiler, Elazığ'da 4 köyü gezerek moral verdi, malzeme dağıttı. Revna Demirören ayrıca, Başbakan Erdoğan’ın “Gel seni Fenerbahçeli yapalım” teklifini reddeden ‘Küçük Kartal’ Mikail’e de Beşiktaş forması giydirdi.

Deprem sonrası Elazığ’a gidip incelemelerde bulunan Başbakan Tayyip Erdoğan, hastanede karşılaştığı yaralılardan küçük Mikail’e, “Hangi takımı tutuyorsun?” diye sordu. “Beşiktaş” karşılığını alınca da, “Gel seni Fenerbahçeli yapalım” önerisinde bulundu. Ancak Mikail, “Ben Beşiktaşlıyım. Takım değiştirmem” diyerek Başbakan’ı şaşırttı. Siyah beyazlıların bu diyalogu öğrendikleri için Elazığ’a hazırlıklı gittikleri öğrenildi.

12 Mart 2010 Cuma

Rodrigo Tello Sarsıntısı


''Güney Amerika'nın turizm gözdesi Şili'de 8.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Depremde ölü sayısı 300'ü aştı. Ölü sayısının artması bekleniyor. Ülkede afet durumu ilan edildi. Tüm Pasifik Havzası'nda tsunami alarmı verildi.''
Cnn Türk 27.02.2010 , 08:51


''Maçın henüz 2. dakikasında Fink'in pasıyla ceza sahasında topla buluşan Rodrigo Tello, şık bir vuruşla topu ağlara göndererek Beşiktaş'ı 1-0 öne geçirdi. 78 kişinin yaşamını yitirdiği 8.8'lik deprem sonrasında Kayserispor maçına kolunda siyah pazubandla çıkan Tello, 2. dakikada attığı golün ardından fazla sevinmedi. Kolundaki pazubandı kameralara gösteren Şilili oyuncu golünü yaşamını yitirenlere adadı. Golden sonra da net pozisyonlar yakalayan Siyah-Beyazlı takım, Kayserispor savunmasına takıldı. Karşılaşmanın 30. dakikasında rakip sahada topu kapan Tello, müthiş bir topuk pasıyla Bobo'yu topla buluşturdu, Brezilya'nın pasını ceza sahasında Ekrem tamamladı ve farkı 2' çıkardı: 0-2 ...''
Fanatik Gazetesi 27.02.2010 , 21:30

''Geçtiğimiz hafta 8.8 büyüklüğünde bir deprem sarsılan Şili'de bu defa başkent Santiago'da 7.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu depremin şiddetinin 7.2 olduğunu bildirdi. Deprem sadece merkez üssü olan Santiago'da değil ülkenin diğer şehirlerinde de hissedildi. 27 Şubat'ta meydana gelen 8.8 büyüklüğündeki depremde 700'den fazla insan hayatını kaybederken, 30 milyar dolar maddi hasar meydana geldi.''
Haber 3 Sitesi 11.03.2010 , 17:08

Denizlispor - Beşiktaş
Denzili Atatürk Stadı 15 Mart 2010 Pazartesi , 20:00

11 Mart 2010 Perşembe

Ne Otobüs , Ne Araba , Ne de Jeep ... Sadece Necip !


Photo : Ajansspor

Pantalon , tişört , üstüste 3 kazak , içlik , çift çorap , bot , bere , eldiven , mont . Bunlar Balkanlar'ın havayı Abdullah Avcı'nın ise oyunu soğutmasına karşı alınan kendi çapımda önlemler . Fakat nereden bilebilirdim kadroları görünce Mustafa Denizli'nin beni bu oyundan soğutacağını ? Kayseri'ye karşı 3 önliberoyu anlarım , ah benim o tribünde yaşanan anlarım ! Çöpe atılmış bir ilk yarı cümlesi ağzımızdan çıktıktan 5 dakika sonra Bobo çaktı . Biz utanmaktan bıktık , Denizli şaşırtmaktan bıkmadı . Güçlü orta saha , rakibe önde basma , bozma , yıkma , kaos , karmaşa işte global futbol anlayışı ; 10-0-0 ! Kaleye diz bari hocam hepsini 107 gol de benden . Geçen sene kaybedilen puanlardan sonra çift ön liberoya dönüş , bu seneki kötü gidiş üzerine Toramanla üçleme ; siyah - beyaz - kırmızı ! Mazallah seneye daha da kötü gidersek Uğur İnceman ile arkayı dörtleriz , seyir zevkimizin de jübilesini seyrederiz . Holosko bir forvetten ne bekleniyorsa , sağolsun hiç birini veremedi yine dün gece . Bodozlama gitmenin patlayan forvet ile adlandırılmayacağı günler yakın . Dünya Kupası ; senin pişmen ve motivasyonun için iyi olsun senin gol sevinçlerini sevmeyen Arif Erdem olsun ! Maçın tekrarını seyretmedim ama hakeme hem soyadından hem de geçmişinden gıcığım . Sarı kart geçmiyor Belediye'de diye göstermedi , akbilin bitsin de zart zart ötesin !

Abdullah Avcı'nın geçen sene yatma anlayışı unutulmamış . Ancak daha da abartanı Tolunay Kafkas es geçilmeseydi bari zamanında . Bir ara sıktı bu tezahürat ''Koyduk Mu'' oldu sana Abdullah ! 20 liralık biletlerin verimliliğini soğuk havaya rağmen gösteren , gelen , bağıran , Beşiktaşkıyla atkısını sallayan herkese en fiyakalı selamlar benden . Hatta Galatasaraylı olup da 20 liralık biletten sonra teşrif edenleri biliyorum ki ne güzel dolu dolu tribünler . İnşallah Belediye ve Çarşamba gününe ithaf edilip anılarımızda kalmaz , alışmış kudurmuştan beter olur bu bedeller !

Son paragraf Necip kardeşime , Uysal bebişime . 24 Ocak 1991 doğumlu , özkaynaktan fırlamış ama diğer altyapıdan çıkanlar gibi fırlama olmamış canım ciğerime . O bu gönülde 2-0 önde başlıyor Bobo , Toraman ve Ekrem'e göre . Beşiktaşlıysan altyapıdan çıkan candır , canandır aşktır ; bu bir töre . Bütün maç ondaydı gözüm , bir ara hakem üzerine yürüdü ''O daha çocuk'' diye sahiplenişim ve kendimi kaybedeşim 1 günlük taze hafızamda iki gözüm . İnşallah kariyerin , karakterin ve disiplininle doğduğun zaman dilimindeki abilerine benzersin , onlar gibi yetişirsin . Yolun açık olsun koçum benim ...

Not : ''Haydi haydi haydi allahşkına İstanbul'un piçleri dönsün şaşkına'' ... diye bağıran güruh ! Nerelesiniz lan siz :)

10 Mart 2010 Çarşamba

BÖ 2010


Türkiye’nin ilk ve tek blog yarışması olan Blog Ödülleri için başvuru süreci başlıyor . İnternet kullanıcılarını blog yazmaya teşvik etmeyi ve Türk internet sektörüne zengin ve özgün içerikler kazandırmayı hedefleyen Blog Ödülleri üçüncü kez sahiplerini bulacak. Blog sayfasına sahip olan kişi ve kurumlar arasından toplam 16 farklı kategoride ödüllerin verileceği yarışmaya başvurular 10 – 30 Mart tarihleri arasında yapılabilecek. 2010 Blog Ödülleri’nde dereceye girenler ise 8 Mayıs’ta Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesisleri’nde düzenlenecek ödül töreninde açıklanacak.

Üçüncüsü bu yıl düzenlenen Blog Ödülleri başlıyor! Başvuruların 10–30 Mart 2010 tarihleri arasında yapılabileceği, kazananların ise 8 Mayıs 2010 tarihinde Blog Ödülleri, bir kez daha tüm blog yazarlarına internetin uçsuz bucaksız dünyasında keşfedilme imkânı sunuyor.

İnternet kullanıcılarını blog yazmak konusunda cesaretlendirmek, bu sayede de Türk internet dünyasına özgün ve zengin içerikler kazandırmak amacıyla 2008 yılından bu yana düzenlenen Blog Ödülleri, internetin hayatımızın içine daha fazla girmesiyle beraber önemli bir iletişim mecrası haline gelen bloglar ile markalar arasında başlayacak uzun soluklu iletişimin çıkış noktası olmayı hedefliyor.

Alpella, Efes Pilsen, FIAT, Garanti Bankası, Hepsiburada.com, Limango, Mars Athletic Club, Microsoft, ntvmsnbc, Pegasus Airlines, Reklam Store, Schwarzkopf, Ülker Pötibör Bisküvi ve Vestel gibi Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen firmalarının kategori sponsoru olarak destek verdiği 2010 Blog Ödülleri bir yeniliğe daha imzasını atıyor. Halk oylamasını esas alan Blog Ödülleri’nde bu yıl, önceki yıllardan farklı olarak aralarında Asuman Bayrak, Burak Büyükdemir, Bülent Keleş, Çağlar Erol, Fatmanur Erdoğan, Fatoş Karahasan, Hakan Gönenli, Selim Tuncer, Serdar Kuzuloğlu, Şule Özmen, Tuğçe Esener ve Volkan Ekiz gibi değerli isimlerin yer aldığı bir jüri görev yapıyor.

Blog Ödülleri’ni düzenleyen Bloglama’nın kurucularından Eray Endeş, konuyla ilgili düşüncelerini şöyle dile getiriyor: “İlk defa 2008 yılında düzenlediğimiz Blog Ödülleri, her geçen yıl daha fazla sayıda blog yazarına ulaşıyor. 1435 blogun yarıştığı 2009 yılında 36 binin üzerinde oy kullanıldı. Bu rakamlar, Blog Ödülleri’nin Türk internet dünyası için taşıdığı önemi açıkça ortaya koyuyor. Bu yıl katılımın çok daha fazla olacağını tahmin ettiğimiz Blog Ödülleri, internet dünyasında öne çıkmak isteyenler için önemli bir fırsat sunuyor. Duygu ve düşüncelerini internet aracılığıyla dünya ile paylaşmaktan çekinmeyen herkesi Blog Ödülleri’ne bekliyoruz.”

Dereceye girenlerin 8 Mayıs 2010 Cumartesi günü düzenlenecek ödül töreninde açıklanacağı 2010 Blog Ödülleri aile, kadın, yemek, otomobil, kişisel, hobi, kültür-sanat, reklâm–pazarlama, topluluk, teknoloji, haber–gündem, gezi, moda, spor, iş dünyası ve Windows Live Spaces olmak üzere toplam 16 farklı kategoride dağıtılıyor.

2010 Blog Ödülleri’nin sahipleriyle buluşma süreci şu aşamalardan oluşuyor :

• 10 – 30 Mart 2010 Başvuruların alınması
• 31 Mart - 9 Nisan 2010 Başvuruların değerlendirilmesi
• 10 – 30 Nisan 2010 Oylama süreci
• 2 – 6 Mayıs 2010 Jüri Değerlendirmesi
• 8 Mayıs 2010 Ödül Töreni

Yarışmaya ilişkin detaylara 1 Mart 2010 tarihinden itibaren http://2010.blogodulleri.com adresi üzerinden ulaşabilirsiniz.


Beşiktaş - Belediye


28 Ekim 2007 Beşiktaş - İstanbul Büyükşehir Belediye : 0-0
22 Mart 2008 İstanbul Büyükşehir Belediye - Beşiktaş : 2-1
27 Eylül 2008 İstanbul Büyükşehir Belediye - Beşiktaş : 1-1
27 Şubat 2009 Beşiktaş - İstanbul Büyükşehir Belediye : 2-1
7 Ağustos 2009 İstanbul Büyükşehir Belediye - Beşiktaş : 1-1
16 Ocak 2010 İstanbul Büyükşehir Belediye - Beşiktaş : 1-0

Beşiktaş'ın pozisyona bile giremediği ve kalesinde yaşadığı tehlikelere rağmen beraberlikle sonuçlanan ilk maç ile başladı bu serüven . Sonra şampiyonluk konvoyunun yalan olduğu Olimpiyat'ta görülen ve Bobo'ya verilmesi gereken penaltı yerine kırmızı kartlık mevzusuyla şampiyonluğun yitirilmesi ile devam etti. Ve en sonunda yat yat yat tezahüratlarıyla birlikte ilk galibiyetin görülmesiyle bu günlere gelindi . Ters takımdır Abdullah Avcı'nın takımı . Gençtir , dinamiktir , hırslıdır , mücadelecidir . Bir türlü maçı bırakmaz , sıkıştırır , ne yapar eder puanını alır gider . Akşam da Ernst'in yokluğunda uğraştıracaklardır Beşiktaş'ı diye düşünüyorum . Hem de 11 eksiğine rağmen . Stad bilet fiyatlarındaki indirime rağmen tıklım tıklım olacak mı bu soğukta kaygılıyım . Bu senenin en zayıf halkası Tello'nun isterse fark yaratacağını , yok eğer istemezse olası bir puan kaybının yaşanacağını düşünüyorum . Liderle puan farkının kapanması için en önemli viraj bu , kendi evinde ve kendi seyircisi önünde zorlansa da kendi adıma haneye bir 3 puan ekliyorum . Olması gerektiği gibi ...

9 Mart 2010 Salı

Otomobiline Aşık Adamın İlanı


Aracım 1977 model olup 1300 motor hacmine sahip bir yer uçağıdır (Benim gözümde). Model yılının 83 yazdığına bakmayın 83'ten aşağısını bilgisayar kabul etmedi. Onun için öyle yazmak zorunda kaldık.

ABS, KlİMA, AIRBAG, AÇILIR TAVAN, ALAŞIM JANT, NAVİGASYYON, YOL BİLGİSAYARI gibi özellikleri yoktur. Fakat, direksiyonu, sigara küllüğü, yaylı koltukları ve çakmaklığı vardır. Açılıp kapanabilen camları ve kapı kolları çalışır durumdadır.

Komple orıjınal olan aracımda aranırsa birkaç yerde lokal boya çıkabilir. Hatta iyicene didik didik edilirse komple boyalı olduğu ortaya çıkabilir. Yüzeysel boyaların yanısıra bir kaç küflü bölgeye de rastlanılmıştır.

Aracın rengi aslen eflatundur. Fabrika çıkışı ise koyu yeşil ile cırtlak mor arası bir şeydir. Bu boyalar zaten o dönemki renoların orijinal boyalarıydı. Bizim elimize geçtiğinde beyazdı. Biz de daha sonra kanunlara uygun olsun diye ruhsattaki yazan renk olan eflatuna boyattık. Fakat renk seçeneğinde aradım bulamadım. Ona yakın bir renk olan Mor seçeneğinin işaretlemek zorunda kaldık.

Çorum kaloriferini 1 yıl önce başka bir araca taktırdığımızdan dolayı şu anda kaloriferi yoktur. Fakat kışın yedek bir aküye bağlı olarak bir elektrikli battaniye iş görebilir. Veya 2.5 litrelik bir kola şişesine sıcak su doldurarak belinize koyabilirsiniz. İmkanlar olmayınca parlak fikirler artıyor haliyle.

Tüm bakımları yetkili serviste yapılmamış olup el yordamıyla eş-dost yardımıyla yapılmıştır. Aracın farları vardır. Fakat uzun ve kısa far diye bir şey olmadığı için geceleyin onunla uğraşmadan direk yola yoğunlaşabiliyorsunuz. Ayrıca farları kapalı konumdayken frene basarsanız fren lambalarının yanında farları da çalışmaktadır. Değişik bir özellik. Diğer arabalarda bulamazsınız.

Arabayı hiç kilitlemiyorum. Kimse de içine girmedi şimdiye kadar.Çünkü kilitlesem bile bir çaykaşığıyla açılıyor zaten. Bilenler bilir. Anahtar derdi yok. Kaput ve bağaj anahtarsız açılabiliyor. Bu özellik modelli arabaların çoğunda bile yok.

Ayrıca şöför mahalinin yanındaki kısımda ayak koyma yerinde yaklaşık 30 cm çapında bir delik vardır. Bu deliği örtmek için bir mukavva ve çuval kullandım. Yazın deliği açarak doğal klima olarak kullanmaktayım. Yakıtı da etkilemediği için gayet ekonomik.

Egzozu delindi. Baktım güzel ses çıkarıyor. Hiç ellemedim. Çalışınca havalı bir araba gibi ses çıkarıyor. Başkaları egzozdan ses çıkarmak için bir çok paralar harcıyor. Düdük falan taktırıyorlar. Ben bedavadan yapıyorum bunu.

Aracımdan gayet memnunum. Muhayyer bir araçtır. (O da ne demekse bir türlü çözemedim. Osmanlıca özlüğe bile baktım ama işin içinden çıkamadım.) Model yükselteceğimden dolayı satıyorum. Yoksa daha binerdim. 1979 model bir Renault 12 alacağım. bu modeller arası renaultlarla takas yapabilirim.

İlanın aslını görmek isteyenler için link burada ...

İki Resim Arasındaki 7 Fark


............................................................................................Photo by Birol Sezgin

Kamil Dizar
ve Mehmet Süha Sidal . İstanbul Büyükşehir Belediye ve Kasımpaşa'nın futbol şube sorumluları olurlar kendileri . Bu iki nevi şahsına münhasır kişiliğin bizim için önemi büyük . Çünkü haberci onlar . Sakat ve cezalı durumlarını ve takımlarının önlerindeki maça nasıl hazırlandıklarını kendilerinden öğreniyoruz . Milenyum çağında ulaşamadığımız bilgilere Cuma öğleden sonra yaptıkları basın toplantıları ile kavuşuyoruz . Bizim için onlar bir nevi Fantezi Futbol Kahramanı . Canımız , ciğerimiz hatta İstanbul takımları spor muhabirlerimiz . Daha önce ne yaptılar bilgimiz yok daha yeni tanıdık hatta tanımakla kalmayıp kaşlarından gözlerine , dudaklarından saç tiplerine onları boydan boya ezberledik . Zira tüm spor siteleri aynı fotoğraflarını kullanıyor . Aynı yerde çekilmiş aynı kıyafetleri ile evlerimize , işyerlerimize konuk oluyorlar . Kendi adıma söyleyeyim ; bir Mustafa Denizli'den ya da ne bileyim bir Uğur Meleke'den daha çok görüyorum o nur inmiş suratlarını ve seviyorum Fantezi Futbol minvalinde yaptıklarını . Nacizane karşılaştırma yapmak istedim , sanki sabah akşam aynı kıyafetleri giydiğini sandığımız ve aynı bakış açısıyla donup kaldığına inandığımız bu adamların farklı yönlerine ışık tutayım dedim . Ve son not olarak da bu işin üstadı sevgili Vedat Özdemiroğlu'na fiyakalı bir selam yolladım ...

1- İstanbul Belediye Kulüp futbol şube sorumlusu Kamil Dizar kravatlı ve traşlı haliyle ciddi bir belediye üst yönetim kurulu çalışanı izlenimi verirken , Kasımpaşa Futbol Şube Sorumlusu Mehmet Süha Sidal özensiz giyimi ve bakımsız dış görünüşü ile Kasımpaşa'da bir kıraathanede okey oynayanların yancısı gibi bir izlenim verir . Sanki her an ''çaylar 5 olduuuu'' diyecek hali vardır ...

2- İstanbul Belediye Kulüp futbol şube sorumlusu Kamil Dizar daima eksiklerden dert yanmaya alışmışken , Kasımpaşa Futbol Şube Sorumlusu Mehmet Süha Sidal en büyük kazançlarının Yılmaz Vural olduğunu üstüne basa basa söyler .

3 - Kamil Dizar için sözlükte ''İstanbul Büyükşehir Belediyespor futbol şube sorumlusu'' yazarken , Mehmet Süha Sidal için ''Kasımpaşa Spor Klubünün atarlı futbol şube sorumlusudur'' yazmaktadır .

4 - Kamil Dizar gençliğinde (1968 yılı) Galatasaray genç takımında oynamıştır , Mehmet Süha Sidal ise Galatasaray'ın Stadı Ali Sami Yen'e gecekondu demiştir ...

5 - Kamil Dizar ''sakat olan 10 oyuncumuz iyileşse en büyük transferimiz onlar olurlar'' diye aklı selim ve mütevazi açıklamalar yapmayı tercih ederken , Mehmet Süha Sidal ''Şu anda Moritz’i Tabata ile takas etmem , Beşiktaş , Tabata’yı verip Moritz’i istese , vermem” gibisinden tahrik ve kışkırtılmaya açık beyanatları tercih etmektedir .

6 - Mehmet Süha Sidal futbolun içinde Ergenekon olduğunu iddia ederken , Kamil Dizar'ın bugüne kadar iddaa bile oynamadığı rivayet edilir ...

7 - Kamil Dizar gençliğinde İETT takımında Recep Tayyip Erdoğan ile yanyana oynarken , Mehmet Süha Sidal'in yöneticilik yaptığı Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan Stadı'nın içinde oynamaktadır .

Batuhan - Youla
Denizliler
Lincolns

Muhammed Demirci


Muhammed Demirci
Beşiktaş'ın Maradona lakaplı 15 yaşındaki Muhammed Demirci bundan 4 sene önce oynadığı lig maçında şov yapan görüntüleri televizyonlarda yayınlanınca bir anda gündeme oturdu. Daha önce İstanbul amatör küme takımlarından Gençlerbirlıği'nin başkanı Seyit Ateş tarafından Beşiktaş'a bedelsiz olarak getirilen Muhammed'in, F.Bahçe'nin kapısından da döndüğü biliniyor . Ağrı'da doğan ve ailesinin İstanbul'a göçüyle yeni yaşamına adım atan minik Muhammed'in öyküsü ise çok ilginç .

Fakir bir ailenin 5 kardeşinden biri olan Muhammed Demirci'nin şansı Beşiktaş camiasının sevilen isimlerinden Seyit Ateş'i tanıdıktan sonra döndü. Gaziosmanpaşa'da bir göz odalı evinde zor bir yaşam sürdüren Muhammed'in ailesine yardım için gelen Ateş anne Demirci'nin "Muhammed'in aklı fikri topta. Buna bir çare bulun. Sizi çok seviyor" sözleri üzerine minik Maradona'yı kendi kulübü Gençlerbirliği'nin minik takımına götürdü. Bundan sonrasını Muhammed'i keşfeden Seyit Ateş'e sözü bırakıyoruz :

"Daha ilk idmanda onun dünyanın en büyük yıldızlarından biri olacağını gördüm. Daha önce böyle bir minik oyuncu hiç görmemiştim. O dönem BJK TV'de çıktığım bir programda Muhammed'in dünya yıldızları arasına gireceğini ve Avrupa'yı peşinden koşturacağını söyledim. O dönem Beşiktaş altyapı komitesindeki bazı arkadaşlar benimle alay etti. Ama Marmaris'te düzenlenen bir turnuvada, F.Bahçe'nin Hollandalı altyapı hocası da Muhammed'i ilk gördüğü an hayran kaldı ve hemen başkan Aziz Yıldırım'a rapor etti . Aziz başkan beni arayarak çocukla tanışmak istediğini söyledi. Görüşmede İlhan Ekşioğlu, Tahir Perek, Vedat Olcay ve Serkan Acar da vardı. Aziz bey hemen anlaşmak istediklerini söyledi. Bonservisine 100 milyar lira, çocuğa da aylık 2.5 milyar lira verdiler. Yalnız biz 2 yıllık özel bir anlaşma istedik. Daha sonra Muhammed'in G.Birliği'ne dönmesi konusunda kolaylık gösterilmesi yönünde bir madde koydurduk. Ancak Aziz başkan bunu kabul etmeyerek 'Sen elini bu çocuğun üzerinden çek. Bu kapıdan çıkarsanız bir daha F.Bahçe'ye dönemezsiniz' dedi . Ondan sonra da zaten çok sevdiğim Beşiktaş'a bedelsiz olarak verdim."

Mart ayında takımla sözleşme imzalayan Demirci basına tanıtıldı. 2008 yılında bir çok yabancı kulübün kendisine talip olunduğu söylendi. Bu kulüpler arasında Juventus , Chelsea ve West Ham United vardı. Barcelona tarafından da denendi. 2006'da Beşiktaş minik takımda forma giymeye başladı. Boyunun yaşına göre kısa kalması yüzünden ilaç tedavisi gördü ve başarılı oldu. 2008-2009 sezonunda U14 takımında forma giydi. Şampiyon olan takımda yer alan Muhammed, final maçında da 2 gol attı. 2009-2010 sezonu ile birlikte Beşiktaş'ın U15 takımında forma giymeye başladı. Oynadığı 12 maçta 9 golü bulunmakta. Beşiktaş ile Federasyondan alınan özel izinle 10 yıllık sözleşme yapıldı.


Mart 2010'da A2 takımı ile antramanlara çıkmaya başladı. Fotoğraf dün itibariyle çekildi . Muhammed 'in üstün yetenekli bir futbolcu olduğunu vurgulayan Beşiktaş Sinan Vardar, "A2 takımında kendisinden 5-6 yaş büyük oyuncularla neler yapabileceğini görmek istedik. Üstün yetenekleriyle bu açığı kapatabilecek mi, göreceğiz. Bir süre deneyip kendisi hakkında gereken değerlendirmeleri yapacağız. Barcelona nasıl Messi'yi yetiştirdiyse aynı modelle biz de Muhammed 'i A takıma hazırlayacağız. O Beşiktaş'ın Messi'si olacak" ifadesini kullandı. Beşiktaş A2 takımını çalıştıran Sarp Yiğit ise "Yabancılık çekmiyor. Bazı maçlarda görev verebiliriz" dedi. Muhammed Demirci 'nin örnek aldığı isimler Ronaldinho ve Sergen Yalçın'dır. Gol sevinçlerinde saha kenarına koşarken yaptığı burnunu silme hareketi şimdiden konuşuluyor ve aylık 3000 euro kazandığı söyleniyor ...

Karikatür # 41 (Kere Maşallah)

The Oscar Goes Tüüüüü ... Sizin Kalıbınıza !


Yılın futbolcusu : Emre Belözoğlu (Fenerbahçe) , Arda Turan (Galatasaray)
Açıklama : Emre Belözoğlu sporcu ahlakını oynadığı her maçta el-kol hareketleri , ettiği küfür ve kızarmış suratıyla gösterdiğinden , Arda Turan ise geçen sene oynanan her iki Fenerbahçe maçının öncesi ve sonrasında , karşı tribünlere ve rakiplerine yaptığı sportmen (!) davranışlarından ötürü .

Yılın teknik direktörü : Ertuğrul Sağlam (Bursaspor)
Açıklama : Beşiktaş takımını transferler ve kupalar bakımından çağ atlattıktan sonra Bursaspor ile Şampiyonlar Ligi'ni kazandığından ötürü .

Yılın spor adamı : Yıldırım Demirören (Beşiktaş Kulübü Başkanı) , Kadir Topbaş (İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı)
Açıklama : Yıldırım Demirören taraftarını dövdürtmekle kalmayıp , onlara oturduğu yerden küfür eden , yasak olan stadda sigara içerek sportif başkan imajıyla örnek olan ve herşeyden önemlisi değer , duruş ve etik ne varsa hepsini eriten bir profil çizdiğinden , Kadir Topbaş ise geçtiğimiz sene yaşanan sel felaketinde ; kano ve yüzme gibi su sporlarına yaptığı katkılardan ötürü ... YILIN SPOR OSKARLARINA LÂYIK GÖRÜLMÜŞLERDİR !!!

8 Mart 2010 Pazartesi

Denizin Altından Akan Nehir

Denizin 60 metre derinliğinden akan nehir ...
Bu inanılmaz görüntüler profesyonel dalgıç Anatoly Beloshchin tarafından çekildi...
Usta dalgıç , Meksika sularının derinlerinde yer alan Cenote Angelita mağarasında yaptığı keşif dalışında bu görüntüleri elde etti ...
Denizin ortalama 60 metre derinliğinde akan bu nehir gerçekten görenleri hayrete düşürüyor ...
Doğa ne ilginç bir oluşum dedirten bu manzarayı Anatoly Beloshchin şöyle tarif ediyor :
Önce suyun 30 metre derinliğine indim . Bu bölümde tatlı su vardı . Sonra 60 metre derine indiğimde suyun gittikçe tuzlu bir hal aldığını gördüm . Altımda bir nehir akıyordu . Hem de suyun içinde . Bu akan nehir aslında hidrojen sülfür tabakasıydı . Bu deneyimi herkesin tatmasını isterdim ...




Soğuk ...


Çoktan kılmıştık biz namazı , gömmüştük diyorduk kara kışı ama o bizi götürecek gibi görünüyor. Meğerse bayılmış öldü numarası yapmış . Mart ayı bir muhasebecilerin bir de kedilerin ayıydı . Bu aralar soğuk moda hem de buz gibisinden en içi titretmelisinden . Cumartesi sabahı günlük güneşlik hava öğlene doğru dönünce ayaza ızdırap haline geldi Kasımpaşa 'nın keyifli futbolu . Olduğumuz yerde zıplıyordum en son ''İnleyen Nağmeler''i söyleyen Kasımpaşalılarla . Koşa koşa eve girdim kalorifer yanı mevkilendim , yemedi . Pazar geçti Pazartesi bitti hala soğuk . Şirketin terasında sigarayı ben mi içiyorum rüzgar mı meçhul . İçlik ve çift çorap sistemine tekrar gönül veresim var ancak kravat ve kumaş pantolonun altında sakil durur endişesindeyim . Çarşamba düşünüyorum yakam bağrım kapalı ! İnönü soğuğu aklıma geliyor çocuğum olmayacak a.q ! Ezel başladı şimdi biraz olsun içim ısınır .... derken Eskişehir 2-0 yaptı yanıyorum laaaan :))

Ezme ...

Parachute Jumping In A Cave

Fotoğraf

Neler kazandığınız mı , neler yitirdiğiniz mi önemli ?
Cevap : ....

O Onu Unutmuyor Bu Bunu ! Ne Olacak Bunun Sonu ?



Eskişehir'de bu akşam bir maç oynanacak . Plakası 34 olan bir takım İç Anadolu'ya konuk olacak . Fotoğraflar UNUTMADIK başlığı altında Eskişehir forumlarından . İstanbul'da taşlanan otobüslerinin resimleri . Olası bir intikam devinimi bekleniyor . Önlem alan var mı , taraftar forumlarını okuyan var mı ya da yotube'da İntikam Alacağız başlığı altında yer alan videolardan haberi olan var mı , bilmiyorum . Ancak potansiyel Bizans düşmanlığının nerelere kadar uzanacağını anlamak ve sporda şiddeti önlemek için bir-iki can feda edecek miyiz , evet edeceğiz işte onu çok iyi biliyorum . Gidişat kötü , bir şehir kendi takımına sahip çıkarken Türk misafirperverliğini , Anadolu insanı efendiliğini unutalı çok oldu . Bari olay çıkmasın iyimserliğinden vazgeçeli de aynı şekilde . Olaylar olur , yaşanır , birileri yaralanır . Sonra Eskişehir İstanbul'a gelir aynısından hallice , al sana Felluce ! Bu böyle sürer gider . Ne zamana kadar ? Zurnanın bile zırt demekten çekindiği yer , işte o zaman ! Taş , pet şişe , yumruk ve döner bıçaklarının değil sağduyunun galip geldiği maçları görmek dileğiyle ...

Not : Bu yazıyı yazarken şunu gördüm , görmez olaydım !

Tüm 8 Martlar Feda Sana ... Adriana ...

Nasıl Yani ?

Batman


Bu tişörtü giyen arkadaşımın İstiklal'de durdurulması ve ;

- ''Sen de mi Batmanlısın kardeş ?''

Sorusuyla dumura uğraması ... Of anam offf ...

Taklitler Aslını Yaşatır . Eeee Zaten Aslolan Hayattır . Hayat Da Beşiktaş !




**********************************

Emre Belözoğlu Pide ve Börek Salonu !!!

Emre Belözoğlu'nun full über alles antipatik hezeyanlarını seyretmek ile Bursaspor futbolcularına ve nezdinde Bursa şehrine atılan taşlarla futbolumuzun artan daniMARKA değerini merak ettim bu haftasonu . İstiklal Marşı'nı yuhaladıkça alınan ahlardan buradan Batı'nın Diyarbakır'ına yol olur ! Texas başta olmak üzere tüm Tommiks , Zagor ve Ontorio Kurtlarına selam olsun . Ülke futboluna atılan kaya parçalarının biri Emre Belözoğlu'na gelse dönüp tribünler ile polemiğe girer mi , girer . Ve ayrıca Sivasspor ile Manisa bu gidişle Diyarbakırspor ile kolkola girer mi , girer ! Trabzonspor sakata gelmez ise ve büyük maçlardan alnının akı ile çıkarsa Umut var . Güneş doğar , Şener ola Trabzon Şener olur ! Darısı her maça 435 eksikle çıkan İBB'nin başına . Abdullah Avcı mahalleden manavı kasabı bakkalı oynatsa bocalamaz . Yine ilk 10 içinde tutar takımını , i(l)koncan ! 22 liralık biletler ile hücum edilen ısıtmalı stadın en güzel fotoğrafı yaşlı bir çift . İnsanın Fenerbahçe kazansın diyesi geliyor yaşına hürmetten , o heyecanlarına saygıda kusur etmeden . Futbolcu olsam ama Emre Belözoğlu olmasam ; konuşurum yönetim ve Lig Tv ile , bulurum o amcayla teyzeyi , donatello masayı ve dolaplarını Fenerbahçe Cumhuriyeti bayrak ve flamaları ile . Çok mu zor , joooo !

Ankaragücü'nde Hikmet Karaman sesleri , Ümit Özat'ın kardeşine ca'sus payı verilmesi , Beşiktaş 3-0 Ankaraspor ve Gençlerbirliği yine kazanamadı velvelesi . Başkenti şampiyon olmayan yalnız ve güzel ülkemin taraftarı , futbolcusu ve antipatisi bol gücü , Ankaragücü . Sanırım stadlara koltuk yapan arkadaşları var , sağolsunlar her maç onu ihya ediyorlar . Cavcav 2 yıllık imzayı atmasa ''Seni kahpenin Doll'u'' diye basar mıydı tokatı bilmiyorum ama birisinin Gençlerbirliği'ne bir an önce sille tokat girişmesi lazım .

Kasımpaşa maçındaki ilk golü çay içme sevdasına kaçırınca golü kim attı diye sorduk , sormaz olaydık .

- Kasımpaşa attı abi !

Staddayız , tribünler yıkılmış . Herkes sevinç içinde . Biz golü kimin attığını merak etmişiz ve aldığımız cevap bu ; Kasımpaşa attı abi ! Yok artık . Apaçiliğin bu kadarı da fazla . Üşüdük , çok üşüdük ama gittiğimize deydi . Normali 5-0 , belkisi 4-1 , zorlasan 3-2 hadi en iyimser son dakikalar olmasa bu takım şampiyon ! Şiir gibi bir futbolun karşılığı 2-2 , Tolunay yatsın kalksın son dakikadaki babaya dua etsin , no-el baba ! Gözümün önünde pozisyon el yok gibi geldi bana , tekrarını izlemedim nasıl olsa 25'inden sonra hayatta herşey aynı ! Ama Karagümrük nasıl yanmışsa Kasımpaşa da o kadar Kurtulmuş . Adı da Yekta !

Emre Belözoğlu kendinden nefret ettirmek için çabaladıkça 14 yaşımdayken onunla yanyana oynadığımız günler aklıma geliyor . Zeytinburnuspor 14-16 mazide kaldı , çocuksu masumiyete tecavüzün maskesinin ardından bilin kim çıktı , Hagi ve Fatih Terim !

5 Mart 2010 Cuma

Diyarbakırspor - Bursaspor

Diyarbakırspor taraftarları Bursaspor'un kalacağı otele gelerek oteli basmak istedi. Bunun üzerine Emniyet Müdür Yardımcısı Celil Taşkın taraftarları tezahürat yaparak dağıttı.

Diyarbakır'da Bursaspor gerginliği had safhaya ulaştı. Cumartesi günü Diyarbakır Atatürk Stadı'nda oynanacak olan Diyarbakırspor-Bursaspor maçı için kente gelecek olan Yeşil-beyazlı ekibin kalacağı otel olan Dedeman'a bir grup Diyarbakırsporlu taraftar gelerek taşkınlık çıkarmak istedi.

Polisin geniş güvenlik önlemleri aldığı otel çevresinde taraftarlar otele taş atmak istedi. Bunun üzerine Diyarbakırspor taraftarları kulüp binasına geçtiler ve Diyarbakırsporlu futbolcular ile yönetime sevgi gösterilerinde bulundular. Daha sonra tekrar Dedeman Oteli'ne giden taraftarlar otele saldırmak istedi.

Bunun üzerine Emniyet Müdür Yardımcısı Celil Taşkın taraftarlarla birlikte Diyarbakırspor lehine tezahürat yaparak taraftarları yatıştırdı. Taraftarların arasına giren Emniyet Müdür Yardımcısı Celil Taşkın'a taraftarlar da sevgi gösterilerinde bulundular. Taşkın'ın bu davranışının ardından yatışan

Diyarın Sesi

4 Mart 2010 Perşembe

Necip Uysal A Milli , Peki Nerede Bizim Metin Milli ?


Bundan sonrası için yakın ve uzun vadedeki hedeflerin neler?

İlk hedefim Beşiktaş A takımının forması giyebilmek. Beşiktaş'la şampiyonluklar, kupalar ve Avrupa'da başarılar kazanmak istiyorum. Sonra A Milli Takım'da oynamak var tabii ki . Bu hedef her oyuncunun kafasının bir yanında vardır. Ancak dediğim gibi, öncelikli hedefim Beşiktaş'ta kendimi kanıtlayıp, kupalar kazanmak. Ancak ondan sonra Avrupa'ya gidebilirim.

TFF - Tam Saha (31 Temmuz 2009)

Necip daha bu yaşında hedeflerine adım adım ulaşıyor ve hatta koşarak çıkıyor gelecek merdivenlerini çocukcağız . Dün ilk kez A Milli oldu ve anasına babasına o gurur yaşattı . Eyvallah . Benim garibime giden ise onu takıma alan (!) ve forma veren adam Oğuz Çetin ile ilgili . Fatih Terim'in iki yardımcısı vardı biri de bizim Sarı Fırtınaydı değil mi ? Ne oldu ona ? Oğuz bir şekilde yerinde , Hiddink gelecek bunu da CV'sine altın harflerle yazdıracak . Eeee bizim seçim malzemesi Metinimiz Tekinimiz ne yapacak ? Hani bizim Kocaman sportif direktörümüz ? Ben cevabı gerçekten bilmiyorum bilen varsa kendine saklamasın bizlerle paylaşsın .

3 Mart 2010 Çarşamba

Son Dakika !!!

İnönü Stadı'nda oynanan ve Türk Milli Takımının Houndras'ı 2-0 yendiği mücadelede tribünlerde 90 dakika Beşiktaş diye bağıranların maç çıkışında tek tek alınarak IQ testine sokulduğu öğrenildi . Türkiye'nin başkenti neresidir sorusuna Hasbi'nin Yeri cevabı verenlerin tek ayak üstünde bekletildiği , İstiklal Marşı'nın şairi kimdir sorusuna Pascal Nouma cevabı verenlerin keman dinletisine maruz bırakıldığı ve Türkiye forması ne renktir sorusuna rengarenk cevabı verenlerin allaha havale edildiği bildirildi . Konuyla ilgili ayrıntılar az sonra ...

Not : Hay sizin İbrahim Toraman'ınıza be !

2010 Şampiyonluk Bestesi ...



Beşiktaş'ım senin için ,
Her şeyimden vazgeçerim ,
Senin için her zaman her yerde ...
Ölüme bile giderim !

Belki gözlerim dolacak ,
Belki güneşim solacak ,
Benim bir tek hayalim var o da ...
Kartal şampiyon olacak ...

Eskişehir'e Yeni Bilet !


''Eskişehirspor Başkanı Halil Ünal, Galatasaray maçına mutlak galibiyet parolasıyla çıkacaklarını söyledi. Galatasaray maçı bilet fiyatlarının açık tribün 35, kapalı tribünün ise 70 lira olarak belirlendiğini anlatarak, Eskişehirspor taraftarını takımlarına sahip çıkmaya davet etti.'' (LigTv)

Ülkenin Bursaspor ile birlikte en güzel şehir takımıdır Eskişehirspor .
Bunu eski başarılarına ve tribünlerine borçludur Eskişehirspor .
Kırmızı Şimşekler adıyla anılır .
Bandosu ve kareografileriyle tanınır .

Bugünün kuruyla (€=2,0707) 33,80 avroya kapalı bileti satacak Eskişehirspor .
Bir de takıma sahip çıkmaya çağıracak Eskişehirspor .
Şampiyonluğa oynamamaktadır Eskişehirspor .
Ülkenin en zengin illerinden birisi de değildir Eskişehirspor .
Kadrosundaki en pahalı isim Ümit Karan .
Deplasman tribünü portatiftir .
Karşı açık tarafı sadece 100 kişiliktir .
Akustik yoktur zira üstü açıktır .
Tuvaletleri değil tuvalet , koltukları değil koltuk .

Geçen sene deplasman tribününü 50 lira yapmıştı üç büyüklere Eskişehirspor .
Bu sene insafa gelmiş sanki Eskişehirspor .
Kendi taraftarına takımını yabancılaştırırsan ...
Nasıl kafa kağıdındaki takımı tutmasını beklersin Eskişehirspor ...

Ronaldinho'yu getiriyordu ya Unakıtan bir aralar
Getirse ne olacaktı acaba ?
100 lira olsun bedavası çiğ börek
Bu zihniyetle bir gün herkes Fenerbahçeli olacak !

Benim yazmam ne fayda , yine tıklım tıklım olacak biliyorum ...
Bizansa karşı şimdiden tüketirler bileti diye tahmin ediyorum ...
70 lira ile bir ay geçinmek zorunda olanların ülkesi Türkiye'de
Maalesef bunlar hiç de yadırganmıyor , içime sindiremiyorum ...

2 Mart 2010 Salı

Atam , 2. Adam , Adam ?

Hayıııııııııııııııııııırrrr ...

''Beşiktaş`ı cumhuriyetin 100. , kulübün 120. yılı olacak olan 2023 yılına hazırladıklarını ...''

Yıldırım Demirören

Fenerbahçe Taraftarı


Link

Ve nihayet 7 haftalık no galibiyet süreci meyvesini verdi . Önce taraftarın anasını ağlatan Guiza'nın gözüne soğan atıldı , dün de soğanla yetinmeyen kendini bilmez cematine üye olan biri ''en şanslı C ; ambulance'' şakasını kaka yaptı . Oysa ki 55 liralık bilete karşı hepimiz Vecihi idik , siteler açıldı destek verdik . Kareografi yaptılar tebrik ettik . Peki ne oldu da Olimpiyat Stadı'nı doldurarak büyüklüğünü bir kez daha ispat edenler böylesine bir akıl tutulmasında başrolü oynadılar ? Hem de Beşiktaş maçlarında 40 lira olan ve otobüs bulunmayan maçlara karşın 20 lira maç biletiyle ek otobüs seferleri konulan bir maçta ! Nedeni basit ; beklentiler .

Sen eğer tarih boyunca başarının gözüne gözüne vurmuşsan , ligler başladığından beri ya ikinci ya da şampiyon olmuşsan , en parlak yıldızları ve en kariyerli teknik direktörleri futbol kamuoyuna sunmuşsan , medyada inanılmaz bir destek , ilgi ve hoşgörü bulduysan , köşe yazarları senin için efsane laflar etmişse , hakemler ve federasyon bir dediğini iki etmemişse , başkanların şampiyonluk sözünü ağızlarından düşürmemişse , en çok taraftarın ve en güzel stada sahipsen ... BEKLENTİLER ARTAR ! ALIŞKANLIKLARIN DEVAM ETMESİ İSTENİR VE OLMUYORSA DA İNSAN SİNİRLENİR . Elbette sahaya yabancı madde atan ayıyı savunmuyorum ve attığının yanına kâr kalacağını da düşünüyorum ancak , Bilica'nın televizyonlara yakalanan tekmesi meşhur olduğunda cezayı kesemeyen federasyonumuz ile yardımcı hakeminin canına kastedenlerin olduğunu görse de Galatasaray maçına oynatamaya karar veren Bünyamin Gezer gibiler oldukça vicdanların sızım sızım sızlamasını engeleyemiyorsunuz . Ve bu konuda ben buradan yazarım , Eser Gökulu Ekşi'den yazar , başkası atar tutar , yine Avrupa Ligi finali yalan olur , yine başkana 70 milyon borç var diye kendimizi eyleriz . Kibir en sevdiğim günah diyen Al Pacino'm bal Pacino'm yanakları gül Pacino'm misali yenilgiyi hazmetmek çok önemlidir . En büyük olmak ile büyüklük taslamalığın arası koskocaman bir şeytanın avukatı filmidir .

Şimdi bakıyorum facebook'a , bloglara , yorumlara herkes tutturmuş bir Fenerbahçe düşmanlığı hortladı , hakemler bizi şampiyon yapmayacaklar martavalllarını . Pes ! Başkan demedi mi üç sene üst üste , olmadı yanyana sırt sırta g.t g.te ? Sabredin arkadaşlarım o adam büyük adamdır , vardır bir bildiği . Ne yapar eder sözünü tutar , sonra bizler yine kulaktan kulağa Serdar Bilgili ve şampiyonluğu satmak üzerine cümleler kurarız ...