31 Aralık 2009 Perşembe

Hangisi ?


50 kişilik liste dahilinde ;
Yılbaşını Kimle Geçirmek İsterdiniz (Kime değil Kimle , lütfen :) ?

Victoria's Secret 50 Top Model

Yılbaşı Gecesi # Bucket List


Yılbaşı gecesi ;
Serdar Ortaç 175 lira
Kenan Doğulu 200 lira
Tarkan 250 lira
Sezen Aksu 315 lira ...


İstiklal Caddesi'nde turist kızlara ford PAHA BİÇİLEMEZ ...

Yılbaşı Demek ...


Yılbaşı demek ; tombala , kuruyemiş , milli piyango ve dansöz demektir . TRT'de yasaklı olan sanatçıları yılda bir kez olsun izlemek demektir . Azıcık Zeki Alasya çokça Metin Akpınar demektir . Bir önceki yılı yaşlı olarak uğurlayan yeni yıl bebesine katlanmak demektir . Komedi Dans Üçlüsü demektir . Orhan Boran kalitesi ve Halit Kıvanç samimiyeti demektir . Evde akrabalarla birlikte sobadaki kestaneleri sabırla beklemek demektir . Büyüklerin içtiği rakıya kola ile karşılık vermek demektir .Yeni yıl yeni yıl yeni yıl yeni yıl herkese kıtlu olsun şarkısına eşlik etsin demektir ...

Eski yılbaşlarını özledim ...

Beşiktaşlı Seneler ...


Sağlığınız Nobre'nin topu istop ettiği kavalı gibi sağlam
Umudunuz Delgado'nun dönebilme ihtimali kadar iyimser
Paranız başkanın kulübe olan kişisel borcu kadar çok
Hayatınız Mustafa Denizli'nin tavşanları gibi sürpriz dolu
İşleriniz
sol açık değil santrofor Bobo gibi yerinde
Aşkınız ve sevginiz Beşiktaş taraftarı gibi coşkulu
Yeni yılınız kutlu , mutlu ve Beşiktaşklı olsun .
Beşiktaş ve sizlerle hep birlikte , Nice Senelere ...

30 Aralık 2009 Çarşamba

İyi Seneler Ama Bu Şekilde Değil ...

Bu gün 2 kişi seni sordu,
Cep numaranı istediler. Verdim.
Seni nasıl bulacaklarını da tarif ettim.
Kızmadın değil mi?
Seni ne yapacaklarsa artık!
Beni nereden tanıdıklarını da bilmiyorum.
Çok da samimi davrandılar
Sanki 40 yıldır arkadaşmışız gibi
Bu gece yola çıkacaklarmış, hazırlıklı ol,
Sana çok iyi bakacaklarmış.
Onlara inandım!
Adlarını sordum,
Birinin adı Sağlık,
Diğerinin adı da Mutluluk muş.
2010 da hep sende kalacaklarmış.

Mutlu yıllar :)

Not : Mail Box'ıma biraz önce düşen mail bu . Bu , bu ne lan bu !

Efes Pilsen - Neler Yaşandı Bir Bilsen !

Koraç Kupası finali ; Efes Pilsen - Stefanel Milano . Mekan Abdi İpekçi , sene 1996 . Hiç maç kaçırmamışım kupaya uzanan süreçte ve final nasıl kaçar ulan demişim sabahleyin dokuzda sıraya girdiğimde . Maç Abdi İpekçi'de , tenha olur beklentisiyle aşınan adımlar ve büyük bir şokla kendine gelen 16 yaşında bir küçük adam ! Ben bir Beşiktaş - Galatasaray maçı hatırlarım Sergen'in attığı şampiyonluğun geldiği , ben çok kez Sığmıyoruz tezahüratlarını hatırlarım sezon açılışlarında ve ben bir de Koraç Kupası finalini hatırlarım Abdi İpekçi önünde . Aman allahım ne oluyor ? Mahşeri kalabalık sözkonusu ve maçın başlamasına daha 10 saat falan var . Okulu kırmışız gelmişiz , yanımda kızlı erkekli 20 kişi bekliyoruz . Türk milletinin bir türlü sıraya girememesi ve düzenli kuyruğu becerememesi ile 5-6 saat oradan oraya sürükleniyoruz . Son saatler karaborsacı , at hırsızı , final görmek isteyen ayak takımı da dahil olunca işkence haline dönüşüyor . 20 kişi ile başladığımız tayfa 10 kişiye düşmüş , sonra o 5 ile sabitlenmiş saatler sonra anlıyorum . İnatçıyım bu maça gireceğim .

Küçüğüm tabi o sıralar , resmen ayaklarımın yerden kesildiği zamanlar oluyor . Sıra o kadar pespaye ki koskoca insanlar ittiriyor , kaktırıyor , araya dalıyor , milleti sıkıştırıyor . Polis durur mu hiç , bilmem kaçıncı müdahalesi ile Türk koyunlarını hizaya dizmeye karar veriyor . Saatlerce kuyrukta bekleyenler cop darbeleriyle dışarıda kalıyor , ben polisin müdahale mesafesinden kaçınıyorum ve Meksika dalgasının o günkü vücut bulmuş halinde bir o yana bir bu yana itilip kakılıyorum . Bitmiyor müdahaele ve mücadele . Tek sıra olunuyor ama nafile . O sırada benimle birlikte gelen arkadaşlarım ile göz göze geliyorum , artık hiç biri sırada değil , sıranın dışındalar ve bu güruh ile sırada akraba olmak istemiyorlar , sadece bilet kuyruğundakileri seyrediyorlar , onlardan biri de benim . Acıyan gözlere sahip ise onlar !

Gişeler açılıyor en nihayetinde , hurra kelimesi duyulmasa da hissediliyor . 2 metrekarelik gişenin önü 450 insan yarıçapında diyeyim gerisini siz düşünün . Ya dışında kalacağım ya da bu çemberin içinde yer alacağım , alacağım o bileti ve gireceğim bu maça kaçarı yok . 16 yaşındasın oğlum sen gitsene evinde atari oynasana yakari makari ! Verilen 10 saate yakın emek boşa gitmemeli . Hava kararıyor iyice ve polis artık copu çocuk oyuncağı gibi kullanıyor , bacaklara çat çat iniyor o lanet demir sopa , acıyı hisseden kuyruk canavarının içine gömülerek hizaya girmiş oluyor ancak kaç kişiyiz be birader , binlerce insana mı vuracaksınız ? Kaktırma ve ittirme meselesi sonrası akrabalık derecesi ile iki bilet diyorum gişedeki adama . O kayıtsız olaya , dışarıda sülalesi boru dansı yapsa umursamaz , görmez , bilmez , duymaz ! Ne perişan olmuşum siz düşünün ki herkesi yarıp aldığım iki bileti havaya kaldırıyorum ve aldım ulaaaaan diye bağırıyorum . Yanıma 20 kişilik arkadaş grubumdan biri geliyor ve indiriyor elimi . Zira o an aç insan için ekmek ne ise maça girmek isteyen kalabalık için de bilet o ! Yaklaşık 10 saat o kalabalıkla boğuşmanın zaferi ellerimde artık ancak bir değil iki biletim var . Bakıyorum çevreme , çabuk pes edip sıradan çıkanları eliyorum , bu maça girilmez deyip karaborsa bilet kovalayıp avuçlarını yalayan ancak daha sonra nasıl olsa bu çocuk sırada , belli alacak da onu bekleyeyim diyenleri geçiyorum , hoşlanıp hoşlanmadığım da o an bir önemi yok tüm kızları pas geçiyorum ve sıra dışında beklemekten başka hiç bir şey tapmamış 15 kişilik tüm arkadaş grubuma sırt çeviriyorum . Hakedeni bulmalıyım , buluyorum da . Son polis müdahalesi ile sıradan ve yanımdan kopan , 7 saate yakın , bıkmadan usanmadan benimle o sırada duran ve elimi indirerek beni belki de ölümden kurtaran arkadaşımın eline diğer bileti koyuyorum ; ''Haydi girelim artık içeriye ...''

Hatırladığım tek şey son saniyede kaçırdıkları boş bir smaç ve o smacım onları kupadan etmesi belki de . Maçta ne oldu umrumda bile değil inanın . O gün sahada oynayanların belki bilgisi bile yoktur dışarıda yaşananların . Her yerim ağrıdı ve sızladı maç boyunca . 8 sayı ile yendik , gittik orada 7 sayı ile yenip Türk basketbol tarihine altın harfler ile Efes Pilsen yazdık , helal olsun . Ben şahsen bu başarıda az da olsa payım olduğunu düşünüyorum . Hiç bir maçlarını kaçırmadığım gibi , finalde de ezilme tehlikesi ve maç girme inadı sayesinde bu kupa içindeki çorbada bir parça tuzum olmuş oldu sanırım naçizane . Güzel günlerdi Naumoskili , McRaeli , Oyguçlu , Mirsadlı ... Değdi mi derniz onca işkenceye , hiç düşünmeden evet derim . Zira bir Avrupa Şampiyonunu gözlerimle gördüğümü eklemek isterim . Yine olsa yine gider misiniz derseniz de haydi sağlıcakla deyip o senenin oyuncu kadrosunu yazıp çeker giderim ... Ha bir de Efes , enfessin :)

1995-96
Petar Naumoski, Conrad McRae, Ufuk Sarıca, Volkan Aydın, Tamer Oyguç, Mirsad Türkcan, Murat Evliyaoğlu, Mustafa Kemal Bitim, Hüseyin Beşok, Bora Sancar, Alpay Öztaş, Erdal Bibo (Antrenör Aydın Örs)

Manşetler # 22


Sene 1996 , Koraç Kupası şampiyonu Efes Pilsen . O zamana kadar bir Türk takımının dünyada kazandığı ilk kupa . Öneme bak hele ! Basketbol maçlarına ilgi duyduğum zamanlar o zamanlar . Ağzımdan ''futbolda Beşiktaş baskette Efes'' gibi salak cümleler bile çıkmıştı , çocukmuşuz demekki . Neyse ; ilk boş vaktimde bu güzel finalin İstanbul ayağında yaşanan bilet çilesini koyacağım siteye . Şimdilik hoşçakalın , selamlar olsun Petar Naumoski'ye ...

Diğer 21 Manşet

Avatar Dediğin Bildiğimiz Mavi Muammer'miş !

29 Aralık 2009 Salı

Güle Güle (Geç Oldu Güç Olmasın)


Yazamadığım döneme denk geldi bu güzel adamın gitmesi . Gitti demek tam oturmuyor anlam olarak , gelip geçti diyelim . İz bırakmasa bile adı yeter , ülkemizin topraklarında oynadıyı da ekleyelim . Kendisini tanıyıp sevip saymam 90'lı yıllardaki efsane oyun Sensible Soccer ile başlamış olup CM 01/02 ile doruğa ulaşmıştır . Her oynadığım menejerlik oyununda sol bek deyince R.Carlos'u düşünürdüm ve defans oynamasına rağmen senede 20 gole yakın bir istatistik tuttururdum . Real Madrid'i devamlı almamdan ötürü oyunda vefa duygusunu ön plan çıkartıp yardımcı antrenör yapmışlığım da fazladır . Zamanında İnter aptallığına doymasın , Real Madrid şansına yatıp kalksın dua etsin . Şu anda hali hazırda dünyada herhangi bir yerde veya sokakta herhangi bir insanı çevirip ''Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi sol beki kim?'' diye sorsanız cevapların birinde mutlak onun ismi olacaktır . Sempatikliği , şutları , özel hayatı , gol sevinçleri ve Brezilyalı oluşu burada da işe yaradı , ülkemize gelmiş geçmiş en kariyerli futbolcu olarak futbol tarihimizin tozlu sayfalarında yerini aldı . Ben canlı izledim , gördüm , şahit oldum . Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi sol bekini seyretme zevkine vardım . Teşekkürler Fenerbahçe , teşekkürler Aziz Yıldırım (lan ne oluyor?) ve teşekkürler Roberto Carlos ... Ha bu arada aklıma gelmişken ; ''Biz istersek Roberto Carlos'u 2 saatte getiririz'' diyen adam şu an ne yapıyordur acaba ? Nasıl geçmiştir son 2 senesi , tükürdüğünü yalama meselesi , deyip de yapamamanın ezikliği ?

11 Adamın Sultanı ...


Beşiktaş, Almanya Bundesliga takımlarından 1899 Hoffenheim`da forma giyen 1.88 boyunda ve 84 kilo olan 24 yaşındaki Türk asıllı Avusturyalı kaleci Ramazan Özcan'ı transfer etti . Öncelikle hayırlı olsun diyelim sonrası allah kerim . Ramazan Özcan , isminden mütevellit başarılı olur da ilk yarıdaki Beşiktaş gibi kalesini gole kaparsa şimdiden başlıkları görür gibi oluyorum ;

- Ramazan gol orucunda !
- Ramazan geldi , hayırlı olsun ...
- Hoşgeldin Ramazan ...
- 11 adamın sultanı !


Sinan Bolat diyeceğim yine ama ... Aman neyse , yıllar sonra ağlarız arkasından işte ! Tekrar hayırlı olsun Ramazan , kalkıyoruz 24 Ocak'ta sahura , iftar ise İnönü'de Belediye çadırında ...

Her Gelin Güzel(mi)dir !

Yengemiz Geri Döndü

Beşiktaşlı Futbolcular

Sezer Öztürk güzel bir tercih olur .
Eğer Uğur İnceman gidecekse gerisi teferruattır !

Serdar Özkan gitgide Yasin Sülün'e benziyor .
Önce pişmesi beklendi , pişemedi .
Sonra gelişmesi beklendi , gelişemedi .
Şimdi ise gidecek Anadolu kulübü bekleniyor ...

Bir aralar taçlar ayakla atılsın muhabbeti vardı da .
Gazeteler o zaman oynayan oyuncuları analiz etmişlerdi .
Ayakla taç atışında en başarılı olabilecekler babında ...
Diğerlerinde kimler yazıldı çizildi hatırlamıyorum ama
Bizde Mrkela soldan taç atışlarında tehlikeli olurdu .
Öyle söylenmişti , hatırladığım kadarıyla ...

Erkan Zengin ...
Varlık içinde yokluk gibi ...

Sergen Yalçın bıraktı !
Şaşırmadım ...
Zamanında Ekşioğul'larından birine de saydırmıştı ...
Sonra bırakmıştı . Yine bıraktı .
Ntv bırak demiştir , 1 milyon zamla ...
Sergen de Beşiktaş önce gelir dememiştir ...
Gamla !

Bobo gitmesin , Demirören yine gelmesin ...
Batuhan da gidip gidip gelmesin .
Kalsın !

Tabata ikinci yarı müthiş bir yükselişe geçecek mi ?
Beklenti var , umut var , heyecan var .
Ama başrolde gözleri tamamen kapalı Denizli de var .
Nicole Kidman'lara gelesin ...
(Frijit haline)

Sadece Nihat bende kredin sonsuz desem ...
Anlayabilir misiniz duygularımı ?

Ferrari Yespica'ya geri dönmüş .
Kelepçeden sonra maske de magazine malzeme olacak !

Holoskoçum benimi çok özledim .
Gol seviçlerini .
Konuşmasını .
Alıp başını burnunun dikine gitmesini .
Bir de yazın coşsa Güney Afrika'da ...
Çalan vuvuzela bağırtılarıyla .
Ahholoskoçum benim ...

İsmail Köybaşı'nın en büyük şanssızlığı ;
İbrahim Üzülmez .
Formsuz bir Hakan Balta veya
Giden bir Carlos yerine cuk oturmuştu çoktan .
Ülkenin tartışmasız en iyi sol beki kendisi .

İbrahim Üzülmez demişken ...
Futbolu bırakınca ne olur ondan acaba ?
Köşe yazarı (köşeden döner döner durur)
Teknik Adam (teknik mi?)
Garson (kendi öyle demişti)

Delgado'dan medet umanlar balık hafızalılar ...
Delgado'dan medet umanlar geçmişi unutanlar ...
Delgado'dan medet umanlar yaşanmıştan ders almayanlar ...
Net ifade by ters manyel ; Şampiyonluk sakata geldi !
Sakatlık gelmeseydi ne iki kupa gelirdi ne de başarı .
Delgado çocuk , haşarı . Sakatlandı gitti , şampiyonluk geldi .
Bir bir daha iki . Kupa . Delgado git yine gelsin iki tane daha .
Şampiyonluk . Delgado'nun kasıklarında , karın kaslarında ...
İki kupayı ve Delgado'nun sakatlığını unutma , vefasızlık yapma .

Gel Gel ...


Anlayın ne kadar ihmal ettiğimi sizleri ve siteyi . Alışkanlıklardan kopmadan sonuçları girelim , yeni anketlerle hemen sağ tarafta kendimizi yenileyelim . Arada bir uzaklaşmak herşeyden ; o kadar güzel oluyor ki ... Tavsiyedir usulca ... Siz de deneyin !

Dikkat !

Adresi , http:// ile başlayan sitelerde dolduracağınız formlar
Başkaları tarafından da görülebilir .
Bu nedenle sakın "Kredi Kartı" vb. bilgilerinizi
bu tür site formlarına yazmayın.

https: // ile başlayan siteler ise emniyetli olup
Başkaları tarafından görülemez.

Dabbakhaneye Bok Yetiştirmek

Osmanlı döneminde deri tekeli vardı ; Safranbolu . Safranbolu da tabaklanmayan deriyi satanlardan , o dönemin tüccarları alış veriş yapmazlardı . O dönem çok para kazanan Safranbolu'lu iş adamları Köşkler, konaklar ve 99 odalı evler yaptırmış, bazı evlerin içine çeşme dahi getirilmiştir .

Safranbolu'da taze köpek dışkısı için tabakhanelerde yaygın olarak binlerce köpek beslenirmiş. Ham deri, kıllardan, yağ ve et tabakalarından mekanik olarak temizlendikten sonra kimyasal olarak işlendiği "sama" safhasında, taze köpek dışkısı enzimlerine ihtiyaç duyulduğundan, tabakhanelerin olduğu yerleşim yerlerinde çoluk çocuk ellerinde teneke maşrapalar, köpek dışkısı toplarlar, "sama" işlemi ancak dumanı tüten taze dışkı ile yapılabildiğinden koşa koşa tabakhanelere yetiştirirlermiş. Hayvanların derilerinin işlendiği atölyeler köpek dışkısı için yanar tutuşurlarmış. Çünkü bir tek taze köpek bokunda bekletilen deri yumuşacık, kıl köklerinden arınmış, gözenekleri açık, ince, homojen yani kaliteli olabilirmiş. Bu nedenle köpek çiftlikleri kurulmuş... Binlerce köpek beslenmiş, üretilmiş ve hatta köpeğin dışkısını sıcak ve kurumadan yetiştirmek için sistemli bir iş örgütlenmesi kurulmuştur .

Bugün bu tür dericilik tamamen ölmüş olup, yapay olarak yani kimyasallarla da aynı sonuç elde edilmeye başlanınca köpeklerin de, dışkı toplayıcıların da pabucu dama atılıvermiş.

"Tabakhaneye bok yetiştirmek" de yeni kuşakların nereden geldiğini bilmediği, merak ettiğini de sanmadığım bir deyiş olarak -belki de içinde bok kelimesi geçtiğinden- günümüze kadar gelebilmiş. Safranbolu'da deriyi işleyip kullanılabilir hale getiren meslek erbabına; "Dabbak mısın; it bokuna muhtaçsın" denirmiş ...

Penguen3 # 2008









Penguen2 # 2008







Penguen1 # 2008









26 Aralık 2009 Cumartesi

Ayşe Özyılmazel , Tayfur Havutçu ve Enerji Meselesi


Ayşe Özyılmazel'in ''Ji'' hecesinden türettiği ve ne anlatmak istediğini kavrayamadığımız henüz 10 günlük efsane şarkısını ilk defa dinleme gafletinde bulundum dün akşam . Böyle zeki bir insandan böyle şaşırtıcı bir çıkışı beklemiyordum , gerçi ne bekliyordun derseniz onu da bilemiyorum . Sözler Beyoğlu Pasaj'ındaki etek fiyatları gibi , nakarat allahlık ! Yazıyordu ne güzel şimdi söylüyor ama olmuyor , en azından olmadı şimdilik . Dinlerken şarkıyı görüntü haricinde akılda kalan sadece bir hece (ji) , o da Türkçe'de sınırlı , buldun mu yap hemen bir şarkı . Ablamız bu kötü şarkıyı nasıl söylemiş diyenlere link veremiyorum , kulaklarımı çınlatırsınız . Şarkının isminden mütevellit Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı tazminat davası açsa kazanır . Buyurun okuyun ve sonra anında unutun ...

Ayşe Özyılmazel – Enerji

Çirkinim birşeye benzemem
Balık etliyim süzülemem
Biraz da sıyrık diyorlar
Niye kapımda ağlıyorlar

Çok çıtırsın iddialısın
Koyduğum yerde kalırsın
Soğuttun ateşin düştü
Enerjin yok sınıfta kaldın

Bir şey eksik o da enerji
Yok ki aramızda sinerji
Tutmayınca tutmuyor işte
Seninki yaptı bana alerji

Sıradan olma canımı sıkma
Günde kırk kere mesaj atma
Biraz da erkek olsana
Koyun gibi bakmasana

Pozitif düşün rahatlarsın
Gider yapma aptal mısın
Bir nefes al ona kadar say
Dalai Lama sana anlatsın

Bir şey eksik o da enerji
Yok ki aramızda sinerji
Tutmayınca tutmuyor işte
Seninki yaptı bana alerji

Enerji ha ! Neyse , yıllar önce arkadaşım Fenerbahçe - Cannes maçına gidiyor . İlk maç 4-0 ikinci maç Kadıköy'de . Umut yok , iyi oynasınlar puan alsınlar yeter diye bakıyorlar . Maçtan önceki gün Cooper testi yapılmış , o zamanlar Fenerbahçe'de oynayan Tayfur Havutçu herkese açık ara yaparak ne denli enerjik olduğunu ispatlamış . Maçın henüz başında şimdi Beşiktaş'ın yardımcı antrenörlüğünü yapan eski kaptanımız ayağındaki topu kaptırıyor ve onun hatasından Cannes öne geçiyor . Uğultular , yuhlamalar , ıslıklamalar derken tribünün arkasından gür bir ses yükseliyor ;

- Enerci dolu Tayfur , lan maçın anasını s.ktin !

Fabian Ernst'in Kafasından Geçenler


- Nerede bu Ters Manyel ? Yazmıyor çoktandır . Hayırlara vesile ...

21 Aralık 2009 Pazartesi

Kulakları Çınlayanlar # 1


17 Hafta boyunca Turkcell Süper Liginde maç saatlerini akşam 20.00 'a ayarlayan kişi ...

İnönü'deki Beşiktaş maçında yere yatmaktan bıkmayıp erkekçe mücadeleden kaçınanların , son Antalya maçında rakibinin futbol oynatmamasından şikayet etmesi ...

Şansal & Erman , Ahmet Çakar & Reha Muhtar , Mustafa Denizli & Yıldırım Demirören (forever) ...

Bülent Uygun ve Laila bodyguardları ...

Fenerbahçe - Galatasaray münakaşa derbileri , orta parmak ve kadın duyarlılığı (!) , basketboldan ne istediniz lan söylemleri ...

Mustafa Denizli'nin kafasında maçları oynattığı anda ve kadro seçimi zamanlarında televizyonda yayınlanan E!Entertainment kanalındaki tavşan kızların programı ...

Ergenekon kapsamında tutuklanan tüm kelepçeler ...

Herr Daum'un İstiklal Marşı'nın üçüncü kıtasını bilebilme ihtimali ...

Seyircisiz maçların alternatifini ve ikamesini hala yaratamayan , yaratıcılıktan ve yara sarmacılıktan uzak yöneticiler ...

Milli Takımı en sonunda Milli olamamış ergenlere emaneti hıyanet !

Frank Rijkaard'ın gece bile onunla yattığı söylenen mor atkısı ...

Ferrari'sini satan Mehmet Demir Kolbilge ...

Mehmet Topuz gol attığında Fenerbahçeliiiiiiii .... diyen hopörlördeki zeka pırıltısı saçan adam ...

Diyarbakır maçında birbirleriyle çarpışan Köybaşı ve Tabata adındaki Gaziantep banknotları ...

Karagümrüklüler ...

20 Aralık 2009 Pazar

Islanmak Güzeldir ...


Islanmışsak saatler boyunca anlamı olmalıydı sahada şahit olduklarımız mücadele adı altında . Top süremeyenler güruhu ve başlarında asla Usta olamayacak bir Tolga Özkalfa ! Hakeden biri varsa bu oyunda rengi yeşil beyaz , geldiysen 3 kere vur diye çağırıcaksak olmayan bir ruhu vatanı Şili , kıtası da Güney Amerika . Bu ligde ilk yarı iki Denizli de dibe vurdu birisinin sonunda Spor ibaresi var , diğerinin başında Mustafa ! Yusuf ise ince çalımların mucidi bu ağır sahada , uzat serçe parmağını küssün bizimle Tabata . Kırılan kırılana ; Hakan bilekten , Rüştü ile Toraman burundan , Holosko fibuladan ve Ferrari yarım elmacık gönül almacık . Peki o yağmur altında kapalı olamayan kapalıda ıslanan ve ıslanmak güzeldir romantikliğiyle sevdasını yalnız bırakmak istemeyen binlerce kişinin umutları ? Ozan İpek atılsaydı veya Bobo güzel gol atma zorlamasına kapılmasaydı sonuç ne olacaktı ; Kandırmaca mı ? Artık hayırlı mağlubiyetlere inanan Bendeniz - Genç Değilim Ki Sevgilim ...

İlk yarı biter havluyu 10 dakika önce yere atamadı Büyük Mustafa Kahincibaşı . Yusuf yusuf olan taraftara en güzel hediye çakmayan şimşeğin sahaya çakması . Zapo'ya küfür işin kolayı , sen geçen sene Metalist maçında içmedin mi votkayı 4 duble adam başı ! O forma anasının nikahına gitmek üzere peki kiralık verdiğin oyuncuyu oynatmıyordun yönetim o iş ne oldu acaba ? Sercan çıktı , Yıldırım düştü adı Ömer Beşiktaş'a gömer . Perde kapanır ve Şifo son sözü söyler ; Herşey bitmedi daha çok kahrolacağız ...

Not : Uzun zamandır yazmıyorsam bir sebebi vardır senden öte benden ziyade ...

17 Aralık 2009 Perşembe

Maalesef Gelmiyorlar ...

Keşke gelselerdi ...
Özendikleri ...
Feyz aldıkları ...
Tezahüratlarını çalıp söyledikleri ...
Üstüne bir de değiştirip küfür ettikleri ...
Tribünü yakından göreceklerdi ...
İl Güvenlik Kurulu hayır dedi ...
Bizleri ;
Karşılıklı atışmadan ...
Taraftarla yaşanan heyecandan ...
Gerilimi ve stresi bol bir karşılaşmadan ...
Daha sıkı bir desteği sağlamaktan ...
Mahrum bıraktı ...
Yazıklar olsun ...

Ulan Bursalı olup İstanbul'da yaşayandan ne istiyorsunuz ?
Aymazlar ...

12 Aralık 2009 Cumartesi

AŞK ...

Kısa Kısa ...


Bursaspor'un plaka numarası olan 16. haftayı bay geçmesi ilginç olmuş . İstanbul Beldiye de 34. hafta baymış . Vallahi belediye de baymış , baysınız bayım !

Kombinesi cebimde olanlardan Beşiktaş ve Kasımpaşa deplasmanda , rakiplerden Galatasaray Antalya'da , Fenerbahçe Kadıköy'de ama seyircisiz stadda . Tek gidilebilecek maç bu hava şartlarında nane molla ! Büyük ihtimalle Pazar günü Süper Lig liderine selam durmaya gidiyorum Zülumpiyat'a ...

Ha aklımdayken söylemeliyim illa ki ; nefret ediyorum Kayserispor'dan , antipatik hallerinden , defans oyuncularının kazmalıklarından , tüm takımın çirkefliklerinden , güzel oyunun içine etmelerinden . Makakula geldi , gerçi adı Ariza adamın ama hemen onlara benzedi ! Bizim maçta ne yatmışlardı be kardeşim ...

21 (Lig Tv) ... Seyredin !

Ligin en az gol yiyen iki takımının toplamda yediği gollerin yarısının bir maçta Galatasaray tarafından kendilerine atılmış olmasıdır beni benden eden !
Galatasaray - Beşiktaş : 3-0 (15 maç 6 gol)
Galatasaray - Kayserispor : 4-1 (15 maç 10 gol)

Ocak'ta yayın ihalesi kime kalır bilemem ama dün akşam Batak'ta ihale bana kaldı ! (Batakta da Antalyalım Bataktaaaa ...)

1 Kadın 1 Erkek (Turkmax) ... Demet Evgar'ın hasatasıyız ailecek !

Fantezi Futbol sezon sonu ödüllerine göz koydum bu sene . Lig Tv , Ntv , Sporx , Cnn Türk ve Fanatik'ten oynuyorum ayrı ayrı . Her hafta 5 kadro yapmak , tüm Süper Lig haberlerini takip etmek , sakat ve cezalıları ayrı ayrı kontrol etmek , takımların resmi sitelerinden haberleri teyit etmek ve hepsinden önemlisi istatistik yapan adamları tahmin etmek ... İnanılmaz keyifli .

I-Phone 3G Karahisar ... Kaymak gibi telefon !

Türkiye'nin en iyi sol beki ; Roberto Carlos da dahil olmak üzere açık ara İsmail Köybaşı'dır ...

Bu sene taç atışından 3 kez asist yapıldı ve ikisin bir Kayserili oyuncu başrolde yer aldı . Toledo ; Cangele'nin Denizli maçındaki müthiş volesini elle beslerken , Bursaspor maçında Ali Turan , Makakula'ya elle at dedi . Son taçtan asistin sahibi ise Eskişehirli Volkan Yaman olurken Fenerbahçe'yi Adem Sarı-Laciverte boyadı ! Ayrıca asistin asisti sayılan 3 gol pozisyonunda da Kayseri Sivasspor ağlarına topu bıraktı . Ve böylece Kayseri bu istatistiğin bokunu çıkardı . Taç kraker yerken bir Kayserili ile göz göze gelmemek lazım diyorum , ona göre ...

Uykusuz , Penguen ve Leman . Haftalık aldığım mizah dergileri !

Eskiden Blue Jean çıkarmalarını dört gözle bekleyen çocuksu telaşımdan eser kalmadı . Şimdi herşeye alışmış kaşar peyniri gibiyim bir kahvaltılık saltanatta !

Trabzon'da Güneş açtı diyorlar ama ilk mağlubiyete bakar , sonra o Güneş batar !

Ezel (Show Tv) ... Dayı büyüksün !

Yıllar önce bir Beşiktaş - Gençlerbirliği kupa maçı . Hafta içi stadda 3 bin kişi var ya da yok zira kar-kış-kıyamet . Durduğumuz yerde ayaklarımız botun içinde o kadar üşüyor ki ilk defa küfür ediyorum stadın konumuna , deniz tarafındaki kale diyen adama ! Ve yağmur , allahından bul yağmur , sırılsıklam ol yağmur ! Sahada ise öyle bir futbol var ki klişeden hallice olacak ama insanın içini ısıtıyor , gönlünü kurutuyor . Ankaralılar attıkça İlhan Mansız cevap veriyor , maç uzatmaya gidiyor . Veysel atıyor altın golü ve maç bitiyor , alkış inletiyor her yeri çünkü görüp görebileceğiniz en zevkli maç sona eriyor bir kaç bin kişi şahitliğinde . O gün orada olanlar anlayacaktır ne demek istediğimi ve unutmayacaktır hiç bir zaman İlhan Mansız ve Beşiktaş'ın hissettirdiklerini ...

Facebook ile Youtube gitgide birbirlerine benziyorlar . Oğulun babasına yıllar geçtikçe benzemesi gibi .

Geçen gün Leman'ın çok eski sayılarından birine bakıyordum karşıma Yiğit Özgür çıktı . İki karikatürlük köşesinde isimsiz ve başlıksız çıkıyormuş karikatürleri . Kötü çizgiler , gereksiz taramalar ve aynı kelime oyunlarıyla acemi bir genç izlenimi verdi bana . Şimdi ise ustadan öte , ülkenin tatışmasız en iyi 5-6 karikatüristinden biri . Hatta Selçuk Erdem'den bile ..... neyse . Nereden nereye ...

Umut Sarıkaya'dan bahsetmeden olmaz , seviyoruz ağabey seni ekikikiii ekkikiiiii ...

Beşiktaş - Bursa maçları Cuma günlerinden kurtulsun artık ...

İyi hafta sonları ...

Mühendis Oktay


''Bir cinayeti bütün ayrıntılarıyla izledikten sonra yaşamınız eskisi gibi kalamaz. Hele bu cinayet bir futbol karşılaşmasının sonrasında gerçekleşmişse, siz farkına varmasanız da, futbol tutkunuz bu başkalaşmadan payını fazlasıyla alır. Birkaç adım ötenizde, birkaç dakikada olup biten dehşetengiz bir şiddet gösterisi, insanlığınızdan utandırır. Duyduğunuz çaresizlik tüm kâinatı sarsacak denli uçsuzdur."

Beşiktaşlı mühendis Oktay Akdemir'in bir grup Galatasaraylılar tarafindan 1991 yilinin Subat ayinda öldürülmesinin tek tanığı olarak mahkemeye çıkmaktan kaçınmayan Baris Tut boyle anlatir olayi. Ve ekler:

"Bir anda binlerce insan doluştu Mecidiyeköy caddelerine. Önce Beşiktaş taraftarı çıktı dışarıya. Kalabalığın arasına karışarak buluşma noktasına gittim. Epey sonra Galatasaray taraftarları göründü. Süreyya erken davrananların arasında, çabucak geldi sözleştiğimiz yere. Geldiğimiz gibi, yürüyerek dönmeye karar verdik.

Biraz arkamızda yaklaşık elli kişilik bir gurup, ellerinde sopalar ve demir çubuklarla küfürler ederek ilerliyordu. Gurubun liderliğini uzun boylu, sarışın ve yüzünü atkıyla örtmüş bir genç yapıyordu. Elinde kalas gibi kalın bir sopa vardı. Arkamızdan geldiklerini bilerek, ama hızlanmadan, dikkatle yürüyüşümüzü sürdürdük. Şişli yolu üzerindeki bir durakta, demirlere yaslanmış sessizce duran genç bir adama şöyle bir gözümüz takılmıştı ama hemen arkamızdan gelen ve artık yoldan geçen araçları taciz etmeye başlayan gurup ona vahşi hayvanlar gibi saldırdı. Sopalar çoktan yere serilmiş adamın üzerine inip kalkıyordu. Adamın hareketsiz duran bedenine sayamadığımız kadar çok tekme indirdikten sonra çemberi genişlettiler. Sarışın genç, elindeki sopayla son darbeyi vurduktan sonra, izlendiğinin bütünüyle bilincinde olarak, başını kaldırdı ve çevresini süzdü. O nefretle bakan gaddar gözleri unutmak kolay olmayacaktı..."

Barış Tut
"Futbol Nedir ki" , Shf 102.

"Siyah-Beyaz renklere sarılsın naaşım, sana binlerce Oktay feda Beşiktaşım"

13 Aralık 2009 Pazar
Saat: 14:00
Nakkaştepe Mezarlığı

11 Aralık 2009 Cuma

Karınca Kararınca


*Çiçeğin üzerindeki yağmur damlasından su içen bu kırmızı karıncanın fotoğrafını Macaristan'dan Andras Meszaros çekmiş . Bu müthiş kare sahibine vahşi doğa fotoğrafı ödülü kazandırmış .

Tufah Ülke Türkiye (Tuhaf Da Olabilir)


Mustafa Sarp'ın A...a K.......n Ç........u diyen çemçük ağzı hemen yukarıda slayt gösterisi gibi hafızalarda . Buna ceza yok ! Aynı futbolcunun maç sonrasında mikrofonlara söylediği ;

"Ben Premier Lig'i seyredince futbolculuğumdan utanıyorum, yemin ediyorum utanıyorum . Hırs var, mücadele var ama hakem oraya bakmıyor bile . Ben futbolculuğumdan utanıyorsam hakemlerin de oraya bakıp haydi haydi utanması lazım ."

beyanatı 1 maç cezayı getiriyor . Garip ülkeyiz vesselam . Adam ana avrat sövüyor ceza yok , adam sahada neredeyse hakem dövüyor sarı kart bile yok , adam fuck you diyor 4 maç ceza yiyor , adam maçın sonunda haklı olarak ''A....ı S.....n maçın'' diyor 3 maç ceza yiyor ve adam maç çıkışında aklı başında , doğruluk payı kesin bir cümle sarfediyor 1 maç ceza yiyor ! Tuhaflıklar ülkesi Türkiye , yok öyle ...

En Çılgın Deneyim (Dur Ben Bir Deneyim!)


İnönü Stadı’nda Beşiktaş’a karşı oynamanın “bugüne kadarki en çılgın deneyimi” olduğunu vurgulayan Djite, “Bazı kulüplerin kale arkalarında oturan az sayıda fanatik grupları var. Fakat Beşiktaş’ta tüm stat fanatik. İşler iyi gitmediği zaman sahaya sandalye atmak gibi şiddet olayları yaşanıyor. Ama bu, sporu ne kadar çok sevdiklerinin de bir göstergesi” ifadesini kullandı.

Fenerbahçe'nin Ekürileri


Şampiyonlar Ligi sıfırcıları ...

1997-1998 # Kösice
2001-2002 # Fenerbahçe
2004-2005 # Anderlecht
2005-2006 # Rapid Vien
2006-2007 # L.Sofya
2007-2008 # D.Kiev
2009-2010 # Derbeceni
2009-2010 # Maccabi Hayfa