Akraba sayısı az olan şanslı insanlardanım . Küçükken bayram ziyaretlerini yarım güne sığdırıp kalan zamanımı kız kaçıran ve torpil ile doldururdum . Sülalenin en büyüğü bizimkiler olduğundan çok fazla el öpmek için dolaşmışlığım da olmadı . Babamın ve annemin ebeveylerini göremediğim gibi amca lafını bakkala , manava bahşetmek zorunda kalmıştım . Annemin ablasına yokluktan anneanne derdim . Sitenin açılışında gördüğünüz ve sırtındaki polis yarası ile tanıştırdığım kuzenim gerçek kuzenim değil zaten . Kuzenimin çocuğu gibi birşey ! Aman çok uzadı . Asıl mesele soyadımın çevresinde toplanan bu güruhun Beşiktaş 'a gönül vermesidir . Sülalemin hepsi Beşiktaşlı derler ya , hah işte ben de onlardanım . Teyzeler , dayılar , enişteler Küçükyalı 'da oturmaktalar . Her büyük maçta mahalleyi inleten bir eniştem vardır . Klakson , zurna , korna , müzikle . 80 'li yıllarda çArşının kuruluşu sırasında tribün emekçisi olmuş , deplasman , kapalı farketmemiş kazan , Alen vazgeçmemiş , geceden beni de stada sürükleyip Beşiktaş 'ın ne demek olduğunu açıklamıştır . Benim üzerimde emeği çoktur . Teyzemden izin alıp , çocukları yatırıp ertesi günkü maça giden bir adamdır eniştem . Şimdi yeni açıkta ama semtte abiler her gördüğünde hürmet ederler . En ilginç özelliği ise alışkanlık işte , hala maça 3 saat önceden gider ! Oğlu ile 2000 senesinden beri tribündeki yerimizi alırız yanyana kombine yoluyla . Hani sahte kuzenim olan ! Dayım evlendikten sonra Beşktaş sevdasını evden sürdürmeye karar vermiş ama futbolcusunu , rengini , adını zikrettiğimizde bile gözleri parlayan bir ağabeyimizdir . Deplasman maceraları ve kavga mevzuları hala hafızamdadır . Sülaledeki ender gerçek akrabalarımdan olan öz dayım ise Almanya 'da ikamet edip ara sıra Gazhane tarafından yeni açığa nasıl bir gün önceden girdiğini anlatır geldiğinde buralara . Hatta geçen hafta koyalım artık be diye mail attı koskoca adam . İhtilal zamanında ülkeyi terketmek zorunda kaldığını ve Uğur Mumcu ile Bülent Ecevit 'in en yakın arkadaşı olduğunu duymuştum annemden . Sonra izin verildi de onu Nevizade 'de rakı keyfi yaşattım ülkesinde . Neyse ; gelelim bizim aileye . Babadan rengimizi belli ettik . Ağbeyim de aldı payını . Ama o da ne ? Aile içinde ihanet peşinde olanlar var . Kim mi , elbette kadınlar . Ablam Fenerbahçeli idi Metin Tekin parlayana kadar . Sonra bir baktık şampiyonluk kutlamalarında en önde bayraklarla ablam . O da bizim safha geçince tek kişi kaldı . Annem ...
Annem Fenerlidir benim . Bir anne ne kadar Fenerli olabilirse o kadar Fenerlidir annem . Maç seyretmişliği yoktur , takip mesafesi sınırlıdır . Maç sırasında ulusal kanal skoru sağ üstten vermese onu da bilmez . İlk 11 desem bakar kalır , anlamaz . Ama Fenerlidir işte . Metin Oktay 'ı seyretmek için ailenin büyüklerinden biri ile tribünde yerini de almıştır , Lefter , Can Bartu zamanını da yaşamıştır . Tüm yaşamı boyunca 4 Beşiktaşlı ile geçirmiş biri olarak asla yalnız değildir ya da ben onu o şekilde düşünmemişimdir . o öylesine Fenerlidir , o annedir . Ne kadar Fenerli olabilirki . Beşiktaş maçına yolcu eder beni . Dua et derim her veda sahnesinde , sevgiliye gidişte . Esirgemez , gücenmez , eder bilirim . Beşiktaş 'ın her rakibi ayrıca onun da rakibidir . O beni , ben Beşiktaş 'ı . Sevgi zincirleme devam eder . Üzgün gelirim eve maç sonu ya da bir sonraki gün görür beni mağlubiyetle kapanan bir akşamdan sonra . Teselli eder kendince . Kötü mü oynadılar oğlum diye sorar elinden geldiğince . Seyretmiştir maç sonrasını eğer yenilmişsek . Suçlu ararız beraber . Ben isyan ederim , o beni düşünür . Annem Fenerlidir benim hem de yıllardır bu kadar çok Beşiktaşlı 'nın yanında kalabilmişken . Fenerbahçe maçlarında işler biraz değişir . Önce yukarıda anlattığım eniştemin karısı annemi taciz telefonlarına başlar . Dua et bize babında . Annem o telefonlarla anlamıştır yıllardır haftasonu derbi olduğunu . Hadi lan ordan der teyzeme buradan söyleyemeyeceğim tabirlerle . Taciz bitmez . Müziğin sesini açarım sonuna kadar tüm ev duyar . Beşiktaş marşları ve tezahüratları elbette . Küfürlü olanları kapsama alanı içindeyse biraz kısılır , kabul edilebilir kısmı ise bastırılarak bağırılır . Mırıldanır ve görüşürüz der geçer gider . Büyük gün gelir , oğul evden çıkmak üzereyken annesi sorar yıllardır hep aynı şekilde :
- Ne olur oğlum maç ?
- Bilezik gibi geçireceğiz be anne ...
- Hahahaha ...
- Kusura bakma be anne ama öyle , dua et sen bize ...
- Beddua ettirme hadi git , aman kendine dikkat et .
Bu diyalog ben kendimi bildiğimden beri böyledir . Bilezik lafı artık küfür değildir bu ailede , ana-oğul arasında keyifli bir atışmadır sadece . Yenilip geldiğimde dalga geçmek yerine teselli etmeyi seçer . Daha bilezik lafının karşılığını görmemişimdir . Ancak ben değişmem hep aynısını söylerim karşıdan kontra gelmez nasıl olsa. Annem Fenerlidir benim işte . Bir anne ne kadar Fenerli olabilirse . Yarın akşam yine dejavu yaşayacağız biz . Sabah evden çıkarken annne dua et diyeceğim , o an anlayacak akşama maç olduğunu ya da şimdiden teyzem bir yoklama çekmiştir . Ulusal kanal verse de seyretmeyecektir biliyorum , dayanamaz . Ama maç başlamadan bilezik gibi diyeceğim anne geçireceğiz . Gülecek , bir anne nasıl küfür ederse o kadar edecek oğluna . Maç sona erecek yeneceğiz ya da son altısında olduğu gibi hüzün . Suratım beş karışsa annem teselli edecek , eve neşe içinde gelirsem hadi lan ordan diyecek . Sülalede ve bu gönülde tektir . Annem Fenerlidir benim . Bir anne ne kadar Fenerli olabilirse ... Ve sırf bu yüzden Fenerbahçe 'yi bile seviyorum ben ...
1 yorum:
Benim annem de Fenerlidir.Dönem dönem Milli Takım'ı tutar,Galatasaray'a sempati duymuştur,hatta hatta 2 senedir Sivas'lıdır ama kadrosunu tamamen sayabileceği Beşiktaş'ımı tutmaz.Tutmuyor işte...Ve daha da ilginci eğer akşam oynanacak maç hakkında yorum yaparsa illa ki çıkıyor..Bu nedenle ben maça giderken arkama bile bakmam :)
Yorum Gönder