21 Eylül 2011 Çarşamba

Farklı Kadın Güzeldir..



Dün Gece Saraçoğlu'nda Olmak Vardı Anasını Satayım...



Başlık at hırsızlığı kokuyor biliyorum.
O kadar kadının içinde falan düşünsenize süper di mi?
Orada tabi ki olamazdık ancak
Ekrandan izleyince dedim ki bir gecelik keşke Fenerli olsam!
O ne muazzam görüntüdür, o ne ihtişamlı gürültüdür.
Çığlıklar, bağırışlar, cırtlak sesler...
Ofsayt gole sevinmeler, işte taraftar işte şampiyon diye yırtınmalar...
Alex, Alex, Alex...
Tek kelimeyle süper, süper, süper.
Tribün kültürüne inanan, sahip çıkan, kovalayan ve içinde bulunan herkesin
Üzerine günlerce konuşması gereken olaydır bu.
Kim karar vermişse, kim buna vesile olmuş ise aklına sağlık.
500 yıl düşüneseniz dün geceki o enfes manzara gözünüzün önüne gelmezdi.
Bu kadar takımına bağlı 50 bin Fenerli kadın-çoluk-çocuk bir araya gelmezdi.


Mümkün olsa annemi yollardım, sülaledeki tek Fenerli olan annemi.
Ara sıra duygusallaştım, düşünün bir de ekran başındaki Fenerlileri...
Maç öncesi çiçekler naif davranış...
Erkeklerin dışarıda kaldırımda beklemesi daha da hoş.
Nerden bakarsanız bakın, hangi takımlı olursanIz olun,
Harika bir Fenerbahçe akşamı.
Pozitif ayrımcılık diyorlar, yemişim pozitifi.
Pozitif olun lan biraz...
Benim Beşiktaşlı lügatımda Fenerbahçe ile Kadın zıt kavramlardır.
Ama dün bu zihinde çok güzel birleştiler.
Lig Tv kameralarına yakalanan dansöz kıyafetli bir ablamız ile
Yanında fotoğraf çektiren başka bir hanım kardeşimiz ilginçti.
Hatırlayan olacaktır, 10 saniye boyunca erkekleri ekran başına kitledi!
Ancak gecenin bizim için de anlam katan kadını;
Beşiktaş formalı olan hani, ekran başında bizi mest etti.
Genci yaşlısı, güzeli çirkini, yetişkini çocuğu
Dünkü tarihi maça giden herkese sonsuz teşekkürler.
En önemlisi de bu fikrin çıktığı kafa, eyvallah...
Büyüksün baba...

20 Eylül 2011 Salı

Oğlum Yıldırım...



Ben sana televizyona çıkıp Ahmet Çakar'a ''Sen Küçük Ahmet ile oyna'' diyemezsin demedim...

Ben sana masaya yumruğunu vurup, sahaya Paf takımıyla çıkacağız diyemezsin demedim...

Ben sana kongrede seçilmek için stad yalanını söyleyip, başka renklileri üye yapamazsın demedim...

Ben sana tribünde aleyhine bağırırlarken birilerini parayla tutup onları dövdüremezsin demedim..

Ben sana Beşiktaş Başkanı, Kulüpler Birliği Başkanı olamazsın demedim...

Ben sana İstiklal'in ortasına AVM dikemezsin demedim.

Ben sana İspanya'da iş ortaklarınla araziler kapatamazsın demedim...

Ben sana kulübün transfer politikasını elin adamına bırakamazsın demedim...

Ben sana şirketimizi yönetemezsin demedim...

Ben sana kamuoyuna Beşiktaş Kulübü olarak yapacağın açıklamada ''Pembe Kazaklı Hıncal'' ibaresini kullanamazsın demedim...

Ben sana kazandığın kupayı hastane odalarına götüremezsin demedim...

Ben sana kombine biletlere 10 senede %1500 zam yapamazsın demedim...

Ben sana kovmadan önce bütün hocalarına ''Arkandayız'' mesajı vermen gerekli demedim...

Ben sana Fenerbahçe'de oynamış bütün eski oyuncuları toparlamalısın demedim...

Ben sana ''Bu kulübün gerçek sahibi kongre üyeleridir!'' açıklamasını yapmalısın demedim...

Ben sana ülke futbolu pisliğin içinde, marka değeri yerlerde sürünürken dekoder almalısın demedim...

Ben sana torunumun gelecekte Beşiktaş başkanı olmasının gerekli olduğunu demedim...

Ben sana...

Ben sana...

Anladın sen onu oğlum, anladın...

19 Eylül 2011 Pazartesi

Kısa... Kısa...



*Nicolas Cage acaba vampir mi? Puhahahahahahhahahaaaa... Ulan hiç güleceğim yoktu... Okuyun..

*Televizyondan görüntü ile ceza verme sistemi olsa Melo bu hafta oynar mıydı? Ya da Kuddusi tarzı hakemlik artık son bulsa Galatasaray bu kadar kolay kazanır mıydı? Digiturk bir şekilde sokacaktır Play Off'a büyükleri komplosu... Ve hakem atamaları... Ve federasyon... Ve bit-sin artık devamlı akıl kurcalatan hakem hataları!

*Ziya Doğan'ın olduğu her yerde mücadele vardır, emek vardır, alınteri vardır. Korkarım arkadaş ben...

*Fenerbahçe mi çok iyiydi, Gaziantep mi kötü? Alex daha ne kadar atacak ve bu takıma Gökhan ile Emre de dahil olacak!

*Tel Aviv maçı 5 oldu, ne yapacağımızı şaşırdık. Alışmamış götte don durmadı!

*Sercan Yıldırım ve Rus kadınları... Herkesin bir tutkusu vardır, bu çocuğunki de buymuş demekki. Bütün Bursa Sercan'ın yaptıklarından ve olaylardan haberdarmış. Ben daha yeni duydum...

*Süper Ligde aynı takımda 3 sene ve üstü çalışan iki teknik direktör var. Onlardan biri önce Galatasaray'ı sonra deplasmanda Trabzonspor'u yenen İbb ve Abdullah Avcı, diğeri ise Gaziantep'i ve Kayserispor'u yenen Antalyaspor ve Mehmet Özdilek. Her iki takım da gol dahi yemedi henüz. Şifo; Antalyaspor'da 23 dakika oynayan Ali Zitouni haricinde yabancı oyuncu oynatmadı. İbb ise portföyünde yenemediği büyüklerden Trabzon'u da listeye aldı. İstikrar Göklerdedir!

*Fenerbahçeli futbolcuların emeklerine saygım büyük. Lakin o tişörtle sevinmeyecektiniz be aslanım!

*Ordusporlu Dalmat; artık ceza sahasına dalma!

*Bir gol sevincinde Beşiktaş'ın gazisi olacağız ama dur bakalım. (Gazi sponsorluğundaki Daum ne yapıyordur acaba?)

*Sinan yine istifa etti... Vardar Ovası Vardar Ovası...

*Avni Aker'de ışıklar sönmesin looooo...

*Cem Dizdar'ı TrT'de gördüm Pazar akşamı. Sanki çok sevdiğim bir ilkokul arkadaşımı görmüş gibi sevindim. Yaşa sen be abi, seviyoruz seni...

*1994 yılından beri biriktirdiğim Leman, Lemanyak, Penguen ve Uykusuz dergilerimi satıyorum diye bir yazı yazmıştım aylar önce. Kibar bir kızcağız döndü bana, maille ulaştı, neyse fiyatı alacağım dedi. Oyaladım da oyaladım. Düzenlemem lazım dedim, haftalarca cevap yazamadım. En sonunda cevap alamadı benden Londra'ya gitti. 2 sene sonra dönerim dedi. Bu güne kadar dilemedim ama fiyakalı bir şekilde kendisinden özür dilerim. Kısmet işte ne yapalım! Neyse sonuçta bizim dergiler elde kaldı. Var mı almak isteyen? (Öncelik Londra'nın elbette. İstemez ve birileri anlaşırsak bir konuşalım, tahminen 300-350 adet falan vardır)...

*Ordusporlu Dalmat; ileride Türk olursa adı Ferit olsa ya; Da(l)mat Ferit!

*''Bak Ebru; burada insanlar var sana fazla cevap veremiyorum. Ayrıca ağzının ortalık yerine sıçarım ama sana olan saygımdan yapmıyorum!'' (Beşiktaş - Maccabi Tel Aviv maçına giderken tıklım tıkış tramvayın içinde cep telefonuyla konuşan abimizden inciler... Saygısından sıçamıyormuş, puhahahahahaha...)

*Samsunlu Bance, iyi adam bence!

*Tel Aviv maçında seyrettiğimiz Edu bizi güldürdü. Güreşçi stiliyle gol atsa bile kilo problemi gözüktü. Böyle oynamaya devam edecekse biraz daha güldürür, sonra güldürürken düşündürür, en sonunda bu taraftar adamı süründürür... 10a göre!

*Her gün maç olması ne güzel...

*Ulan Lig Tv Fantezi Futbol yatacak yerin yok... Size ettiğim küfürün haddi hesabı yok!

*İtalya'da bisiklet kiralamak isteyen arkadaşıma 80 Euro günlük, 400 Euro da teminat fiyatı çekmişler. Kontra pedallara gelesin satıcı!

*Bugün günlerden BeşiktAŞK...

14 Eylül 2011 Çarşamba

Kadro Kurmayı Özlemişim...



Kadın ve Futbol... Hatta Fantezi Futbol...



- Birtaneeeem, ne yapıyorsun içeride?
- Maç izliyorum canım.
- Bu saatte ne maçı?
- Karabük - Sivasspor.
- Hımm. Şampiyonlar Ligi finali di mi o?
- Hee. Yok Libertodes Kupası!
- Aşkım sen gizli Sivassporlu musun? Yoksa Karabük'teki eniştenleri tribünde mi görmek istiyorsun?
- Yaa ne alakası var? Maç işte bu, futbol. Seyretmek lazım.
- Öğlen öğlen, pazar günü pazar günü ve Bucaspor - Karabük maçını hem de?
- Evet ne oldu ki ?
- Hiiiç. Şike mike davaları vardı, bıktın sanıyordun seni.
- Canımın içi, sokakta iki çocuk taştan kale yapıp teke tek maç yapsa onu da seyrederim ben. Hem ayrıca Fantezi Futbol için maçları seyretmem lazım . Özellikle bu türdeki Anadolu takımlarının maçlarını. Fark yaratmak için, bir sonraki hafta kadro seçimim için, insanlık için, özgürlük için...
- Beni seyretmeyeli ne kadar zaman oldu biliyor musun?
- Haydaaaa...
- Kaptanın gol atsın diye beni atıyorsun başından farkında mısın?
- Ya ne alakası var yaaa? Aşkım bu maç 90 dakika, sen ise ömür boyusun.
- Ömür boyuymuşum. Boyun devrilsin senin emi. Fantezi Futbol da ömür boyuydu hani?
- Eeee o da ömür boyu, sen de sevgilim. Sen benim Fantezi Futbolumsun (lan ne güzel bir laf ettim, anlasa bari)...
- Hah. Bizimki romantikliği sığıra bağladı!
- Goooooool... Hey yavrum beaaa. Gole bak beee...
- Ne oldu canım? O nalet kaptanın gol mü attı?
- Yok canım, rakibimin defansı gol yedi.
- Hah bizim herif kafayı yedi...

13 Eylül 2011 Salı

Lig Tv'nin Fantezisi!



Link: http://fantezifutbol.ligtv.com.tr/

Daha Önceki İsyanlarımız:
Fantezi Futbol & Lig Tv
Fantezi Futbol & Lig Tv
Ödül 
Tek Fantezimiz

İlk hafta geçti, ikinci hafta başlayacak. Lig Tv ekibi de hala Fantezi yapacak! Gerzekler sizi...

Eskişehir:2 - Yeniadet:1



Süperi bol ligimiz bu hafta sonu başladı...
Gazoz kapağı açıldı lakin bizler içmeye devam ediyoruz!
Federasyon araya sıkıştırdı kararı,
Futbolun anasını bir güzel dikti, forza dekoder!

Et mi balık mı ben anlayamadım derdi rahmetli,
Eğer seyretseydi çok sevdiği Beşiktaş'ını.
Quaresma'ya bağlı bir sistemin ve sistemle alakası olmayan
Quaresma'nın canı isteyince oynarım mantığının toplamı;
Beşiktaş!
Hatlar arası mesafe 50 metre, geriye koşsan ne fayda?
Fitreni henüz vermediysen arkandaki beke yardım etsen kafi...
Haa arkandaki bek, bir türlü orjinal olamayan bek, çakma bek...
Transfer edilemeyen, bulunamayan, Hint Kumaşı mübarek!
Orta sahada Veli en azından çabalıyor,
Ama onun 'veli'si yaşındaki Guti'yi medya göndermek için
Neden bu kadar uğraşıyor?
Gelmiş Real Madrid efsanesi, sahada verdiğinle ilgilen.
Sanane adamın promilinden?
Necip, ne cip ne araba!
Unutmuş gibi futbolu, unutturmasın bize geçen seneki futbolunu.
Ernst nasıl olduysa yedek, bu takımda ben oynamam Ernst oynar.
Tribünde oturmam Ernst oynar.
Hatta televizyondan seyretmem, Ernst yine oynar.
İlk 25 dakikada göbekten verilen pozisyonlar,
Bira göbeği olsalar yaşadılar.
Egemen'lik kayıtsız şartsız Serdar Özbayraktar!
Siv'ok dart tahtası gibi, gelen geçen tam ortadan/isabet!
Azalan İbrahim'ler teknolojisinin son mohikanı Toraman,
Ne görev verirseniz yaparım abi amatörlüğünden
İlk İnönü maçında yuhlanır, diyeyim ben sana...
Transferde ayının elemanı Mustafa Pektemek ise
Bu maçta Simao Sabrosa etkisiz eleman.
Carvalhal ise yutan eleman, sıfır...
Tayfur Havutçu olsa ne fayda, olmasa sanki Beşiktaş, Barcelona!
Taaa dönün eskilere,
Başkanın yanlışlarını toplayın alt alta,
Bakın çıkan manzaraya...
Sanmayın; eski köye yeni adet geldi, Beşiktaş hep süperdi.
Adetler aynen devam ediyor ve Beşiktaş;
Uzun zamandır bir türlü takım olamıyor...
Olamıyor, olamıyor, olamıyor...

Stat: Atatürk
Hakem: Bünyamin Gezer, Erdinç Sezertam, Ekrem Kan
Eskişehirspor: Ivesa, Nadaraviç, Sezgin, Dede, Diego, Alper (Dk. 87 Bülent), Veysel, Kamara, Erkan (Dk. 77 Tello), Serdar, Mehmet (Dk. 66 Batuhan)
Beşiktaş: Cenk, İsmail, Fernandez, İbrahim, Sivok, Quaresma, Veli (Dk. 63 Mustafa), Almeida, Necip (Dk. 85 Edu), Simao, Egemen
Goller: Dk. 25 Diego, Dk. 84 Batuhan (Eskişehirspor), 45+1 Almeida (Beşiktaş)
Sarı kartlar: Dk. 56 Alper, Dk. 60 Serdar, Dk. 71 Veysel, Dk. 84 Batuhan, 90+3 Kamara (Eskişehirspor), Dk. 17 Veli, Dk. 24 Quaresma, Dk. 60 İbrahim (Beşiktaş)

Kaynak: AA

8 Eylül 2011 Perşembe

'İstiklal' Göklerdedir...


Siz her hangi bir caddeye 15 senenizi verdiniz mi hiç?

Orada aşık olup, orada ayrılıp, içip sarhoş olup, düşüp komalık olup, sinemasından tiyatrosuna, esnafından insanına, barından bahçesine, kafesinden kaldırımına, apartmanından sokağına, hiç bıkmadan her haftasonu o caddeye gittiniz mi hiç?

Kafa kağıdından mütevellit girilemeyen Hayal Kahvesi'nin yan sokağındaki Veli'de biranızı içtiniz mi hiç, Katarsis'e girmeden önce yanındaki dükkandan kuruyemişi cebinize atıp barda boşalan kuruyemiş kasesini çaktırmadan doldurdunuz mu, kendinizi tramvay sanıp tramvayın peşinden gecenin köründe tinerciler gibi şarkılar söyleyerek koştunuz mu, Pendor tayfasına içeri girdiğinizde hiç selam verdiniz mi, Eski Bronx'ta Gripin sadece 4 kişiye konser verirken görüp iki hafta sonra izdihamdan içeri girebildiniz mi hiç?

Kapatılan Emek Sinemasında bir kaç ünlü görmeden film seyrettiniz mi hiç, Afm Fitaş içinde kayboldunuz mu, Gizli Bahçe'den sahibesi tarafından ''Hollandalı Daly..raklar'' diye kovuldunuz mu, Peyote'de sakin sakin Sakin'i dinlediniz mi, Kemancı'da içkiden henüz Alt-Üst olmadan Boktan Kemancı'da sulu biranın dibine vurdunuz mu hiç?


Terkos Pasajı'ndan 2 liraya tişört aldınız mı hiç, Marmara Pasajı'nın labirentliğinden bunaldınız mı, Sibel Barış ile barda tanışıp kafa iyiyken omuzuna kolunuzu attınız mı, Emrah'ı Athena konserinde görüp ''Ne işi var lan bunun burada'' deyip olay çıkardınız mı, gömlek giyip bara gelenlere ters ters baktınız mı hiç?

AKM'de buluşmayı alışkanlık haline getirdiniz mi hiç, neden en güzel ıslak hamburger o caddenin başında Kızılkayalar'da yenir, kaşarlı dürüm döner ise hemen yanında Bambi'de düşündünüz mü, Ağa Cami'de hiç tuvalete girdiniz mi, Naregatzi'de kızma birader oynadınız mı, Yeşilçam Sokağı'nda bir-iki figürana rastladınız mı hiç?


Eskiden gece sokağına girmeye korktuğumuz Asmalımescit'in kalabalığından sıkıldınız mı hiç, Canım Ciğerim'de ciğeri şişten çıkarıp dürüme sardınız mı, Sokak Biraevi'nde ya da Mest'te maç seyrettiniz mi, üstü açık Saki'de yağmura yakalandınız mı, Çardak'ta vur patlasın çal oynasın yaparken, Zindan'ın basık tavanları 5 dubleden sonra üzerinize geldi mi, Roxy'de alternatif takıldınız mı, Nupera'da votka-red bull yuvarladınız mı hiç?

İki kere üst üste telefonunuzu kaptırdığınız yere iki bin kere daha gittiniz mi hiç, elinizde bira sabaha karşı dörtte bağıra çağıra detone oldunuz mu, Tünel'den eve doğru dönerken alkolden şaşırmış bir vaziyette 2 senedir gittiğiniz Cihangir'deki evinizin yolunu şaşırdınız mı, Tophane'nin arka sokaklarında nara attınız mı, yılbaşı tacizcileri henüz piyasada yokken milenyuma o caddede girdiniz mi, o caddeyi ve kalabalığı yararak 5 dakikalık mesafeyi 1 saatte katettiniz mi hiç?


Bir meyhane bellediniz mi kendinize hiç, her hafta sonu aynı izbelikte ve aynı vasati bir büyük rakı - patates düzlüğünde on metrekare bir yere ait oldunuz mu, orada çalışan Yamuk adlı bir garsona hiç yamuk yaptınız mı, Garip Abi denilen garip bir adamı yüzlerce kez öptünüz mü, müdavimleriyle birlikte porno seyrettiniz mi, polis bastı mı, derbi için kavga ettiniz mi, et yediniz mi, beyin yediniz mi hiç?

Eski 45'likte bira sadece 300 bin lira diye koşa koşa gidip 3 bira içip tekrar koşa koşa Pendor'a gelip 500 bin liralık sulu biradan bir tane söylediniz mi hiç, Bronx'ta bilardo oynadınız mı, Kemancı'yı polis bastığında kimlikleri çıkardınız mı, deprem zamanı saçlar uzun ve olası satanist sıfatı nedeniyle yol ortasında polis tarafından kolunuza ve sırtınıza bakıldı mı, Fransız kolejindeki kızları beklediniz mi okul çıkışında, Barcelona'da buluştunuz mu, caddenin Cuma akşamüstü ergen mini eteklilerin caddesine dönüştüğünü gözlemlediniz mi hiç?


İnci'de profiterol, Hacı Abdullah'da kebap, Marmara Büfe'de dilli kaşarlı yediniz mi hiç? Beşiktaş formasıyla tezahürat yapa yapa şampiyonluk kutladınız mı ya da yine Beşiktaş formasıyla Galatasaray'ın şampiyonluğunu kutladığını üzülerek gördünüz mü, Pala Şair'i ve Baba meelodili kuş sesi çıkaran düdüğü çalan abiyi bıkmadan usanmadan gördünüz mü, Batman tişörtü giyen birini yoldan çevirip ''Vay kardeşim ben de Batman'lıyım kurban'' diyen bir kafanın aynı caddede aynı oksijeni nasıl tükettiğini düşündünüz mü hiç?

''Taksim'den hoşlanmıyorum, ne o öyle iti kopuğu herkes orda!'' diyen biriyle o anda ilişiğinizi kestiniz mi hiç, neden Burger King'in buluşma noktası olduğunu anladınız mı, yılbaşında The Marmara taşlanırken orada olup cam parçalarına maruz kaldınız mı, gece saat 3'te bardan çıkıp çoktandır görüşmediğiniz bir arkadaşınızın da civarda olduğunu düşünüp yanılmadığınız oldu mu, sivil polisleri bile sevdiniz mi, bir saatlik ders arasında Beyazıt kampüsünden Çiçek Pasajı'na gidip üç bira içip tekrar derse döndünüz mü hiç?


Maçtan sonra Nevizade'de bir-iki bir şey içeriz düşüncesiyle Kasımpaşa kombinesi aldınız mı hiç, Çardak'ın sahibesini her gördüğünüzde elini öptünüz mü, Neyle Meyle'de fincan böreği yediniz mi, Studio Live ve Olimpia'da 80's gecesine katıldınız mı, size alınan on tane hediyeyi bir zümküfül uğruna Mercan'da unuttunuz mu, Cumhuriyet Meyhanesi'nde ilk rakı denemelerine giriştiniz mi, Şahika, Sanat veya Aslanım'da biradan ''Bira Bira demir alır dünyaaaa'' diye bağırdınız mı, Gizli Bahçe'de Pazar günü sıkıldınız mı, eski İngiliz Konsolosluğu'nun altındaki müzikholde boru dansı yapan 60 yaşındaki teyzeyi gördünüz mü hiç?

Dünya tarihinde varolan hiç bir yabancı dili bilmediğiniz halde İstikal üzerindeki her bara turist kılığında ve ''Passaport? The Marmara Hotel!'' diyaloğuyla girdiniz mi hiç, Athena'nın Bronx'taki bir konser sırasında ''Beşiktaşlılar Beyoğlu'nda daima daha çoktur'' cümlesine şahit oldunuz mu, askerden izine gelen arkadaşınızla öğlen 12'de başladığınız rakıya gece 12'de efendice ara verdiniz mi, ikametgaha göre Vatan'dan Zeytinburnu veya Bahçelievler'den Ataköy dediniz mi, 3 lira ile başlayan taksici abiyle anlaşmaların yıllar içinde 10 liraya çıkmasıyla ''Gündüz açtırma abicim'' muhabbetine dönüştüğünü ve artık gece tarifesinin hatıralarla birlikte kalktığını hissettiniz mi, Asmalımescit'deki Akbabalı Meyhane'de kışın soğunda ve yazın sıcağında ılık ılık ve püfür püfür rakınızı yudumladınız mı, Beyoğlu Öğretmenler Evi'nden İstanbul'a bir daha aşık oldunuz mu hiç?


2 sene Cihangir'de oturduğunuz halde sigarayı bırakma vesilesiyle akşamları 5 dakikalık mesafeyi katetmeye üşenip hayatınızın mekanına bir süreliğine ara verdiniz mi hiç, evlendiğiniz insanı ilk defa o caddede gördünüz mü, uzun yıllardır görmediğiniz arkadaşlarınızla o cadde üzerinde karşılaştınız mı, lisedeki Felsefe öğretmeninizin barının müdavimi olup bir süre sonra ilk ayık kafayla gidince oranın bir Türkü Bar olduğunu anladınız mı, hafta içi sabahları işe yetişmeye uğraşan etekli ablaların uykulu ciddiyetliklerini farkettiniz mi, Pazar günlerinin kalabalığını eleştirip bir cadde için ırkçılık yaptınız mı hiç?

Kartpostallara nazire yaparcasına bembeyaz bir caddenin çocuksu bakirliğini ayakkabınızın altıyla bozdunuz mu hiç, her yere ben basmalıyım çılgınlığıyla iki ayağınızı da havada gördünüz mü, sıcak bir çayın makine soğukluğuna bile aldırmadınız mı, hangi Cadde'ye aitsin tartışmalarında ''Ait olduğum Cadde'ye'' cümlesini kurdunuz mu, Küçük Taksim henüz yokken duvarlara yaslanıp bira içen gençlerin arasından geçtiniz mi, fındıklı votkayı ilk o caddede bir barda tadıp bir gecede 20 tane içtiniz mi ve ''Hikayeden votka lan bu!'' deyip üstüne biraya döndünüz mü, Feridun Düzağaç'ı defalarca görüp yanınızdaki kız arkadaşınızı ona şikayet ettiniz mi, Mardinli (ki hepsi öyledir) bir midyeci belirleyip 3 sene boyunca her hafta gecenin köründe kabuk saydınız mı hiç?


Demirören AVM'nin inşaatı sırasında oradan her geçişinizde kendi kulübünüzün başkanının kulaklarını çınlattınız mı hiç, açıldıktan sonra ise içinizden tüm pişmanlığınızla özür dilediniz mi, lise zamanı sanki hiç başka lokanta yokmuş gibi her gittiğinizde Afacan Restaurant'a uğradınız mı, şimdi kapanan oyun salonlarında tilt oynadınız mı, yağmurlu bir günde Tüyap kitap fuarında sıraya girip, ıslanıp elinizdeki kitapların buruşmasını görüp bir de hiç kimseye kitap imzalatamadan çıkıp gittiniz mi hiç?        

Bilen bilir tanıyan için bellidir; Beşiktaşlı'yım elbette, Taksim-Beyoğlu'nun hemen yanında semtimiz, yanyana-cancana, ikametgahına kurban olurum öyle... 5 yaşından beri sevip ait olduğum yerin ismi İnönü ve ''Ne Mutlu Beşiktaşlıyım diyene'' ise, 15 yaşımdan beri de ''İstiklal Göklerdedir'' yüreğimde...

Fenerbahçe'nin Sorunu Happy Mizin Sorunu?


Tamer Karadağlı yıllar önce bir basın toplantısı düzenler ve kendisiyle özdeşleşen Robert De Nero edasıyla ''Ben bir hata yaptım... (uzun sessizlik)... Çok sevdiğim eşimi (kısa sessizlik)... aldattım!'' der. Biz yarılırız. Yıllardır her muhabbette aklımıza geldikçe kendisini anarız. Neyse!

Kulüpler bir hata yapmış, siyaseti kandırmış. Siyaset futbola karışmış. Karıştırma karışacak derken spor kavramı ile uzaktan yakından alakası olmaması gereken yüce mafya kurumu zaten yıllardır bu işin kaymağından faydalınıyormuş. Başbakan Federasyon başkanını belirlemiş. Savcı artık işin içindeymiş. UEFA Cenevre'den oğlum gelecek deyip kiracıyı çıkartmış. Bir camianın yöneticisi olmak ile ihale almak arasındaki paralellik nasıl oluyorsa devamlı kesişiyormuş. Kaos, teşvik primi, uluslararası hakem bağlama, sanatçı-futbolcu ilişkileri, karanlık adamların bahis oynamaları, el değiştiren kulüpler, menejerlik şirketlerine bağlanan paralar, Mayıs'ta vurulan kazmalar, içeride olan başkanlar, %33 kombine zammı, %20 forma zammı, şike iddialarına dekoderli çözümler, taraftar fişleme harekatı, play off, İlhan Cavcav, Sinan Engin ve benzeri kavramlarla aldatılan kimdir bana bi deyiverin gari! Taraftar onun ismi, en masumu elbette ve yıllardır aldatılan sadece o. Kötü stadlarda, pahalı biletlerle, insan yerine konmayı bırak, potansiyel suçlu davranılan, galibiyetlerin armağan edildiği ancak kötü gidişte protesto edildiklerinde satılmışlıkla suçlanan, iki kadeh içkisi ya da isyanı çok görülen, müşteri damgası yiyen, soğuğa-yağmura-çamura karşı olsa bile en kötü gününde yanında olmayı bilen taraftar... Şansal Büyüka çıkar der ki; ''Merak etmeyin bu dava uzun sürer. Fenerbahçe bu sene bu ligi tamamlar.'' İptal etmeyin dekoderleri anlamındadır bu söylem ama diyemez, onu da Yıldırım Demirören ağzından kaçırır; ''Futbolumuz ayağa kaldırmak için dekoder alın!'' Ulan sana mı kaldı yayıncı kuruluş ağzından konuşmak? Sen Federasyon önünde ülke futbolunun lekelenen itibarını ayağa kaldırma minvalinde bir açıklama yapacaksın, neden dik duramıyorsun? Suçlu ayağa kalk de, adalete güveniyoruz de. Fenerbahçe'nin sorunu hepimizin sorunuymuş! Neden? Ne hakkı var şike yapmaya? Ne hakkı var şike yapanın kendini Fenerbahçe'nin yerine koymaya? Ne hakkı var milyonlarca taraftarını bu hale getirmeye? (Aziz Yıldırım maskesi ve tişörtleri giyen ahmak güruhu ayrı tutuyorum elbette). Hala önce adalet diyeceklerine hala ama hala Fenerbahçe, marka değeri, futbolun önemi, vesaire vesaire...

Aldatılan yine biz, aldanan yine biz. Peki biz kimiz? O da belli değil ya artık. Yürüyüş yapanlarla kulübüne destek olup forma alan aynı mıdır? Aziz Yıldırım maskesi takan ile Aklanın da gelin diyen farklı mıdır? Trabzon'un temiz şampiyonluğu kutlu olsun deyip ertesi gün siteden kaldıran ile İlhan Cavcav adaleti bir midir? Ne olursa olsun kazanmak bu kadar önemli midir? Vicdan hiç bu kadar geri plana itilmiş midir?...

Sıkılıyor içim. Cumartesi hiç olmasın, futbol konuşulmasın, Süper (!) lig hiç bitmesini bırak, bir süre gözden ve gönülden ırak kalsın...

Kuzey ve Güney



Dün akşam Kanal D'nin 'kaslı' ve Kıvanç Tatlıtuğ temalı yeni dizisi Kuzey ve Güney'i görünce aklıma hemen eski bir tanıdık geliverdi. Infogrames firması tarafından 1989 yılında Amiga bilgisayarlar için çıkarılan 490 KB'lik strateji oyunu North And South. Çocukluğumuzun Amiga bölümünün en komedi unsurlarına sahip bu oyununda süvariler, topçular ve piyadelerle Sam Amca'nın iç savaşına o masum hallerimizle gark olmuştuk. Kuşbakışı kötü grafiklerin Allah allah seslerimizle anlamlı kılındığı, köprüden geçen süvarilerimizin nehrin karanlık sularında zayi olduğu, hücüm eden atlılarımızın herkesi kesip biçtiği yıllarda, dışarıda top peşinde koşarken aynı zamanda ekran başında da topla düşmanı patlatıveriyorduk. Ordularımızı kalenin güvenliğinden sorumlu tutarken sorumluluğumuzun olmadığı en tatlı anları yaşıyorduk. Ne okul, ne iş, ne güç, ne aşk, ne kadın, ne sorun, ne stres, ne para... Forza Amiga!

6 Eylül 2011 Salı

70 Günde Devr-i Alem... (Allah Rahmet Eylesin)



3 Temmuz 2011
Aziz Yıldırım içeride
İbrahim Akın itiraf etti
Bülent'in karısı ne diyor?
Ne hocaymış be, 100 bin dolar caiz ha
Faiz?
Yapmaz bizim başgaaan!
Bu kaçıncı dalga?
Haberli yandaş medya, habersiz yanlış tayfa
Menejerler ülkesi
Düşsün abi hepsi
Metris
Nato ihalesi
Komplo
Aziz Tişörtleri
Ahmaklık tekstili
Aklanın gelin, yakışıklı damat
Helal manifesto
Kaos
Karmaşa
Futbol tarihinde yolsuzluklar
En temiz biziz
Hayır biziz
Banka Asya'da başarılar
Hisseler, borsalar, tabanlar
İddialar çok ciddi
Şike vardır
Durum vahim
Fenerbahçe küme düşebilir
Eksi puan
Aksi plan
Sivas?
Eskişehir?
Yarın bir dalga daha
Sörf tahtasını hazırla
Yürüyüş, protesto
Ya Beşiktaş?
Tayfur mu?
Hadi canım
Sadri Şener kefaletle
Trabzon şampi...
Olan futbola oldu
UEFA ülkeyi cezalandırabilir
Cavcav adaleti
Boyunsuz 17 < Dik 1
Marka değeri
Fenerbahçe ligimizin gülü, biberi hatta kaderi
Masumiyet karinesi
Hele bir mahkeme...
Peki Lig Tv?
Bank Asya+TRT
Bu işler 80 yıldır böyle gidiyor
Bu konuda bir tek Galatasaray dik duruyor, sert cevap verelim
Ya futbol?
Play off-Play out
Üç korner bir penaltı
İki taç kraker bir Ülker
Galatasaray sanki çok temiz
Zalad
Mehmet Ağar
Malatya'daki arabalar
UEFA Fenerbahçe'yi reddetti
Trabzon'u yollayalım, onlara her yer Trabzon
Bursaspor'un hakkı?
8 maçlık cezasını kaldırın, gönülleri olsun
Peki Beşiktaş?
Kaldırın yabancıları
Yerliler?
Heryerdeler!
Düşürmeyecekler abi
Ben dedim
Ben demiştim
Ben dedimdi
Ben Didim!
Fenerbahçe bu sene bu ligde yer alacak
(Dekoder almayı unutmayın)
Futbolseverler futbolun elinden tutun
Zararımız çok, oynatma Uğurcuğum
Cas, dava, temyiz, adalet, tazminat
Hakemsiz ve futbolcusuz şike
19 günde 6 maç
Peki ya Fener?
Dünya kulübü-Yardım Kampanyası-Her spor branşında başarı! 
Herkesi sattılar abi
Onlar da biliyor
Şikeci diyen yandı, sahan kapatılacak
Peki şimdi ne olacak? 
10 Eylül 2011
Spor Toto Süper Lig Başlıyor... !!!
Artık sadece futbol konuşulacak