29 Temmuz 2009 Çarşamba

Lütfen Beni KAP'TAN Çıkarın ...


Kaptanlık pazubandının kutsal bir vazifesi olmalı düşüncesindeyim . Camianın onuru olan sembolünü kolunda taşıyacak futbolcu önemlidir . O camiaya layık , duruşu ve efendiliği olan , liderlik özelliğine sahip , altyapıdan gelmiş ya da uzun yıllar formasını terletmiş , ilk onbirde yer alan bir oyuncu haketmeli diyorum o bandı . İlla mümkünse de yabancı değil kalıcı istiyorum . Bizim gibi , bizden biri . Buralardan yani . Hakeme şikayetini ana diliyle söyleyecek , arkadaşlarını hakeme karşı koruyup kollayacak ve gerektiğinde yönetim - teknik direktör ikilisini tamamlayacak biri . Kulübüyle anılacak isim , ölümsüzleşecek forma ve taraftarın da kararıyla en önde çıkmalı sahaya . Güncellenmiş hali Puyol , Gerard , Terry veya Raul ise bir önceki yerli versiyonu Hami , Rıza , Müjdat ve Cüneyt misali .

Çıkış tünelinin üstü bugünkü gibi brandalarla kapatılmayan zamanları bilirim ben . İlk Rıza göründü mü oradan çikolata ve aşkın yaptığı etki yaşanırdı bu bünyede . Sınavı kazanan öğrenciden , hasretle kucaklanan sevgiliye ... Ailene kavuştuğun an ile askerliğin son günü paylaşılan coşkuya ... Varın siz anlayın gerisini . Bayram yeri olurdu o an ; ilk futbolcu atınca ayağını sahaya konfetilere ve meşalelere davranırdı herkes . Galatasaray ve Fenerbahçe'den Erhan ve Müjdat'ı hatırlıyorum . Bizden ise canlı gözle gördüğüm ilk kaptan Samet Aybaba olmuştur . Onu Rıza Çalımbay , Şifo Mehmet , Sergen Yalçın ve Tayfur Havutçu izlemiştir . Son zamanlarda bayrak oyuncu yetiştirmekten ziyade rakibimizin futbolcularına musallat olan başkanımızın da payı olmakla beraber yüz küsür senelik camia ; duruşu ve efendiliğiyle , saha içindeki hakimiyetiyle bir babayiğit çıkaramadı . İbrahim Üzülmez demeyin sakın ! Yenilmiş , üzülmüş ve yıpranmış sevdiceğine şefkat gösterecek olan ve kollarını açmış bekleyen taraftarı umursamayıp takımı kaçıran bir kaptan olur mu hiç ; zannetmem . Zaten son 10 senelik kariyeri üniversitelerde tez olacağına inandığım İbrahim Üzülmez bu bünyede daima gülümsenerek anılacaktır . Kafasını kaldırsa Barca , orta yapsa Real ... Biraz Carlos biraz da Ramos işte . Geçen seneki Terlik'si hayvan olayından sonra alınan kaptanlıklar kadar konuşulan Delgado ve Nobre ikilisinin ne denli akılda kalacağı bilinmezken , sınırlı yeteneği ve vasat düzeyine rağmen gönlüm İbrahim Üzülmez 'in son senesini o pazu bandıyla tamamlaması yönünde . Vefa bir semt adı ya da bir boza markası değilse Mustafa Denizli'nin son maçtaki hareketi fiyakalı bir şekilde devam etmeli . Eh ilk İbrahim'e verilecek haklar elbette ikincisi için de geçerlidir . Hem taraftarın gönlünde hem de racon aleminde . Hak geçmek olmaz . Affedilecekse veya defedilecekse her ikisi de ! Zaten Toraman geldiğinden beri hep sıcak hissetirdi . Gol sevinçleri , çabası , başarısı ve açıklamaları ile . Hatta en başında belki de bizi tercih etmesi ile . İsmail Köybaşı'nın oynadığı her maç pazu bandı Toraman'ın .

Delgado sakat , Nobre üçüncü kaptan . Gerçi hiç anlamam neden Mert Nobre bu takımda kaptan ? İlla herhangi bir Fenerbahçe şarkısına eşlik edilecekse bu olmasaydı bari be ! Dördüncü kaptanımız araya sıkışan Serdar Özkan . Ya peki Kahveci Nihat ? İlk paragrafta saydığımız her özellik ile Nihat'ı aynı cümlede kullandığımızda ''cuk'' sesi geliyor . Avrupa'ya gitti , gururlandırıp geldi . Milli takıma gitti , sevindirip geldi . Saha dışında efendi , saha içinde beyefendi . Kaptan olmak için biçilmiş kaftan , al sana kaptan ! Karar zor , iki İbrahim ve futbolcularca sevildiği söylenen bir Nobre . Özkaynak Serdar Özkan . Bunlarla beraber tam karşılarında ağabey sıfatı ve bu camianın çocuğu yaftasıyla Kahveci Nihat ! Karar Mustafa Denizli'nin elbette kalmaz ya hani ; bana kalsa açıklama yaparım , kaptan seçilmese bile bir gönlünü alırım ve Nihat'ı dört oyuncuya da örnek sunarım . Böylece sokakta yıllardır eksilen Nihat Kahveciler çoğalır ve bu da Beşiktaş için şampiyonluktan çok daha önemli bir kavramdır ...

Hiç yorum yok: