3 Kasım 2009 Salı

Wölfe - Black Eagle‏

Bu yazı Almanya'da çalışan ve orada yaşayan Fenerbahçeli olan Kadir Bülent Şener adlı arkadaşımın Wolfsburg - Beşiktaş Şampiyonlar Ligi müsabakasının onun gözünden ; öncesini , sonrasını , maç esnasını , atmosferini ve düşüncelerini belirttiği bir maç yazısıdır . Kendisine benim kırmayıp , yoğun mesaisi olmasına rağmen üşenmeden uzun ve güzel bir yazı yazdığı için çok teşekkür ediyorum ...

İşyerinde öğlen vardiyasında çalışıyordum . Kuraların çekileceği gündü . Daha öncesini hatırlamıyorum ama o gün sanırım ilk defa olucak ; akşam saatinde kuralar çekiliyordu . Her zamanki gibi yine futbol muhabbetine girmiştik . Konu elbette Şampiyonlar Ligi kura çekimi . Unutmadan söyleyeyim ben burada Volkswagen'in bir firmasında çalışıyorum . Volkswagen aynı zamanda Wolsburg'un ana sponsoru . İnanın çok para döküyorlar futbol için . Eğer ki maç günü daha doğrusu maç saati işe rastlıyorsa ve kimin elinde bileti varsa rahatlıkla işten izin alabilme durumu vardır burada . Bunu anlatmamın sebebi Wolfsburg maçlarının buradaki önemini anlamanız için . Futbolla yatıp futbolla kalkan bir bölge . Burada futbola ve Wolfsburg'a çok önem verilir . Wolfsburg'un ilk defa Şampiyonlar Liginde oynaması ve benim çalıştığım yerin Wolfsburg'ta olması işyerinde kuraların heyecanını ve muhabbetini iyice arttırıyordu . Gönlümden geçen ; Beşiktaş'ın Manchester United ve Wolfsburg ile birlikte güçlü takıma düşmesiydi . Bunda biraz Fenerbahçelilik , biraz çekememezlik ve biraz da Almanların morallerinin bozulmasını istememin payı vardı . Alman arkadaşlarımın çoğunun tuttuğu takım bellidir ; Ya Hamburg ya Werder Bremen ya da Wolfsburg . Bunların dışında buralarda Almanlar'ın tuttuğu bir takım pek çıkmaz . Neyse kuralar sonunda çekildi . Almanlarda bir sevinç bir sevinç . Şaşıracaksınız ama Manchester United'ın şehrimize gelmesine seviniyorlardı . Başlarına daha sonra bela olucak Beşiktaş'ın pek takan yoktu o gün doğru söylemek gerekirse . Bana sordular Beşiktaş'ı tanımak amacıyla . Bende onlara pekte hafife alınmayacak bir takım olduğunu ve Wolfsburg'a İstanbul'da hiç şans tanımadığımı söyledim . Daha o günden içlerine korkuyu sokmak istedim .

Zaman hızla akıp geçti , Wolfsburg CSKA'yı yenip Manchester United'a yenildi . Beşiktaş ise buradaki maça kadar sıfır puan alıp belki de kader maçı için Wolfsburg'a geldi . Maça gitmeye pek niyetli değildim . Yine Fenerbahçelilik vardı serde . Ayrıca biletlerin Şampiyonlar Ligi için üç maçlık paket halinde beraber satılması (Üç bilet 150 Euro) benim bilet alıp maça gitme şevkimi kırdı . Önce kombinelilere öncelik tanındı aldılar biletleri . Beşiktaş ve Manchester United biletleri anında karaborsaya düştü . 200 Euro verip de Manchester maçı ve 150 Euroya Beşiktaş bileti alan adamlar gördüm . CSKA maçı biletleri ise çoğu kişinin elinde patladi . Satmak için bilet alanlar mecburen kendileri maça gittiler . Almanya'da genelde boş tribüne maç oynanmaz . Tribünler dolduğu için elinde bilet olan bir şekilde maça gider her halükârda .


Maçtan bir gün önce idi . Beşiktaş'ın Almanya'da , özellikle de benim bu gurbet ellerinde çok yakınımda olması içimden bir hissin ; ''Boşver al bilet , git maça'' demesine sebep oluyordu . Bir gün önce Alman gazetesini okurken Beşiktaş'ın Helmstedt denilen bir şehirde (bana olan uzaklığı sadece 35 km.) kaldığını okumuştum . Ama sadece şehir ismi verilmişti . Nerede kalıyorlar nerede antreman yapıyorlar bilmiyordum . Ayrıca bu şehir stada da 25 km. uzaklıkta . Şeytan dürttü ; aldım bir Beşiktaşlı arkadaşı ''Gel önce stada gideriz sonra da son antremana bakarız'' dedim . Sanki bu cümlemi beklermiş gibi hemen olur dedi ve hatta benim arabayla gidelim teklifini verdi . Koşa koşa stada gittik ama yarım saatle takımı kaçırdık maalesef . Antreman yapmışlar ve otele geri dönmüşler . Biz de madem buraya kadar geldik bari otele gidelim dedik . Otelin etrafında bir kişi dışında kimsecikler yoktu ve o kişi de menajer Tayfur Havutçu'ydu . Önce selamlaştık , hoşgeldin deyip biraz yağ yaptik futbolcuları görmek için . Bize görme imkanımızın olmadığını , futbolcuların şu an yemekten çıktığını ve birazdan Wolfsburg'un son maçını izleyip toplantı yapacaklarını söyledi . Rica minnet yalvar falan hiç birşey dinlemedi . Maalesef sıfıra sıfır elde var ssıfır şeklinde geri dönmek zorunda kaldık .

Ama benim içime girmiş bir inat bırakır mıyım ! Bir gün sonra yine oteldeyim . Bu sefer futbolcularla görüştük . Bir gün önce yanımızda getirdiğimiz ve kimseyi çekemediğimiz fotoğraf makinemizi unutsak da pek farketmedi . Zira futbolcular şöhretin verdiği havayla pek de resim çektirmek istemiyorlar ve kaçıyorlardı insanlardan . Ama aralarında biri hariç ; Nihat Kahveci ! Bizimle ilgilendi , konuştu , hatırımızı sordu . Gercekten efendi adammış takdir ettim . Daha sonra eve döndük . Önceki paragrafta 25-30 kilometrelerden bahsediyorum mesafe olarak ama eve varmam 10-15 dakikayı geçmez . Çünkü otobanlar pek sıkışmaz buralarda. Rahatça yolda seyehatinizi yapabilirsiniz yani . Sanki bir ses devamlı akşam maça git diyordu . Ayrıca antremanım da vardı o tarafta . Benim oynadığım takım Wolfsburg şehrinde . Her antremana gidişimde Wolfsburg Arena Stadının önünden geçmek zorunda kalırım yolumun üstü olduğundan dolayı . Akşam saat 5 olunca antremana gitmek için yola koyuldum . Yollar tıklım tıklımdı . İnanın bana ; Wolfsburg şehrine 600-700 km. uzaklıktaki şehirlerden , Hollanda , Avusturya ve İsviçre'den gelen insanları gördüm . İçimden bir ses hala bana bu akşam maça git demeyi sürdürüyordu . Arabada yanımda olan arkadaşım maça gidecekti antremandan sonra . Camı açtı elinde Beşiktaş formasını sallıyordu . Şaka ile karışık ''Ne yapıyorsun koçum . Ya beni taniyan biri çıksa da burda demez mi bana , vay Bülent'e bak bizi kandırmış aslında Beşiktaşlıymış !'' Takılıyordum elbette arkadaşıma . Ama bir yandan da içimi hüzün kaplıyordu neden Fenerbahçe burada değil diye .

Antremanı yaptık , arkadaşı stada bıraktım . Bende işe gitmeden önce çarşıyı gezip bir şeyler yemek istedim . Çarşı çok kalabalıktı , iki takımın taraftarları her tarafı doldurmuştu . Ancak ne birbirine sataşan ne de kavga edip olay çıkaran vardı . Zaten Almanya'da bunların yapılması zor biraz . Yemeğimi yedim . Maça gelenler arasında Fenerbahçe formalı birini görünce tamam dedim , maça gidiyorum . Stada doğru yol aldım. Elde bilet yok , saat 22.00'da işbaşı yapmam lazım . Ama bilet bulup da şefimi arayıp bilet aldığımı ve gelince göstereceğimi söylersem bir-iki saatlik izin koparabilirim . Maça dakikalar var . Hemen Tunç'a (t2) mesajı attım , stadyum çevresinde olduğumu söyledim . O da bana gözlerinin beni aradığını söyledi . 18 Euroya bilet aldım bir karaborsacıdan Sanırım maçın son bileti bu olabilirdi çünkü maç 1 dakika önce başlamıştı ben girerken . Tunç'a bir mesaj daha attım girmek üzereyim babında . Ve artık staddayım . Hem de ben staddayım ; Avrupa'da hiç Türk takımı tutmayan Fenerbahçeli ben . Bülent Almanya'da bir Beşiktaş maçında ! Düşündüm de iyi ki Galatasaray gelmedi buraya !

Birkaç dakika geçti o da ne ! Rüştü sağa sola yumruklar atıyor , çoğu topa ıska geçiyor . Misimovic , Schafeer , Dzeko , Graffite ile Wölfe bastırıyordu . Hemen bir mesaj daha Tunç'a . İlk mesajlarımda berabere biter demiştim Tunç'a ama maça 5 dakika baktıktan sonra bu maçı kaybedeceğimizi yazdım . O da bana moral vererek merak etmememi ve puan alacağımızı söyledi . Ayrıca atmosferi yazmayı unuttum sizlere hemen bahsedeyim . Daha önce Wolfsburg - Stuttgart maçına da geldiğim stadda en büyük değişiklik olarak ; bir kale arkası hariç hemen hemen her yerde bir Türk'e rastladığımı ve stadın en az yarısında siyah beyaz formaları gördüğümü söyleyebilirim . Çarşı'yı anlatmaya gerek yok , zaten hiç susmadan 90 dakika bağırdılar . Bağırdılar kelimesi aslında uygun değil güzel bir şekilde takımlarını desteklediler . Küçük İnönü o gün Wolfsburg'daydı diyebiliriz . Bu arada maç Dzeko'nun kafa vuruşları Rüştü'nün ıskaları , Misimovic'in sağa sola top atması ve Beşiktaş'ın bir kaç tane Nihat ile kaçırdığı pozisyonla devam ediyordu . İlk yarı bitti . Almanlar hemen bira almaya giderken bende yanimdaki ekmeğimi yemeye koyuldum . Almanlar birayi su içer gibi içerler ve akustik statlarının avantajlarını kullanarak alkolün verdiği gazla takımlarını desteklemeyi en iyi şekilde sürdürürler .


İkinci yarı artık Beşiktaş da maça ağırlığını koymaya , kolay lokma olmadığını göstermeye başlamıştı yaptığı mücadele ile . Bense en azından bir puan alıp hiç olmazsa Almanların karşısında yüzümüz olsun diye dua ediyordum . Malum sis bombaları patladı . Benim alışık olduğum ama Almanların şaşırarak izlediği durum gözlerimi de çok etkilemişti . Ayrıca işyerinden Alman bir arkadaşım da sahada görevliydi . Daha sonra beni görüp Beşiktaş ve Wölfe'nin para cezası yiyeceğini söyledi . Ben de ona geç bunları sanki cebinden mi çıkacak dedim . Hesapta beraberlikten dolayı onunla dalga geçeceğimi unutturmak istiyordu ama yemezler . Almanlar o gün benden çok çekti ! Neyse sis bombaları sonrası İbrahim Kaş'ın Graffite'yi attırması Beşiktaş'a moral olur daha çok bastırır diye düşünürken maçın bitiş düdüğü çoktan çalmıştı . Ben kendi adıma Türk olduğumu bu sayede hissettiğim için huzurluydum . Beşiktaş'ın puan almasından dolayı sevinçli ve Tunç'un deyimiyle ayağımın uğurlu gelmesinden dolayı da mutluydum . Bu mutlulukla maçtan ayrıldım ve işyerimin yolunu tuttum .

Beşiktaş maçı böyle bitti . Artık bir daha Wolfsburg Avrupa Kupası oynar mı , bir Türk takımı daha gelir mi diye kendi kendime düşünürken kim öle kim kala diyerek yazıma son vermek istiyorum . Avrupa'da Türk olmak zormuş gerçekten . Her türlü olayda ülkeniz adına hem sevinç hem de hüzün yaşayabiliyorsunuz . Beşiktaş geldi ve gitti ama biz Türkler hep burda yalnızız ! Ülkemizin , tuttugumuz takimların ve özelikle de İstanbul'un kıymetini bilelim arkadaşlar diyerek de noktayı koyuyorum ...

KARA KARTAL OLEYYYYYYYYYYYY ...

Kadir Bülent Şener

7 yorum:

Engin Gürses dedi ki...

çok güzel bir yazı olmuş Bülent.şu an ben de avrupadaki diğer türk takımlarının hiç birini tutmuyorum ama senin gibi avrupa'da yaşasam bu piskolojiyle herhalde ben de tutardım FB ve GSyi avrupa maçlarında.

Hatta bazen kemdimden utanıyorum FB ve GS yenilsin diye sevinirken.Galip gelseler belki avrupa sokaklarında binlerce Türk dört gözle beklediği bu zafer sonucunda kendilerini bir geceliğine de olsa o yaban illerde özel hissedecekler ve ben maalesef bu sevinci engellemeyi arzu ediyorum :(((

The Eagle Abroad dedi ki...

Abim iyi tarafindan bakin, bak bizim gibi newyorkta olanda var. Burada samp ligi maci hic olmayacak maalesef:))

Ömer dedi ki...

Enfes bir yazi olmus. Bu stresli mac gununde bir cirpida okudum. Ellerinize saglik.

alper dedi ki...

gözlerim yaaşrdı yazıyı okurken amına koyum.yenelim şunları bu gece yav.

braunschweig dedi ki...

Yazimi tekrar okuyacagimi Tunc un sayfasinda yazdigim gün tahmin ediyordum. Ama bu denli gözlerim yasarip agliyacagimi hic beklemiyordum.hadi Besiktas kalbim seninle 2-1 alicaz maci.hic supheniz olmasin bu skoru bir kenara yazin .
GUN DOGDU HEP UYANDIK STADLARA DAYANDIK BESIKTASIN UGRUNADA BAYRAKLARA DONANDIK SEMTIMIZ ERKEK SEMTI ASIK EDER HERKESI UZERIMDE EKSILMESIN BAYRAGIMIN GOLGESI ISTE BIZ KOTU GUNDE HEP OMUZ OMUZAYIZ OVUNMEK GIBI OLMASIN BIZ KARAKARTALLIYIZ ve FENERBAHCELIYIZ

braunschweig dedi ki...

Bu yazdigim yaziyi kardesim Tunc un sayfasinda okuyacagimi bir gun biliyordum ama bu sekilde agliyarak okuyacagimi zannetmiyordum. hadi besiktas goruyim seni 2-1 besiktasa bu mac haberiniz olsun bir yere yazin.GUN DOGDU HEP UYANDIK STADLARA DAYANDIK BESIKTASIN UGRUNADA BAYRAKLARA DONANDIK SEMTIMIZ ERKEK SEMTI ASIK EDER HERKESI UZERIMDE EKSILMESIN BAYRAGIMIN GOLGESI ISTE BIZ KOTU GUNDE HEP OMUZ OMUZAYIZ OVUNMEK GIBI OLMASIN BIZ KARAKARTALLIYIZ

Adsız dedi ki...

biz de yalnızız...