11 Şubat 2009 Çarşamba

Torba Suat

























Esnafspor 'un oyuncularından biriydik bizler de . 80 'li yıllarda futbolun mahalle aralarında yıldızlaştığı zamanlarda Bursa' nın küçük bir semtinde yaşardık . Brezilya sevgisiydi amatör sevdAlarımızın rengi sarı ile yeşil . Kimimiz Suat , Kıvırcık , Lango , Mercimek , kimimiz ise fırıncı Hamdi veya elbette antrenör Hacı olurdu . Hedef Amatör Kulüpler Ligi'nde şampiyon olmaktı . Kenar mahallere sıkıştırdığımız aşklarımız vardı bizim ve de mektup taşıyan küçük veletler . Mahallemizin camcısı dua ederdi deplasmana gidelim diye . Otobüs misafirperverliğin simgesi olurdu harap bitap . Bıyıklı kaleciler önemli değildi ya da bu yaşına gelmişsin hala top peşinde koşturuyorsun diyen çok bilmiş babalar . Tek önemli şey vardı : FUTBOL ...

Torba Suat : Niye böyle oldu be abi ? Ben çok sevmiştim be abi . O kadar mektup gönderdim insan bir cevap yazar . Benim günahım ne be abi ?

Hacı : Bak koçum ! Belli olmuyor ama benim bir tek kulağımın arkası kaldı . Artık acı çekmekten ve acı çektirmekten zevk almamayı öğrendim . Sevgililer ... Heh ! Bizim olanlar ya da olmayanlar ... Hepsi iz bırakır . Bu izler şimdi seninki gibi çok derinini çiziyor . Hepsi kalır ! Ama inan yeni izler de olacak . Yaşlıları düşün ... Sanki her şeyi bilirlermiş gibidirler . Ama öyle değil . Heh ! ... Ne kadar acı çekersen çek şunu hiç unutma ; çizilecek bir yer hep vardır ve çizecek bir yer ... Ressam olur insanlar başkalarının kalbini kazıya kazıya , ya da resim olurlar senin gibi ; kazına kazına ...

Torba Suat : Beni çok derin kazıdılar be abi ; ama altından sarı yeşil çıktı ...

Hiç yorum yok: