İlk posta geçen Cumartesi gelmişti Ömer arkadaşımızdan . Bu da ikinci hala bildiriyor , doymadı herif ! Karşınızda damacana buyurun okuyun ...
Fahri (ama Tatan değil) muhabiriniz Damacana'nın bitmek bilmeyen eski açık izlenimleri sürüyor ...
- Soğuk ve puslu bir İstanbul günü . Geçmek bilmeyen saatler . Elin İngilizi'nin 19.45'te gittiği maça ona çeyrek kala gidecek olmanın dayanılmaz sabırsızlığı . Es sind die besten , fark yedik yine pesten ...
- Stadın önü . Evinde bir galibiyet özlemiyle gelen vefakar taraftarlar , taaa Moskova'dan kalkıp bizim kale arkasına gelmiş soluk yüzlü Ruslar ve tabii güzel ablalar . Yüzümüzde soğuk , semtten kalma bir yorgunluk giriyoruz içeri . Polis bile üstümü ararken 'hayrola uykulusun' diyor , eeee saat 21.00 be kardeşim , tv başında esneme vakti .
- Beşiktaş Avrupa'da kendi evinde hiç 3 kez üst üste kaybetmedi . Bir büyük takım istatistiği değil ama köklü bir takım istatiği . 1957'den beri buralardayız , iki çeyrek final gördük . Eski bir UEFA şampiyonuyla oynuyoruz , belki de Avrupa'daki son maçımız ama tribünler dolmuyor . Şampiyonlar Ligi'nin en pahalı biletini satıyoruz çünkü . Herhalde Şampiyonlar Ligi ürünü basmayan yönetim biletleri saklamamızı istiyor .
- Eski açığın müdavimleriyle selamlaşma , çekirdek alışverişi , kuru soğuk , bangır bangır çalan müzik derken ısınıyoruz ortama . Neden bilmem herkes CSKA'ya ve hakeme kıl oluyor . Önümüzde ısınan Hansson'la makara yapıyoruz : Yaktın ulan İrlanda'yı ...
- CSKA'lılar göz ucuyla tribünü süzerek ısınıyor , kapalıdan duyulan küfürler ... Hemen yanımızda , numaralıda parasını verip gelmiş CSKA'lılar var (lan daha ben gidemedim a.q) ... Holiganlık seviyem artıyor , biraz da makara olsun diye laf atıyorum , en çok güvenlikler gülüyor bu halime ...
- Tüm stadı saran korkunç bir destek , şehitler ölmez vatan bölünmez , Champions League Theme ve maç başlıyor . Telefonuma kaydediyorum bütün bunları . CSKA taraftarının yepyeni bir deneyim yaşadığı çok açık ama onlar da boş değiller . Tello'nun pozisyonundan sonra bütün momentum bize geçiyor , coşku son haddinde artık .
- Wolfsburg maçının skorunu nasıl öğreneceğiz lan derken skorbordun akıllı olduğunu farkediyoruz . Ulen böyük organizasyon şu ŞL ... Herkesler gol atıyor , biz gene gidemiyoruz emanet stoperin üstüne . Madem oynayamıyosun bari taça at derken ısrarla oyunda tutmaya çalıştığımız topu kaybediyoruz , rüzgar gibi geliyorlar , bir tek pas ve gol . Altın saçlı Krasic sahnede . Gol sevincinin bokunu çıkarıyor haliyle ama numaralıdakilere ne demeli ? Bu kadar mutluluk tahrik yapıyor bünyede dönüp küfürü basıyoruz Ruslara . İlk yarının sonuna doğru 'aman bir kaçak olmasın' diye iki polis gelip oturuyor Rusların yanına .
- İğrenç bir devre arası yaşıyoruz . Manchester önde , takım mağlup , Bobo ağır , Ernst yorgun , Toraman dağınık . Tello umudumuzu auta atmış . Biz de çay içiyoruz . CSKA'lılara leblebi atmak gibi bi muziplik düşünüp sonra vazgeçiyorum .
- İkinci yarı . Değişiklik yok . Biraz daha atağız , pozisyonlar daha etkili ama o kadar . Tribünler tam 'Uefa'yı ...tiret' derken Rüştü sakatlanıyor . Hava soğuk , oyun soğuk . Bari Korcan girsin , Şampiyonlar Ligi şampiyonu mu olucaz bu saatten sonra derken Rüştü devam ediyor . Sağlamcıyız ama sağlam bir takım değiliz maalesef . Bu kadar ön liberoya karşı çatır çatır boğuşuyor CSKA .
- Denizli 9 milyonluk Tabata'yı düşünmüyor bile . Sakil yöneticilerimiz utanmadan Krasic'in fiyatını sorarken Nihat giriyor . Yine ucuz tepkiler sağdan soldan . Krasic çıkarken alkışlayanlara basıyorum kalayı , iyi oynamış olabilir bana ne bundan ! Stamford Bridge'de Sergen çıkarken neler oldu var mı hatırlayan ? Herşeyi böyle kıçımızdan anlıyoruz işte , o yüzden Nihat'ı yuhalayanlara veryansın ediyorum .
- Ferrari kaçırıyor , Nihat kaçırıyor , Toraman kaçırıyor , Deli kaçırmıyor . Yapıyor ortayı sapasağlam , lan yine seviyor Allah ...
- Golden sonra numaralıdaki abiler kurtlarını döküyorlar Ruslara , eeeee biz de haliyle . O kadar olacak ; güvenlikler bile bekledi bu golü . Nobre sahnede , giden gelmiyor artık , herkes çılgın gibi , gol olacak , Kartalım kazanacak . Son dakikalar Akinfeev ve hakem nefretiyle geçiyor , Aldonin golü atmadan önce de millet gitmeye başlıyor zaten . Az önce omuz omuza bağırdığımız tipler iyi akşamlar bile demeden gidiyorlar . İyi bir akşam değil , haklılar ...
- Yine hüzünlü bir maç çıkışı . Ama en güzelini sona saklamış Yaradan . Beşiktaş'a yürürken yükselen 'Filip' sesleri . Baktım , Holosko ! İlk kez görüyorum saha dışında , kaçar mı , hemen bitiyorum yanında . Herkes fotoğraf çekme telaşında ama kaçacak eleman , iki pozluk vakti yok . Yenilgiden çok etkilenmemiş gibi , ben de başka bir abiyle poz verirken çekiyorum bu anı . 'Hade yaa' diyor iş biraz uzun sürünce . 'Filip, you are the one!' deyip baş parmağımı kaldırıyorum , gözleri parlıyor ve biniyor taksiye .
- Üsküdar'da minibüs beklerken bizi arabasına alan Makedonya - Gostivar'lı bir abimizin arabasıyla eve varıyoruz . Ona ve bu geceyi paylaşan bütün Beşiktaşlı dostlara selam ederim.
Eve dönüyoruz yine ...
10 Aralık 2009 Perşembe
Damacana Bildirmeye Devam Ediyor ...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder