22 Haziran 2010 Salı

Ara Güler ...


''Ara vermek iyidir . Daha iyisi ise o arada gülümseyebilmektir.'' (Eflatun M.Ö 532)

Farkındayım ihmal ettiğimi buraları . Bazen ikame kavramı insanın ilgi alanlarıyla muzip bir oyun oynar ya hani ve hayat da tercihler silsilesi ya honey ! Başka zevklere yelken açtım . Yaşasın briç ! Yok be abicim şu an atıyorum , fiyakalı cümlelerle başlangıç yapıyorum . Yalandır sanal , banaldir yalan . İstek Vakfı okullarında okumadım ama isteksizliğin girdabında kayboldum klavye kardeşe , levyeyle giriştiğimden beri laptop abiye . Bir de evlilik denen kutsal damacanadan yıkanmak üzereyim ki , pürü pak olacağım yemin ederim . Neyse bunlar benim özel durumlarım , size ne ve bize ne diyenlerin gönlüne koyayım . Futbola ara yok , dünya kupası Trt'de izlenir . Vuvuzela geyiği yapmayana kız yok . Benimse kupa geçmişim 7 kez ile yaşlanmaya delalet . Ha bu arada Beyazıt Öztürk ile Eflatun Real Madrid'de beraber oynarlar lan ...

Seksenaltıyı hayal meyal hatırlayan hafızamın bir kenarında mıh gibi dururlar Sikilaççi (bol ç'li) ve Roger Milla . 2 sene öncesi de vardır ki Van Basten abimizin sıfırdan doksana voleyle 2 saniyede çıkmasıdır ve benim bir koşu dışarı çıkıp ''Ben Van Basten'im lan'' deyişimle aynı zamana denk düşer . Akçay'ı bilen vardır kesin , suyu soğuk , lokması sıcak . Benim için 1990 İtalya ; eşittir Akçay'da bir pansiyonda 55 ekran ITT karşısında kendini spiker sanma . ''Bu ileride çok büyük bir futbolcu olacak'' sesinin kulaklarda anlaşılmaz bir şekilde gaza gelmesiyle sanki maçı ben sunuyormuşum gibi ''Linekeeeeer'' diye bağırdığımı hatırlarım . Temel Reis ve Kaptan Swing çizgi romanlarından arta kalan zamanlarda bir nevi gönüllü bir spikerlikti benimki . Maradona'yı ''Diego Armandooo'' diye uzattıkça sanki beni duyacağına inanırdım Tanrı'nın kulağı . Eli-kolu oluyormuşum gibi gelirdi sahadaki Tanrı'nın . Sonunda birisi ''yeter evladım , bırak spiker anlatsın'' mı demişti yoksa olaydan mı sıkılmıştım hatırlamıyorum . Ama o pansiyondan ayrılırken arkamdan ''Spikerlik binlerce kişinin yaptığı ancak sonunda şu çocuğun kazandığı bir ......'' lafını da duymadım değil . Mesela Arjantin gol atınca tribünde ağlayan kızı hatırlayan var mı ? Brezilyalı'ydı ve ne güzel ağlıyordu be ! Aşk mıydı o çocuksu , yoksa şimdi benim boyumda var mıydı oğlu mu ? Valderema'nın saçlarının afilli hali iskeleden denize atlayana kadardı bendeki ömrü . Higuata o hatayı yapmayacaktı ama Valla Milla sevinmiştim golü atana ! Baggio geliyorum diyordu , Maradona yarı finalde İtalya'yı bölüyordu . 6 goldü galiba Sicilyalı'nın attığı gol sayısı , sonra ortalıkta hiç görünmedi a.q.'nun ayısı . Şüküravi diye bir futbolcu vardı galiba , babamın ismi Şükrü ; Şükrü Abi Şükrü Abi diye bağırıyordum gol attıkça . Yapıştırma kartları vardı Panini'nin . Klinsmann falan hep biriktiriyorduk . Omam'ın Bıyıkları İngltere tarafından kesilmişti , Rijkaard ve Völler lamacılık oynuyorlardı . Çekoslavakya ayrılmamıştı henüz ve dillerde tekerlemeydi o zamanlar . Aaaa yoksa siz bunu bilmeyen Çekoslavakyalılaştıramadıklarmızdanmıydınız ? Lacatus ismi çok yakışıklıydı bir de Canniggia . O saçlar , o maçlar offf ! Goygoycu Çea vardı dimi bir de ? Bu muhabbet çok su götürür , adamı susuz getirir vallahi ...

Ondan sonrakilerden 2002 hariç hiç birine gönül vermişliğim yoktur . Yani İtalya doksan , sonrası noksan ! Bir lokantada en sevdiğim yemeği bulduktan sonra her gidişimde aynısını yiyenlerdenim ben sanırım . Başka şeyi merak etmiyorum , benimsemiyorum , istemiyorum . En iyisi oydu , diğerlerini denemesem de olur mantığı bu . Bu yüzden Sensible Soccer ve Amiga 500 sevgimden PES , FIFA ve bilimum futbol oyunları için bir kere parmaklarım çalışmamıştır . Futbol sayesinde kalbimizin zemini elbette çimdir ancak ilgi alanları , seçimler hayata etkisini illa ki gösteriyor . Öğlen oynanan Slovenya - Irak maçının süresi boyunca neler yapmaz ki bu deli gönül ! Sözün özü ve bu yazının son sözü iyi ki varsın Beşiktaş ve yaşasın çok yaşayanlar ...

Not : Eflatun ''Ben böyle bir laf etmedim derse kendi bilir !

1 yorum:

Ekrem35 dedi ki...

yine güzel ve gülümseten bir yazı. eline sağlık..