30 Eylül 2009 Çarşamba

Haydi Kalk Ayağa ...

Maç saati yaklaştıkça içime bir umut doluyor ki sormayın . Nedense garip bir biçimde tüm gün bu şarkıyı mırıldandım . Bir ara farkına vardım herkes bana bakıyor işte . Önemi yok galibiyetin ama şöyle bir ayağa kalkıp silkinme zamanıdır Kara Kartal ... Ve benim bildiğim Kara Kartal YIRTAR !

Aynalarda gördüğümsün
Ağladığım güldüğümsün
Aynalarda gördüğümsün
Çözemezler kördüğümsün sen
Bir de bir kuş gökyüzünde
Bak ne diyor son sözünde
Yıkılma öyle
Haydi kalk ayağa
Yürü güneşe ...


Not : Totemim Rus votkasına karşı Türk rakısıdır . Tutarsa bütün sene ka-fa 1500 !

29 Eylül 2009 Salı

CSKA - Beşiktaş

Yarın akşam ne yaparız ? Kimse bilmiyor . Konuştuğum insanlarda anlamadığım bir ümit var . Kazanırız abi diyen çok duydum ama yeniliriz geliriz diyene bu kulaklar no şahit ! Ne zaman böyle olsa pis bir gol yiyip evimize boynu bükük dönüyoruz . Bu sefer farklı olsun isteği hasıl olsa da yönetim - hoca ve futbolcular üçgeninin performansını düşününce karamsarlık sarıyor dört bir yanımı . Üstüne Avrupa'daki deplasman kabuslarını ekleyin . Gerisi Allah kerim ! Tavşan öngörüsü için benim tercihim Sivok ön libero . Varsa sizinkiler yorumda belirtin . Tabata ne yapar , Tello ne eder , Bobo oynar mı , Nobre yine kimlerle didişir analizine gerek yok . Çıkacaksın savaşacaksın . Yenilsen de bu gönüldeki anlamın yerini bulur . Hocanın kadro oynamalarının az , atacağımız golün bol ve Beşiktaş'ın yeni sayfa açacak bir skorun alması dileğiyle diyerek dualarla uyumak lazım ... Erkenden ..

Git

25 Eylül 2009 Cuma

Kral Tektiiiiir , Allahuekber ...

Yaz Yaz Yaz ...

İnönü'de 1. dakikadan 90. dakikaya küfür edildi ...
Ferrari gece gezmesinde ...
Nihat Türkiye'ye geldiğine pişman ...
Delgado dönüyor Fink gidiyor ...
Bobo kampı terketti ...
Fink'in ağzını bıçak açmıyor ...
Rüştü bir türlü düzelmiyor ...
Tello huzursuz ...
Mustafa Denizli bırakıyor ...
Levent Erdoğan saçmalıyor ...
Beşiktaş taraftarı sadece gürültü çıkarıyor ...
Ücret adaletsizliği düşüşteki en büyük etken ...
Mustafa Denizli Çeşme'ye gitsin ...
G.Saray ile F.Bahçe böyle olsaydı geçen sene şampiyon olamazdı ...
Beşiktaş lige havlu attı ...
Hakem maçı çok güzel yönetti ...
Demirören gidiyor , Murat Aksu geliyor ...
Mansimov geliyor , Levent Erdoğan gidiyor ...
Ersun Yanal geliyor , Mustafa Denizli gidiyor ...


Neler yazacaksınız bakalım daha ... Yazın yazın ... En sevdiğim mevsim yazın ... Kışlara gelesiniz ...

23 Eylül 2009 Çarşamba

Lig Tv Fotoğraf Arşivi !


LigTv her hangi bir Beşiktaş haberi yayınlar ve yayınladığı zaman bu resmi koymaktan nedense bıkmaz . Hep aynı resim . 1 sene oldu bu fotoğraf çekileli . İnönü Stadı kapalı alt , eski açığa yakın taraf olması lazım . Sanırım Gaziantep maçı olacak 3-0 yendiğimiz . Cska maç biletleri haberi için bile koyduklarına göre fotoğraf arşivleri kısıtlı olmalı . Yoksa 1 seneden bu yana neden 50 kere koysunlar değil mi ? Sen manyak mısın arkadaşım , hafızan ne kadar kuvvetli hafız veya kardeş ne iş dediğinizi duyar gibiyim ? Bu fotoğrafla bu denli ilgilenme sebebim çok tufah değil . Zira üstte , enine siyah - beyaz formalı ve beyaz şortlu olanın bacaklarını her gün başımı öne eğdiğimde görmekteyim !

Yeni Kadrolaşma Faaliyetleri !

''Bugünkü antrenmanda Denizli, kalede Hakan, savunmada İbrahim Toraman, İbrahim Kaş, Ferrari ve İbrahim Üzülmez'e yer verdi. Orta alanda Serdar Özkan, Ernst, Sivok, Yusuf'dan kurarken, Tabata bu dörtlünün önünde en ileride ise Nihat'ı denedi. Siyah beyazlı takımda ayrıca sakatlıkları devam eden Rüştü, Ferrari ve Nobre çalışmaya katılmadı.''

Haber LigTv'den .
Bu ülkenin gelmiş geçmiş en başarılı teknik direktörü ...
Geçen sene iki kupa kazandırdı değil mi ?
Yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum ...
Mustafa Denizli ...
Hala nasıl aynı hataya düşer ...
Nasıl hala bu kadroyu dener ...
Aklın yolu bir ise akıl nerede devreye girer bilemiyorum ...
İbrahim Kaş yapayım derken gözlerimiz çıktı !
Sivok neden ortada ?
Ernst ile Fink'i bozdun sıra Sivok ile Ferarri'de mi ?
107 gol yiyen takımın teknik direktörü bile kesmedi Fink'i ...
Nedir bu anlamsız ısrar ?
Nihat hayatında tek forvet oynadıysa gel benim hayatımla oyna !
Peki kanatlarda Yusuf ile Serdar Özkan varsa Rusya'da donmaz mıyız ?
Tello düşük ücretle oynuyorsa hakkı değil midir ücret artışı ?
Tello , Holosko ve Bobo mu suçlu da kesik yiyorlar ?
Kim yol açtıysa takım içi ücret adaletsizliğine onu kessene !
Çizmedin ki kesesin değil mi büyük Mustafa ...
Sözün özü kafakağıdında yazan Çeşme misali ...
Bu kadro doğruysa taraftar iki gözü iki çeşme olacak ...

21 Eylül 2009 Pazartesi

Football Manager 2010 # Türkçe

Sevgili Football Manager tutkunu dostlarımız,

Bundan tam 10 yıl önce, oyunda Türkiye ligi dahil yokken yaptığımız kampanyalar ile 2000 yılı için çıkan sürümden itibaren oyuna Türkiye liginin eklenmesini sağlamıştık. Şimdi sıra oyuna resmi olarak Türkçe dil seçeneğini eklettirmeye geldi.

Yıllardır Football Manager'i Türkçe oynamak ve daha iyi anlamak için hazırlanan Türkçeleştirme yamalarını kullanıyorsunuz. Bu yamalar oyun çıktıktan sonra yayınlandığı için yeni oyun heyecanını yaşayamıyorsunuz ve sabırsızlıkla bu dosyaların çıkmasını bekliyorsunuz. Artık bu çileden kurtulmak, oyunu resmi Türkçe dil desteği ile oynamak, oyunu daha iyi anlamak istemez misiniz? Üstelik bunu Football Manager 2010'da yaşamak istemez misiniz?

Yıllardır haklı olarak bir çok arkadaşımız FM Türkçe olsun istiyor, yıllardır aynı tartışmalar bitmiyor. Oyun yapımcıları; "Korsan kullanım fazla, bu nedenle Türkçe FM yok" derken, Türk FM severler; "Önce Türkçe'yi eklesinler, biz sonra orijinal alacağız" cevabını veriyor.

Bu yazışmalar bu zamana kadar hiçbir yere varmadı. Ancak şu anda önümüzde somut bir söz bulunmakta!
FM 2010 Türkçe olabilir! İşte bu söz Football Manager'in yaratıcı ve yapımcı firması Sports Interactive tarafından verildi.

Bu yıl 10 bin kişi Football Manager 2010'u korsan kullanmak yerine orijinal satın almayı kabul ederse, Sports Interactive, Football Manager 2010'a Türkçe dil desteği eklemeyi planlıyor.

Yani Türkçe'yi oyuna çok kısa bir sürede eklemek için gereken maliyetin altına girmeyi kabul ediyorlar. İstekleri FM 2010'u korsan kullanmak yerine orijinal satın almanız.

Bu sebeple bizlerden imza kampanyası başlatmamızı ve sizlerden oyunu orijinal olarak satın alma sözünü almamızı istediler. Bu sanal imzaları, Sports Interactive Genel Müdürü Miles Jacobson'a ileteceğiz.

Gelecek 3 hafta içerisinde eğer 10 bin imzaya ulaşılırsa Football Manager Demo'ya, Türkiye Ligi Quickstart eklenecek ve Türkiye liglerini erken deneme imkanına sahip olunacak. Eğer bu imzalar gerçek satışa dönüşürse (sözler tutulursa), Football Manager 2010 için Türkçe dil dosyası resmi olarak STEAM üzerinden ücretsiz indirilebilecek.

Amaç, Türkiye'de bu oyunu korsan oynayanların sadece %5'inin orijinal satın almasını sağlamak. Yani korsan oynayan her 100 kişiden 5 kişinin orijinal satın almasını sağlarsak oyuna Türkçe dil desteği gelmesi hedefleniyor .

Lütfen kayıtsız kalmayın ...

Havuz Problemi


Bademeister - MyVideo

İspanya - Sırbistan : 85-63


Biz bunların ikisini de yenmemiş miydik ?

Eskişehirspor ve Taner Gizlenci


Şehrine sahip çıkan ve tribünleri dolduran her takımın bu gönülde önemli bir yeri vardır . Tarihlerinde en büyük acıları yaşatan tek takım Beşiktaş'tan nefret etseler de ve kardeşleri olduklarını syöyledikleri Bursaspor atkılarını geçen seneki deplasmanda bize gösterseler de seviyorum ben Eskişehir'i ve kırmızı şimşekleri . 3 Büyükler yoktur , Antibizans ve İstanbul'a karşı söylemlerini . Adanademirspor , Bursa , Sakarya ve Kocaeli gibi . Kafa kağıdında neresi yazıyorsa o sporu tutmak ne zor bu ülkede . Onlar fark yaratıyorlar ve bu sebepten bile saygı duyulmayı hakediyorlar . Geçen sezon hakemlerden çok çektiler , hakları yendi ve medyada seslerini yükseltemediler . Bu sezon ise Ümit Karan , Mehmet Yılmaz ve Burak Yılmaz transferleriyle 6. haftadan ligin üçüncü sırasına kuruldular . Youla artık yalnız değil . Savunmayı da toparlarsalar ; ki en yumuşak yerleri bu bölge , sene sonunda ilk altı içinde yer alırlar . Bu hafta Brezilyalıları baklavasından meşhur olma yolunda olan G.Antep'i 3 golle geçtiler . Maç öncesi Eskişehir forumlarını takip ettiğimde maçın hakemi üzerine yazı yazan epey insan gördüm . Cumartesi akşamı oynanan maçın hakemi Taner Gizlenci idi . Adı geçen hakem kimdi ve neden bu kadar konuşuluyordu ?


Taner Gizlenci beden eğitimi öğretmeni . Saçsız haliyle çakma Collina imajı sahibi , 42 yaşında , Manisalı ve A Klasman hakemi . Geçen sene Gençlerbirliği Oftaş - Kayserispor 31. haftanın tansiyonu en düşük olması beklenen maçında sarı kartını 3 kere kullanırken , hakemin yönetimine tepki gösteren Gençlerbirliği Oftaşspor Teknik Direktörü Osman Özdemir , maçın 68. dakikasında sahayı terk etmişti . Karşılaşmanın sonunda ise Gençlerbirliği Oftaşspor'un milli oyuncusu Giray Kaçar'ın aldığı dirsek darbesi sonrası çenesinin kırıldığı ortaya çıkmıştı . İlhan Cavcav'ın 'Nasıl futbolculara doping testi yapılıyorsa bu hakeme de alkol testi yapılmalı' dediği bir hakem olarak hatırlanıyor . O maçta olan olaylardan sonra 1 haftada 3 lig birden düşerek TFF 2. Lig 5. Klasman Grubu'nda oynanacak Şanlıurfa Belediyespor - Adıyamanspor maçına atandı . Ancak yeşil sahada kramponları sadece elinde düdük ya da bayrakla dolaşmamış . O Ümit Milli takıma kadar yükselmiş eski bir futbolcu . Hatta Fenerbahçe'nin 1990-1991 sezonunda Kadıköy'de Erman Toroğlu'nun yönettiği ve Aydınspor'a 6-1 yenildiği maçta Taner Gizlenci konuk takımın formasını giyiyordu . Tek giydiği forma Aydınspor değil elbette . Bir dönem de Eskişehirspor formasını terletmiş . İşte zurnanın zırt dediği yer de burası olmaktaydı . Forumlarda konuşulan buydu ve dedikodunun çıkması normaldi . İnşallah maçın önüne geçmez dediğimi hatırlıyorum hafta içi ancak keşke maçın içine etmez deseymişim . Seyredenler bilecektir . Sağolsun tüm Eskişehir gollerinde yardımcı oyuncu , yönetmen ve ışıkçı olarak yer aldı . Youla itiyor rakip oyucuyu , faul olması gerek ama devam diyor hakem , o top gidiyor penaltı oluyor ki penaltı verilmeyebilirdi diyen sayısı oldukça fazla . İkinci golde çizgiyi geçti mi geçmedi mi diye tartışılan pozisyonda yardımcı hakemine uyup golü veriyor . Üçüncü gol ise tam bir komedi . Faul kullanacak Gaziantepli futbolcunun karşısındaki rakip oyuncu açılmıyor , sarı kart göstereceğine oyunu devam ettiriyor . O top Burak Yılmaz'a gelip kornere dönüşüyor . Dışarıdan çevrildiği söylenen pozisyonda Vucko golü atıyor . Hakem bir kez daha santrayı gösteriyor . Bu olanlar sadece 3 dakikalık özet görüntülerden . Maçı bir şekilde 90 dakika seyreden dürüst insanlara ihtiyacımız yok değil .

Eskişehirspor'un bu galibiyetini hakeme bağlama niyetinde değilim . Rıza Çalımbay haddini ve takımının yeteneğini bilerek bileğinin hakkıyla buralara kadar gelmiştir . Eminim ki Eskişehirspor'u tutan futbolseverler de bu tür hatalara eyvallah demiyordur . Ayrıca aynı hakemin aynı takımların geçen sene Gaziantep'te 1-1 berabere kaldıkları maçı da yönettiğini hatırlatayım . Tarihi , seyircisi , kareografileri ve şehire layık takımıyla Eskişehirpor'u daha yukarılarda görmek isterim . Öncelikle portatif olan misafir takım tribünlerini değiştirmeleri ve kaliteli bir defans oyuncusu almaları şartıyla .

Star Tv Ne Demek İstiyor ?

Mübarek 11 Aylar Başladı ...

İçkinin su gibi aktığı
Eğlencenin dibine vurulduğu
Berduşlar Sultanı gibi gezilen
11 aylar başlamıştır ...
Hayırlı olsun ...

Bekle Beni Başbakan


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan akrabam değil ama bayramın ikinci günü kendisini ziyarete gidiyorum . Elini öpemeyecek olsam bile içine işeyeceğime şimdiden garanti veriyorum . Şaşırmayın hemen durun , önce bir dinleyin . 2 ay önce iki post girdim bu siteye . İlki budur ikincisi şudur . Bu fırsat kaçmaz maksadıyla bir adım attım ve de ilk büyük maçta misafir takım biletlerinin 120 lira olduğunu görünce ne kadar akıllı bir iş yaptığımın farkına vardım . 3 arkadaşımla birlikte tribünde yerimi alacağım . Galatasaray'ı ve F.Rijkaard'ı canlı seyretmek keyifli olacak . Zıplaması , koşması ve yuvarlanması ihtimaller dahilinde olan Yılmaz Vural'a ayrı bir ihtimam göstereceğim . Çevre şartlarından etkilenip Kasımpaşa diye bağırırsam komik duruma düşeceğim . Zira bundan iki sene önce İnönü'de doksan dakika sonunda eski açık tribününe dönüp ''Narkotik uyuma Kasımpaşa burada'' diye seslenmişliğim var . Forza Karagümrük Tarlabaşından aşaağaa Kasımpaşa ...

Otobüsün Olayım Mülayim ...

20 Eylül 2009 Pazar

Fenerbahçe HAKetti !

Fenerbahçe maçını seyrettim bu akşam . Antremandan hallice . Al gülüm ver gülüm . İstanbul Belediye'nin bırakın gol atacak hali iki pas üst üste yapacak hali yoktu . Ben ne zaman geçirmek için yerde yatan ne de gol atmak için çırpınan oyuncular gördüm . Aklıma önce geçen seneki 'Ayağa kalkın erkek gibi oynayın' tezahüratının ilk çıktığı maç , sonra da bu sene Olimpiyat Stadı'nda oynanan ilk Beşiktaş maçı geliyor . Aynı mı bu İbb ya da İb.e mi İbb ! Fenerbahçe dünkü Beşiktaş gibi . Tek farkı onlar bir şekilde 3 puan yazdırıyorlar hanelerine . Beşiktaş ise aynı terane . Geçen hafta Bursa'da şansla bu hafta İstanbul'da balla oh ne ala ne ala ! Taraftar dolduramamış stadı , tribünlerden tek bir kare yok . 2 hafta önce tıklım tıklım İnönü'nün misafir takım tribünün yanındaki boşluğu çekmeye meraklı kameramanı ve bundan bahsetmekle övünen spikeri hatırladıkça sadece gülüyorum . Alex'e umudunu bağlamış Daum'un , Daum'a umut bağlamış Aziz Yıldırım'ın ve Aziz Yıldırım'a umudunu bağlamış taraftarın 3 sene üst üste şampiyon olacak hali yok . Bilica'ya çıkmayan kırmızı kartlar ile geçen haftaki hakem tartaklamalarına sesimi duyan var mı diyorum , sonra Beşiktaş hep hakem hatalarına odaklanıyor diyorlar . Desinler , önündekini de yesinler ! Şansal Büyüka ve Rıdvan Dilmen'in özne Fenerbahçe olunca yorumlarını seyrediyorum ve bukalemunlara olan sevgim artıyor . Medya bu , lobi bu , güç bu . Kendileri pişiriyor kendileri yiyor . Anlayacağınız yersen oluyor . Kazanan daima HAKlıdır ama içinde HAK geçen kelimeler 'hak geçmesin' ibaresi ile çok alakasız duruyor !

Batuhan !

Bayramlar Küçükken Güzeldi

Bayramlar küçükken güzeldi . Sabah kalkılan bayram namazı sonrası ziyaret edilen akraba mezarlarını hatırlıyorum . Annemin arefe günü aldığı yeni kıyafetleri eve gelince koşaradım giyer babam başta olmak üzere ablam ve ağabeyimin ellerini öperek bayramlaşırdık . Para kaynağı babam olduğundan onun elini başıma götürdüğüm anın anlamı büyüktü . Lunapark beni beklemeliydi . Çarpışan arabalar sabredin derdim . 3-4 günlük bayram tatilini karşılayacak sponsorum sayesinde bir çocuk için anlamı ve tadı büyük şeker , çikolata ve gofret üçlemesini almak için bakkala inerdim . Daha sonra sayısı az akrabalarımızın değeri düşük banknotlarını cebime atarak keyifli anları pekiştirme yoluyla ve kuzen - yeğen oyunlarıyla ilk günü tamamlardık . Bayramlar küçükken güzeldi . Uzak ve para vermeyen akrabalara gitmek hiç istemezdim . Ama küçüğüz ve mecburuz . Unutulmaması gereken ve belki de bayramın bir çocuk için tek kelime ile anlatacak olan torpil , kız kaçıran ve fişeklerden çıkan sesler mahalleliyi korkutmak ve tedirgin etmek üzerine kurulmuştu . Yeni giysilerin kirlenmesi ile annemin bağırması üst üste gelse de cebimdeki paralarla her istediğini alabilmek duygusu her şeye bedeldi . Sabah gazetesinin ezberi bozmasından önce bayram gazetesi diye bir kavram vardı . En özensiz şekilde hazırlanmış ve yazar kadrosu olmayan bir gazete düşünün . Hikayeden hallice işte . Bayramlar küçükken güzeldi . Bunlarla birlikte bayram ekranında en ünlü sanatçılar boy gösterirdi . Televizyonun tek kanal ve tek seçenek olduğu zamanlardan bahsediyorum . Sanatçılar bayram programında 3-4 şarkılarını icra edip giderlerdi . Biz ise misafirlikte olduğumuzdan oturup da zevkini çıkararak asla seyredemezdik . Baloncular , seyyar dönme dolapçılar , seyyar salatalık satıcıları ve elinde tüfekle dolaşanlar için bulunmaz fırsattı bayram . Zira her çocuğun cebi onların çocukları için bayram harçlığı demekti . Bayramlar küçükken güzeldi . Kurban bayramı ise yollar kan içinde olurdu . Her çocuğun alnında bir kan lekesi . Şeker bayramı ise sadece hüzün olurdu diğerine göre daha az tatil olduğundan . Tüm ağızlarda birer şeker . Apartman apartman , ev ev dolaşan küçücük veletler . Bayramlar küçükken güzeldi . Daha az mezar ziyareti , para ve sorumluluk duygusu olmadan bol bol tatil ... Artık büyüdük , el öpme faslı azaldı . Kocamanmışım sanki bir de el öptürüyorum . Elimi cebime soktuğumda o an gözleri parıldayan yeğenlerimin suratlarında kendi çocukluğumu görüyorum . Ulusal gazetelerin hepsi bayram seyran dinlemiyor aynen çıkıyor . Fişeklerin sesi hala kulağımda , mahallede kız kaçıranları gördükçe tüm küçüklere özeniyorum . Uzak akrabalar artık bir cep telefonu yakınlığında . Gitmesek de görmesek de onlar bizim yakınlarımızmış . Televizyon bayram programlarını bırakalı çok olmuş , ceplerimi çikolata ile doldurmak için bayram olmasını beklemiyorum . Eski bayramlar ne güzeldi be diyorum . Babamsız geçirdiğim ilk bayram bu . Babam artık yok . Onun en çok ellerini özlüyorum . Ve ben sanırım büyümekten nefret ediyorum . Bayramlar küçükken güzeldi ...

Beşiktaş'a Her Gün Bayram

Erman Toroğlu'nun prensi Bünyamin Gezer'e mi kızsam ... Yoksa yere yatmaktan başka hiç bir şey yapmayan Kayserili oyuncuların akrabalarını mı ansam ... Küfürsüz tezahürat yapmayı bilmeyen sevgili kardeşlerime mi söylensem ... Maç boyu küfür edildi diyen Şansal Büyüka'ya mı yüklensem ... 1 aydır gol atamayan forvet oyuncularına mı dolasam kalemime ... Ya da Mustafa Denizli'nin tavşanlarını mı söylesem ... Levent Erdoğan'ın içkili kafayla canlı yayına bağlanmalarına mı sövsem ... Yoksa Sinan Engin'in ellerini ovuşturmasına mı dikkat çeksem ... Ne yazmak geliyor içimden ne de birşeyler paylaşmak ... Sadece hayırlı bir mağlubiyet olmasını diliyorum ... Yıldırım Demirören gidecekse tüm mağlubiyetler başım üstüne ... Zehir olsa da şu an itibariyle iyi bayramlar diliyorum herkese ...

19 Eylül 2009 Cumartesi

Kapalı ve Şampiyonlar Ligi # 3

Kapalı ve Şampiyonlar Ligi # 2

Kapalı ve Şampiyonlar Ligi # 1

Beşiktaş - Manchester United

Japon Dede

Bekir Coşkun'un Son Yazısı ...

Domuz Pişmemiş Tava - Akıl Değmemiş Kafa

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül New York'ta temaslarda bulunurken, eşi Hayrünnisa Gül de New York'ta hem geziyor hem de alışveriş yapıyor.
Oda TV' nin haberine göre, Hayrünnisa Gül 'ün New York'taki restaurantlarda garsonlardan ilginç bir isteği oluyor.
Gül New York'ta gittiği restoranlarda önce siparişini veriyor,
sonrasında ise istediği yemeğin piştiği tavada daha önce domuz eti pişip pişmediğini soruyor.
"Evet" yanıtını aldığında ise garsonlardan tavayı değiştirmelerini rica ediyor.
-- İçki değmemiş bardak, sarhoş oturmamış sandalye,
akıl değmemiş kafa --
İçki değmemiş bardaklar...
BEN 'İçki değmemiş bardak' ilk kez duyuyorum. Suudi Arabistan'ın önemli devlet adamı Şeyh, kızının İstanbul'daki düğünü için 'içki değmemiş' otuz bin altın işlemeli bardak siparişi verince duydum.
Gözüm bizim evdeki 'içki değmiş' bardaklara takılıyor. Cehennemde cayır cayır yanasıcalar rafta sıra sıra duruyorlar. Sık sık devirdiğim için içki değmişliğinden şüphelendiğim sarhoş sürahinin önünde...
Hatırlıyorsunuzdur, AKP iktidara geldiği günlerde bazı milletvekilleri Meclis'teki su bardaklarını görünce 'Bunlar rakı bardağına benziyor' diyerek geri göndermişlerdi, rakı bardağına benzemeyen bardaklar alınmıştı.
Aynı kafa bir yerde kesişiyor. CHP'liler ise 'Su içince niye sarhoş olduklarını' anlamışlardı. 'İçki değmemiş bardak' yanında, üç bin sarhoş oturmamış sandalye de sipariş verebilirdi Şeyh.
Üzerine içki konulmamış bin masa...
İçinden sarhoş geçmemiş otuz otel kapısı...
Ne bileyim ben?..

Şeyh dünyanın en büyük yatlarından birisi ile İstanbul'a geldi, konuklarını 17 özel jet taşıdı. Yüz limuzin hizmet veriyor. Düğün için Çırağan Sarayı'nın bahçesine 40 palmiye ağacı ile 100 çam özel yerlere dikildi. Ve Paşabahçe'ye otuz bin 'içki değmemiş' altın işlemeli bardak yaptırıldı.

Nasıl olsa ABD askerlerinin postalları değdiğinden bu yana, dünya petrol gelirinin büyük bölümü Suudi Arabistan şeyhlerinin cebine daha emin akmaya devam ediyor. Kutsal topraklar ecnebi ordularının işgalinde. Halkın yoksulluğu yetmiyormuş gibi, başlarına kaç senedir bomba yağıyor.. Kolu ve bacakları kopmuş çocuk sayısı binlerce. Babaları-anneleri öldürülmüş kara gözlü çocukları artık yetimhaneler almıyor. ABD-İngiltere ve diğerleri Suudi Arabistan ile işbirliği yaparak petrolü Batı'ya taşıyorlar. Tüm bu evrensel gasp ve cinayetler Müslüman eli değmeden elbette olmuyor.

Ben 'içki değmemiş bardak' ilk kez duyuyorum. Ve dünden bu yana, Müslüman toplumların akıl değmemiş kafaları yüzünden neler çektiklerini düşünüyorum.

Ayı Mail

Aslan yıllık izine çıkmadan önce; 'Hareketlidir, hızlıdır, ormanı dolaşıp gelince bana rapor verir' diye düşünüp vekaletini çakala bırakmış. Bunu tüm hayvanlara 'e-mail' atıp bildirmiş. 'çakal vekilimdir, ona saygısızlık ederseniz bana etmiş sayılırsınız, geldiğimde hesabını sorarım' diye yazmış.

Çakal, ertesi gün büyük havalarda ve çalımla ormanda dolaşmaya başlamış.Bakmış Gergedan su içiyor. Arkasına yaklaşıp bir parmak atmış. Gergedan hışımla geriye dönmüş, bakmış ki çakal, mail aklına gelince gıkını çıkartmadan 'La havle..' çekip yürümüş.

Biraz sonra çakal bakmış bir Fil ağaçtan meyve koparıp yiyor. Ona da yaklaşıp bir parmak atmış. Fil kendine parmak atanı ezmek üzere dönmüş, bakmış ki çakal, maili de düşünüp vazgeçmiş.

Çakal biraz daha gitmiş, bakmış bir erkek Ayı kovandan bal yiyor. Gidip ona da parmak atmış. Ayı bir hışımla dönüp çakalı yakalamış, yatırmış bir güzel becermiş..

Çakal, yalpalaya yalpalaya yürürken bir yandan söyleniyormuş;
'Ayı oğlu ayı, yine maillerine bakmamış'

Beşiktaş ve Mustafa Denizli

Bal yapmayan arı Beşiktaş ...
Bal yapmayı deneyeni de çıkarıyor Mustafa Hoca ...
Tavşanları ile temas halinde ...
Her maç birisi baş role soyunuyor ...
Ernst'i ne zaman stoperde göreceğiz merak içindeyim ...
Ya da Toraman'ı sol bekte !
Bekleri İsmail ve Rıdvan olana kadar deneyecektir ...
Bir kere denese aklın yolunun bir olduğunu görecektir ...
Fink'i kesmemesi gerektiğini 2 mağlubiyet gösterdi ...
Bobo'dan sol açık olmayacağını geçen sene sonunda anladı ...
Ama tavşanları işte ...
Unutmuştu ya kargaların yeni öğrendiklerini ...
Hatırlatırlar bu seri böyle giderse ...
Olan bizlere oluyor ...
Gol göremedik daha ...
Oynarsa mevkilerle daha da göremeyeceğiz gibi ...

Rakip Kayseri ...
Geçen sene gol atamayan takımdan eser yok ...
Topuz'un her yerden vurması sözkonudu değil ...
Cangele ve Makakula formunun zirvesinde ...
Troisi can yakar , dikkat ...
Defansları zaten taş gibi ...
Gol atmayı beceremeyen bir rakip için ne güzel değil mi ?
Mamur ve Hurma pankart ve tezahüratların öznesi olur ...
Galibiyet ise bayram hediyesi ...
Serdar Özkan'a güveniyorum ...
(Ulan bu cümleyi ben mi kurdum !)

Taraftar hala çok kötü ...
Daha sezon başlamadan sanki şampiyon yapmışcasına ...
Quaresma diye bağırmalar ...
İlk İnönü'deki maçta orucun da etkisiyle etkisiz haller ...
8 milyon euro bayıldık biz sana ile başlayıp ...
Beşiktaş forması giyen bir futbolcuya küfür etmeler ...
En sonunda Ali Sami Yen ve Metin Oktay rezaletleri ...
Manchester maçında bile tam anlamıyla olmadı ...
Olamadı ...
Kapalı tarihinin en kötü zamanlarını geçiriyor ...
Şimdi seçim dönemine gireceğiz ...
İnşallah karışmazlar , karıştırmazlar ...

Tabata sorumluluk almak bir yana ...
Fark yaratmak ve yeteneklerini göstermek şöyle dursun ...
Sanki Yasin Sülün gibi oynuyor ...
Yoksa bana mı öyle geliyor ...
2 maç gördük veya henüz göremedik ...
Konuşmak için erken ama 8 milyonu geri almak için geç ...
Delgado , Yusuf ve Tello üstüne Tabata ...
Helal be Mustafa Denizli ...
Dördünü toplasan 10 numara etmeyecek adamları ...
Seyrettiriyorsun bizlere ...

Not : Bugünkü tavşan bakalım kim olacak ...

Trabzon - Antalya 3-1

Trabzonspor'un iç saha performansı ile Mehmet Özdilek'in elinin değdiği Antalya defansının karşılaşacağı düşünülürse sıkıcı bir maç bekliyordum . Gol gecikecek , seyirci homurdanacak , futbolcuların eli ayağına dolaşacak ve forvetler dağ taşa vuracaktı . Aslında ilk yarısı aynen bu şekilde oldu . Selçuk İnan defansın önünde yetenekleri kısıtlanmış ve kendisine top kesici görevi verilmiş , fark yaratacak isim Gustavo Colman'a top dahi gelmiyor ve ileri ikili Umut ile Gökhan savruk hallerinden örnekler sunuyorlardı . Devre böyle biter derken Selçuk İnan'ın güzel asisti ikinci yarının daha zevkli geçeceğini müjdeledi . Sazı eline alan Colman ve Gabriç kırkbeş dakikanın ikincisine damgasını vurdu . Selçuk'un orta sahaya yaklaşmasının da galibiyette payı var . Necati ile Veysel'in kötü performansları sonucu belirledi . Dikkat çeken isim , Yattara , Alanzinho ve Engin Baytar gibi kanat oyuncularının olduğu bir kadroda direkt onbir çıkacağını ispatlayan Gabriç bana göre . Sol tarafta klasını gösterdi ve 2 asist yazdırdı tabelasına . Colman geçen haftaki 3 asistini bugün 1 golle süslerken Umut ve Gökhan yedek beklemeyeceklerini Hugo Abilerine gösterdi . Güzel maç oldu esasında . Ama ben Mehmet Özdilek'e üzüldüm . Taraftarı yok , para yok , sponsor yok , Jedinak , Sergey ve Necati dışında takımında elle tutulur oyuncusu yok . Buna rağmen geçen sene ikinci yarı bu takımı biraz da Tita sayesinde ligde tuttu , bu sene işi çok zor . Haftaya Fenerbahçe ile oynayacaklar , Ömer Çatkıç , Fatih Ceylan , Yalçın sakat , Sergey cezalı . Son haftaya kadar düşme korkusunu yaşayacaklar gibi görünüyor . Trabzon ise şampiyon olamasa bile sezon sonunda ilk 5 içine yazdıracaktır ismini . Tabi beklenmeyen bir mağlubiyette hocasının görevine son verilmez ise ...

17 Eylül 2009 Perşembe

Tekirdağ Rakısı ve Yusuf Şimşek


Dün özel işlerim sebebiyle günü birlik Tekirdağ yapıp geldim . Tekirdağ'a gitmişken Özcan'da köfte yemeden ve şehir dışına satışı yapılmayan rakısından almadan olmazdı , olmadı da ! Resimdeki şişe odamın buzdolabında bayramı bekliyor . Bense bir gün önce oyuna girip , her çalımına küfür ettiğim Yusuf Şimşek'in bu rakıyı aldığım tekel bayiinde çekilmiş fotoğrafına takılmış durumdayım . Sakallarından mütevellit yeni gibi duruyordu fotoğraf ve sigara paketleri bölümünde ''Bakın buradan kimler alışveriş yapıyor'' konulu serginin baş rolüne soyunmuştu . Gerçi sergi tek resimlikti ama olsun . Esasoğlan rakı , Yusuf figüran ... Tekirdağ güzel , köfte güzel , Beşiktaş kötü ! Kötüsü de içirtiyor , iyisi de . Ya üzüntüden ya keyfiten . Bilen bilir Türkiye'de kaç büyük olduğunu ...

Bu Tekirdağ Rakısı ...
Bunu içersen ; Tekel fabrikası kazanır , Tekel Bayiileri kazanır , meyhaneler kazanır , peynirciler kazanır , mezeciler kazanır , balıkçılar kazanır , anason üreticisi çiftçiler kazanır , şişe üreticisi kazanır , nakliyeci kazanır , taksiciler kazanır ...
İçtikten sonra kaza yaparsan ; kaportacı kazanır , tamirci kazanır, hastaneler kazanır, doktorlar kazanır ...
Kaza yapıp ölürsen; mezarcılar kazanır , tabutçular kazanır , imamlar kazanır , çiçekçiler kazanır , lokmacılar kazanır ...

Velhasıl tüm Türkiye Kazanır ...
Bir tek sen kaybedersin .
Krizin etkisi yok olur gider ...

14 Eylül 2009 Pazartesi

Hey Hey Hey Taksi ...

İstanbul'da taksi ücretleri yeniden düzenlendi . 2 TL olan açılış 2,5 TL'ye , 1,3 TL olan kilometre ücreti 1,4 TL'ye çıktı , gece tarifesi kalktı . Ne mutlu İstanbullu'ya !

Rakı Pilatese Karşı !

800. Post

Beşiktaş Tribünleri ve Ali Sami Yen ...

Her türlü şike , şaibe , teşvik primi , doğan , şahin , Malatya , Denizli , Ankaragücü , Ali Tanrıyar , Ergun Gürsoy , Adnan Polat , turnike eziyeti , bir türlü yetiştirilemeyen eski açık çatısı , tezgah söylentisi ve ezeli rekabete rağmen ...

Ali Sami Yen gibi camiasının sembolü olmuş , stadının ismi yapılmış ve hayatta olmayan bir kişiye edilen küfürleri tasvip etmediğimi belirtir , aynı tribünü paylaşsak bile aynı duygları asla paylaşmadığımı eklerim . Beşiktaşlıyım diyen birilerinin bu tür kutsal sayılan varlıklara sövmesini kabul edemiyorum . Hele ki bahsedilen şey fark yaratmanın kitabını yazan bir tribün ise . Yaratıcılık yoksunu olan ve içinde musalla taşına küfürü barındıran Galatasaray'ın ahmak tezahüratını da aynı saymayı unutmuyorum . Yeter Demirören diye bağırmalarını bile daha sevimli buluyorum . Beşiktaş tribünleri bu sene camiaya ayak uydurdu sanki , kötü başladı , hiç de iyi gitmiyor . Salı günü anlarız işin aslını astarını elbet ...

13 Eylül 2009 Pazar

Zaman

Mustafa Denizli'nin derbi tercihleri diye absürd bir yazı yazmayı planlıyordum bu sabah . Üstümdeki gerginlik geçmiş , bir sonraki güne ulaşılmış ve 3-0 'lık utanç skoru hazmetmiş sanıyordum kendimi ancak ne mümkün ! Henüz hazır değilmişim demekki ... Yangının büyüklüğünü anlamak için biraz geri çekilip bakmak gerekiyor . Zaman çok elbet konuşacağız ...

Eyvallah Mı ?


Serdar Özkan 4 tane atamadı ... Kabul ...
Mustafa Denizli'nin kafası yerinde değil ... Kabul ...
Rüştü Rençber tam bir sepet ... Kabul ...
Galatasaray iyi takım ... Kabul ...
Fink ile başlasan daha iyi olurdu ... Kabul ...
Ekrem'den ön libero olmaz ... Kabul ...
Holosko neden yedekti ... Kabul ...
Bobo neden oynamadı ... Kabul ...
Tabata neden çıktı ... Kabul ...
Yaşlı Yusuf'tan ne beklendi ... Kabul ...
Tello yol yorgunu da Elano bakkaldan mı geldi ... Kabul ...
Yönetim bu işi bilmiyor ... Kabul ...
Beşiktaş bu sene çok kötü ... Kabul ...

Bunların hepsine eyvallah da ... Peki sahadaki hakeme ne diyeceğiz ? Ona da mı eyvallah ? Takdir hakkı kavramını sarı kırmızıya boyayan , Bobo 'nun biçilerek düşürüldüğü pozisyonda penaltıyı görmeyen , ceza sahası dışında elle oynayan kaleci konusunda yetenekli ve tercrübeli olduğu halde gözüne bir anda perde inen , Sivok ile Tabata'ya neden sarı kart gösterdiğini bilmeyen , yardımcısının gözünün önünde Serdar Özkan'ın itilip çekildiği , yere savrulduğu iki pozisyonu da çözemeyen , Mustafa Sarp'ın surata tekmesini , tehdit ve bağırışlarını anlamayan , bu süre zarfında duran oyun için sadece 1 dakika ekleyecek kadar zaman cahili olan , yıllardır süregelen Ali Sami Yen gelenekseli penaltı - kırmızı kart ikilisine yol açmasa bile art niyeti yüzüne vuran bir hakeme ne diyeceğiz ? Eyvallah mı ?

Bak yine söylüyorum hatta gerizekalılar için bir daha tekrarlıyorum ... Herşeye eyvallah . Beşiktaş'ın kötü olması birşeyi değiştirmiyor . Ya da kötü futbolu hakeme bağlayacak kadar Yıldırım Demirören sarsaklığında da değilim . Erman Toroğlu gibi Rüştü'ye kızıp Leo Franco'yu övecek , Şansal Büyüka gibi etliye sütlüye Fenerbahçe olmadığı zaman karışmayacak da değilim . Sadece merak ediyorum . Bu hakem denilen ve adaleti sağlamakla görevli olan arkadaşa ne diyeceğiz ? Eyvallah mı ?

Aynı yere iki defa YILDIRIM düşmez derler . Peki İbb maçında iki golü vermeyen bu düdük değil miydi ? Geçen sene Servet Çetin bir benzerini attığında hakem hocaları (!) ve dekoder satıcılarının benzetemediği pozisyonda iptal kararı veren düdük hani ! Deplasmanda 3-2 yendiğimiz Trabzon maçında Rüştü'yü haksız yere atan hakem işte . İnönü'deki yine bir Trabzon maçında 49.dakikada İbrahim Toraman'ı kırmızı kart ile dışarı yollayan sonra durumu eşitlemek adına Barış Memiş'i attıktan sonra kapalıdan ''Eyyamcı Bülent'' yakarışlarına maruz kalan ! Nasıl bir YILDIRIM ulan bu ?

Yıllardır aynı sahne aynı oyun aynı kişiler ... Dekor değişiyor sadece . Bazen Ali Sami Yen bazen de Saraçoğlu ... Verilmeyen , görülmeyen , süzülemeyen kelimelerin karşılığı siyah beyaz ... Ama sevinenler daima rengarenk . Hak etse ne olur hak etmese ne olur ? Önemli olan nasıl olursa olsun kazanmak , dekoder satmak , gazete aldırmak , televizyon izletmek , güçlü lobi yaratmak , güçsüze bir daha bir daha bir daha vurmak ... Vurun oğlum ... Vurun ... Koymaz bize . Alışığız ezelden . Böyle durumlar karşısında sokarız elimizi cebimize yakarız sigaramızı bakarız keyfimize ... Başımız dik yolumuzdan dönmeyiz ... Ağzımızda bir şarkı mırıldanması bile güzel ...

Bitmesin dertler ...........

Çifte Standartın Tarifi !


TRABZONSPOR: 2 - BEŞİKTAŞ: 3

Stat: Hüseyin Avni Aker

Hakemler: Bülent Yıldırım x, Baki Tuncay Akkın x, Nihat Mızrak x

Trabzonspor: Tolga Zengin x (Dk. 32 Ahmet Şahin xx), Serkan xx, Tayfun xx, Erdinç xx, Celaleddin xx (Dk. 78 Mustafa Keçeli x), Hüseyin xx, Ayman xx, Ceyhun xx, Yattara xxx (Dk. 68 Ergin Keleş), Gökdeniz xxx, Umut xx

Beşiktaş: Rüştü xx, İbrahim Toraman xx, Gökhan xx, İbrahim Üzülmez xx, Ali xx, Cisse xx, Serdar Kurtuluş xx (Dk 62 Mehmet Yozgatlı x), Burak xxx (Dk. 75 Koray ?), Tello xx, Mert Nobre xx (Dk. 68 Bobo xxx), Delgado xx

Goller: Dk. 1 Gökdeniz, Dk. 6 Yattara (Trabzonspor), Dk. 22 Burak, Dk 26 Delgado (Penaltıdan), Dk. 73 Bobo (Beşiktaş)

Sarı kartlar: Dk. 74 Ceyhun (Trabzonspor), Dk. 87 Mehmet Yozgatlı (Beşiktaş)
Kırmızı kart: Dk. 79 Rüştü (Beşiktaş)

Not : Trabzon-Beşiktaş maçında Rüştü’yü haksız yere oyundan atan Bülent Yıldırım, Ali Aydın’dan 7.8, Mahmut Çetiner’den ise 7.7 aldı.

11 Eylül 2009 Cuma

Tarihi Nasıl Kaçırdık?AdanaDemirspor-Livorno

Her şey şehir efsanesi gibi başlamıştı, Adana Demirspor Livorno'yu konuk edecekti ve biz de tarihi bir olaya tanıklık edecektik. Ne yazık ki şanslı olan 15.000 biletli seyirci dışında 70 Milyon nüfuslu ülkede bunu izleyebilen hiç kimse olmadı. Cuma günü bu ülkede tarihi bir maç oynandı ama futbolun her şeyiyle yankılandığı, her alanda konuşulduğu topraklarda bizim gibi futbolun peşinde bıkmadan usanmadan koşanların elinde hiç bir bilgi yok. Konuşacak bir şeye, yapılacak farklı yorumlara sahip değiliz. Dünya çapında ses getirmesi gereken, Türk futbol tarihinde bir ilk olan, modern futbolu rafa kaldırıp 1950'lerin, 1960'ların ruhunu yaşatan bu tarihi maçı kamuoyumuzun, Türk basınının ve medya kuruluşlarının işgüzarlığı ve ilgisizliği sayesinde izleyemedik. Elimizde DHA'nın 4-5 dakikalık görüntüleri ve kendi yayın kuruluşlarındaki birbirinin kopyası haberleri, NTV Spor'un bir kaç haberi ve çekimiyle Anadolu'dan Futbol'un yazarı Hüseyin'in yazıları var bilgi olarak. Cuma gecesi Türk futbolu için nasıl tarihi ve unutulmaz bir gece olduysa Türk spor yayıncılığı için de aynı oranda tarihi ve utanç dolu bir gece oldu bizce.

Öncelikle DHA ve NTV'nin hakkını verelim, canlı yayın yapmamış olsalar bile ileride bahsedeceğimiz gibi siyasi yönü olan böyle bir müsabakadan bizi haberdar etmek için verdikleri çaba da önemliydi. Özellikle NTV'nin canlı bağlantıları ve Bağış Erten'in oraya gitmesi tatmin ediciydi. Yenilsen De Yensen De'yi sunarken konsept olarak bu maçı temel almaları da zaten işi önemsediklerini gösteriyor. DHA da elindeki görüntüleri diğer yayın organlarıyla paylaştı, kendine bağlı olan bir kaç gazetede haber yaptı bunu. Çaba harcayanların emeklerine ve çabalarına saygımız sonsuz elbette ancak futbol tarihimizde bir ilki yaşadığımız bu festival gibi olayla ilgili tüm verileri 10 dakikada izleyip-okuyup bitiriyoruz. Bu kadar kısa sürmemeliydi bir tarihe tanıklık etmek.

Şimdi Livorno'nun Türkiye'ye gelişinin belli olmasından sonra aşama aşama yaşanan olaylara ve bir tarihin gözümüzün önünden nasıl kaçıp gittiğine bakalım.

O olaya tam anlamıyla girmeden önce şuna değinelim : İlk paragrafın sonunca "bizce" diye kişisel bir ifade kullanmış olabiliriz ancak bunu açmak gerekir. Düşüncemiz bu olsa da kişisel olarak değil, ülke genelinde de hayati önemi olan bir olaydı bu sonuçta. Türkiye'nin 3. kademe ligi olan TFF 2. Lig takımı Adana Demirspor, Avrupa'nın 3 dev liginden biri olan İtalya Serie A'dan bir takımı Türkiye'ye getiriyor. Bu olay sadece Adana Demirsporlular'ı değil, en büyük rakipleri Adanasporlular'ı ve stada giremeyen tüm Adanalılar'ı, Anadolu'da futbolun peşinden koşan tüm tribün emekçilerini, karşılaşan iki ekibin ortak noktası olan solcuları ve solcuların da siyasi arenada en büyük rakibi olan sağcıları da ilgilendiriyor. Maça ilginin ne kadar fazla olduğunu anlamak için İzmir'den Yalı'nın, İstanbul'dan Çarşı'nın, Ankara'dan Alkaralar'ın ve çeşitli yerlerden bir çok taraftar grubu üyelerinin tribünde yer aldığını hatırlatalım. Futbolu kıyısından köşesinden tutan herkes kendini bir de siyasete adayanlar için zaten bulunmaz bir nimetti bu maç.

Artık yayın konusuna geçebiliriz tamamen. Bu maçın oynanacağı kesinleştiği zaman ilk olarak Adana Demirspor ve NTV Spor arasında ufak bir görüşme oluyor. Anlaşmaya varılamıyor ilk aşamada. Tabii bu 2 yönü var, Adana Demirspor ve NTV olarak ayrı ayrı bakmak gerekiyor. Aslında ikisi de farklı açılardan aynı yola çıkıyor ama açıklamalardaki ufak farklılıklar ilginç tezatlara da sebep oluyor. Öncelikle NTV'ye sorduğumuzda NTV tarafından canlı yayın konusunda bir niyet olduğu, görüşmenin yapıldığı ancak anlaşmanın sağlanamayıp sonuçsuz kaldığı söyleniyor. Bu gelişmelerin ardından Adana Demirspor başkanı aynı zamanda bir Adanasporlu da olan Güntekin Onay'ı arıyor ve bu maçın yayını konusunda bir ricada bulunuyor. Araya başkaları da sokuluyor ancak NTV ikinci aşamada pek de niyetli olmuyor yayın konusunda. Kısacası "bakarız" deniyor ve geçiştiriliyor olay. Detaylı görüşüp de anlaşılamama gibi bir durum yok ortada ama devamında da konuşulan bir şey yok. Öylece askıda kalıyor kulüp ile NTV arasındaki görüşme. Olumlu sonuç alınamamasındaki sebebin mali konular mı yoksa maçın siyasi durumu mu olduğu konusunda bir kanaate varamıyoruz yani. NTV'nin bu maçı kimseye kaptırmayacağını düşünürken yayın konusunda ciddi sayılabilecek bir gelişmenin olmayışı bile düşündürücü. Burada ilginç bir nokta da NTV'nin maçı yayınlamamasına rağmen bu işe en çok özen gösteren kanal olması ve diğer kuruluşların önünde yer alması, garip bir tezat oluşuyor bu açıdan bakınca.

TRT cephesinde ise olaylar başka bir boyut alıyor. NTV cephesindeki gibi basit bir ilgisizlik hikayesi değil olay. İlk başta ücretsiz yayınlayalım diyor TRT. Bu işin en tepesindeki kurum olduklarını söyleyip kulüple ücretsiz yayınlanması için anlaşmak istiyorlar, bir nevi ültimatom yolluyorlar kulübe. Ya parasız yayınlarız ya da yayın yapmayız diye. En azından sembolik bir ücret ödenmesi ve az da olsa bu güzel girişim için destek olunması isteniyor kulüp tarafından, TRT para vermemekte direniyor. Kulüp devreye AKP Adana Milletvekillerinden birini sokmak istiyor. Telefon görüşmesi yapılıyor ve TRT'den yayının yapılıp kulübe makul bir ücret ödenmesi yolundaki istekler iletiliyor. Bilin bakalım bir vekil bu tarihi maç için seçildiği ilin takımına nasıl destek oluyor ?.. Herhangi bir girişimde bulunmayıp kendisini vekil seçen ili böyle mükafatlandırıyor. Devletin elindeki kanala bir milletvekili olarak açıp rica etse ve bu maç TRT3'ten yayınlansa herkes tatmin olurdu. Ancak milletvekili bunu yapmadı, TRT yönetimi de bu güzel girişime finansal olarak destek sağlamayınca canlı yayın konusundaki son umut da uçup gidiyor. Tüm bu olumsuz görüşmelerin ve sonuçsuz çabaların ardından TRT maçın siyasi yönünü sebep gösterip yayınlanmama gerekçesini böyle açıklıyor kulübe. Mali konuların önüne perde çekilip ana sebep buymuş gibi gösteriliyor bir bakıma. Gerçi ana sebep olduysa o daha da vahim ya neyse, siyaset olayına girmeyelim, bizim tek derdimiz futbol. Her fırsatta Anadolu takımlarının gelişmesini savunanların, kendi normal reytinglerini fazlasıyla aşacağı neredeyse garanti olan böyle bir tarihi organizasyonu bedavaya getirme çabalarını da Türk futbolundaki kısır döngünün cevabını arayanlar için verilmiş en güzel cevap olarak addediyoruz.

Kaçırdığımız tarihi fırsatın verdiği üzüntü ve buna bağlı hayal kırıklığının etkisiyle elimizin uzandığı her yere uzanmaya çalıştık bize göre medya ayıbı olan bu olayın detaylarını öğrenebilmek için. Bunca bilgiye ulaştıktan sonra üzerine daha fazla yorum yapmak, işin siyasal boyutlarına karışmak pek bizim işimiz değil. Yukarıdaki olaylar çerçevesinde kaçan fırsat konusunda herkes gibi bizim de düşüncelerimiz var fakat bizim aklımız fikrimiz futbol. Bu yüzden kimseyi yönlendirmeden ulaşabildiğimiz bilgileri sizlerle paylaşmak istedik. Gönül isterdi ki stadın kapasitesi doğrultusunda 15 binle sınırlı kalan bu tarihe tanıklık eden birey sayısı çok daha fazla olsun ama olamadı maalesef. Muhtemelen önümüzdeki sezon bir fırsatımız daha olacak bu şölen için. Bu sefer yer İtalya olacak. Bizim medya kuruluşlarımız akıllanır mı bilmiyoruz ama İtalyan TV kuruluşlarının tutumunu da merakla bekliyoruz. Bu tip olaylara son derece alışık olan ve bir çok takıntıyı aşıp demokratikleşmeyi başarmış olan İtalya'da yayın sıkıntısı olmayacağını düşünüyoruz aslında. Olmadı İtalya yollarına düşebiliriz şu heyecan ve merakla...

TV yayını konusunda canlı yayın olmasa bile izleyiciye maç sunulamaz mıydı diye düşünüyoruz. 90 dakika kaydedilir ve maç sırasındaki tatsız durumlar ve siyasi olaylar kırpılıp 60-70 dakikalık çok geniş bir özet şeklinde yayınlanabilirdi.

NOT : Bu yazı ile ilgili eleştirilerinizi ve itirazlarını violafranchi@gmail.com veya tanjuern@hotmail.com adresine iletmenizi rica ediyoruz. Destek olan ve şu an bu yazıyı okuduğunuz tüm blog sahiplerini destek olmalarına rağmen olası bir tatsız duruma karşı korumak için sorumluluğu fikrin oluşmasını sağlayan bu iki arkadaşımız üstleniyor.

NOT 2 : Yazı konusunda Blog İdman Yurdu ve Futbloglar gibi blogları toplayan oluşumların herhangi bir desteği yoktur. Tamamen kişisel olarak haberleşilerek böyle bir tepki düşünülmüştür.

NOT 3 : Yazı içerisinde de defalarca belirtildiği gibi amaç asla siyasi değildir, herkesin tek tepkisi bu tarihi ve eğlenceli maçı canlı canlı tüm detaylarıyla izleyememiş olmaktır.

Bu Otel Amsterdam'da Olmalı ...

Benzin Pompası Nasıl Acaba ?

Oldu Anam !

Kokmasın Ama ...


Hafta Sonu Evde Oturmalı


12 Eylül Cumartesi
16:30 Wolfsburg - Leverkusen (TRT 3)
17:00 Manchester City - Arsenal (Spormax)
17:00 Stoke City - Chelsea (Spormax)
19:30 Tottenham - Manchester United (Spormax)
21:00 Galatasaray - Beşiktaş (Lig TV)
21:00 Espanyol - Real Madrid (NTV)
21:45 Lazio - Juventus - (NTV Spor)

13 Eylül Pazar
14.00 Birmingham - Aston Villa (Spormax)
16:00 Inter - Parma (NTV Spor)
16:30 Werder Bremen - Hannover 96 (TRT 3)
17.00 İBB - Trabzonspor (Lig TV)
18.15 Fulham - Everton (Spormax)
21.00 Bursaspor - Fenerbahçe (Lig TV)
22:00 Monaco - PSG (Kanal A)

Not : Yağmur başladı ...

Askerlikten Muaf Tutulma Talebi

Aşağıda anlatılan bu olay resmi kayıtlardan alınmıştır .

Talep : Saygı değer hakim bey ;
Saygılarımla size açıklama özgürlüğümü kullanarak bazı şeyleri bildirmek istiyorum . Umarım bu durumu en kısa zamanda açıklığa kavuşturursunuz . Şu günlerde askerliğe çağrılacağım . Adım Cafer Keskinbıçak . 24 yaşındayım ve şu anda 44 yaşında olan Mahmure adındaki dul bir bayanla üç yıl önce evlendim . Evlendiğim kadının şu anda 25 yaşında Düriye adında bir kızı var ve babam Ferit Keskinbıçak ise bu bahsetmiş olduğum üvey kızım Düriye ile geçen yılın Ocak ayında evlendi . Böylelikle babam , karımın kızı ile evlendiği için damadım olmuş oldu . Aynı zamanda , üvey kızım da babamla evlendiği için üvey annem olmuş oldu . Karımın geçen sene benden hamile kaldığı ve Kamil adını koyduğumuz bir oğlumuz oldu . Oğlum Kamil , üvey kızım Düriye nin erkek kardeşi ve aynı zamanda babamın da hem kayınbiraderi hemde torunu , üvey annemin de erkek kardeşi olduğu için benimde dayım oldu . Babamın eşi yani üvey kızım Düriye geçen Kasım ayında babamdan bir erkek çocuğu dünyaya getirdi ve adını Arif koydular . Arif de babamın oğlu olduğu için benim de erkek kardeşim ve de kızımın oğlu olduğu için de benim torunum oldu . Yani bende aynı zamanda torunum olan Arif in erkek kardeşi oldum . Ayrıca bir annenin evladının babası eşi olduğuna göre bende eşinin kızının babası olmuş oldum . Aynı zamanda kızımın erkek çocuğunun da erkek kardeşi oldum . Kısacası ben şimdi aynı zamanda üvey kızım Düriye'nin oğlu Arif'in de büyük babasıyım . Sayın hakim bey sizden ricam , benim askerlik görevimden muaf olmam yönünde karar vermenizdir . Zira şu anda ben ; babam Ferit Keskinbıçak'ın oğluyum . Babamın üvey kızım ile olan evliliğinden doğan Arif Keskinbıçak'ın babasıyım . Bu durumda , sizde iyi biliyorsunuz ki mevcut kanunlarımız uyarınca büyükbaba , baba ve oğul aynı zamanda askerlik yapamazlar . Saygılarımla . Cafer Keskinbıçak.

Karar : Adıyaman ili ...... ilçesi ...... Asliye Hukuk Mahkemesince Adli Takiplik raporunda belirtilmiş olan psikolojik rahatsızlıklarından ve aile içindeki dengesizliklerden dolayı Cafer Keskinbıçak'ın askerlik hizmetinden muaf tutulmasına ve askerlik şubesindeki dosyasına bu şekilde işlenmesine karar verilmiştir .

YUH

Siyah-beyazlı takımın, 15 Eylül Salı günü BJK İnönü Stadı'nda yapacağı karşılaşmanın biletleri bugün saat 14.00'ten itibaren Biletix gişelerinden satışa sunulacak.

Saat 21.45'te başlayacak karşılaşmanın bilet fiyatları şöyle:

VIP Üst B ve E: 650 TL
VIP Üst A ve F: 450 TL
VIP Alt A ve F: 250 TL
VIP Alt B ve E: 320 TL
VIP Alt C ve D: 400 TL
Numaralı Orta: 250 TL
Numaralı Kenar: 225 TL
Kapalı Üst: 200 TL
Kapalı Alt: 175 TL
Yeni Açık: 75 TL
Eski Açık: 75 TL

10 Eylül 2009 Perşembe

Ters Manyel İstatistikleri

ters manyel

-- Site Summary --
Visits


Total ....................... 21,259
Average per Day ................ 222
Average Visit Length .......... 1:54
This Week .................... 1,553

Page Views

Total ....................... 31,032
Average per Day ................ 284
Average per Visit .............. 1.3
This Week .................... 1,991

9 Eylül 2009 Çarşamba

Altına İmzamı Atıyorum ...

İsimlere değil, adayların listelerine ve projelerine göre değerlendirme yapıp, karar vermenin doğru olduğuna inanıyoruz...

Her ne olursa olsun, çıkacak bir başkan adayı seçimi kazansa da, kaybetse de, kazanan Beşiktaş olacaktır.

Beşiktaş gibi, Demokrasiye inanan büyük bir camiada 6 yıldır aday çıkmaması acı verici bir olaydı..

Kulübün sahipsiz olmadığını, her zaman bir başkan adayının mevcut olduğunun bilinmesi gerekir...

Bu konuda bir adım atan Murat Aksu`yu, aldığı karardan dolayı kutluyoruz...

1903 Cemiyeti

İstanbul Ağlıyor ...


Dün gece hiç uyanmamışım . Gece neler olmuş neler ! Sabah acı acı çalan bir telefon . İstanbul felç olmuş haberi ! Hemen televizyonu açtım . Haber kanalları canlı bağlantılarla İkitelli bölgesini gösteriyor . İkitelli Bölgesi benim çalıştığım yer . Her gün lastik izi bıraktığım şeritlerin ismi olan Basın Ekspres yolunda sel can alıyor , sular iki metreyi bulmuş , araçlar sürükleniyor . Kamyonların boyuna ulaşan suları görüyorum ekranda . Botlarla kurtarılmayı bekleyenler ! Çıktım evden 3 saat gecikmeli geldim işe . Ara yollardan ve arkalardan kaçmasam imkansızdı . Gelirken Bağcılar , Mahmutbey yolu arkası ve gecekondu mahellerini gördüm . Tüm millet dışarıda evlerine giren suları kovalarla atıyorlardı . Sokaklarda insanlar küreklerle kaldırımları kırıp suya gider yolu açıyorlardı . Önce ilk küfür belediyeye . Sonra Saray Muhallebecisi ve valiye . Megaköy İstanbul'un haline bak veryansınları içimden tekrarladığım sözler . İnternetten ayrıntılı bakınca anlıyorum ki durum kesinlikle afet . Bir senenin yağış ortalaması sadece yarım saatte düşmüş . Son 80 yılın en büyük yağışı . Metrekareye tam 90 kilogram ! Şu an bu dakika itibariyle 23 ölü var . Tırda uyuyanlar , servisle işe giden kadınlar ve araçlarında mahsur kalan insanlar . Durum içler acısı . Allaha sığınmaktan ve gözü yaşlı olarak geride kalanlara sabır dilemekten başka yapacağımız birşey yok . Ateş düştüğü yeri yakıyor , ölenlerin mekanı cennet olsun . Rahmetli babamın bugün kırkıydı , bereket yağıyor diyecektim ama bu kadarı da fazla oldu . 09.09.09 günü olanlar bunlar . İstanbul ağladı , ağlattı ... Hem de maalesef gereğinden çok ağlattı !

Milli Maç Ekranı

Bugün
19:00 Ermenistan & Belçika - Kanaltürk
21:00 Bosna Hersek & Türkiye - Fox Tv
21:45 Almanya & Azerbaycan - Kanal A
21:50 İtalya & Bulgaristan - Trt 3
23:00 İspanya & Estonya - FutbolSmart
Yarın
02:00 Paraguay & Arjantin - NtvSpor
04:00 Brezilya & Şili - Spormax

POLİS

Meridian, Mississippi'de oturan 82 yaşındaki George Phillips, yatmaya giderken, karısı George'a yatakodası penceresinden bakarak bahçedeki kulübenin ışığını açık bıraktığını söyler.

George arka kapıyı açıp ışığı kapatır fakat kulübenin içinde hırsızların saklandığını farkeder.

Hemen polisi arar ve durumu bildirir. Polis ona hırsızların evin içinde olup olmadığını sorar. Geroge 'Hayır.' der. Bunun üzerine polis 'Şu anda tüm birimler meşgul. Kapınızı kitleyin. Memurlardan biri müsait olduğunda yanınıza gelecektir.' der.

George 'Tamam.' der. Telefonu kapatır ve 30'a kadar sayar. Ardından tekrar polisi arar ve der ki 'Merhaba, Birkaç saniye önce bahçe kulübemde hırsızlar olduğunu bildirmek için aramıştım. Bu konu hakkında daha fazla endişelenmenize gerek kalmadı çünkü az önce hepsini vurdum.' ve telefonu kapar.

Beş dakika içerisinde, altı polis arabası, bir SWAT Ekibi, bir Helikopter, iki itfaiye aracı, bir paramedik, ve bir Ambulans Phillips'lerin evindeydi ve hırsızlar suçüstü yakalanmışlardı.

Polislerden biri George'a, 'Yanılmıyorsam onları vurduğunu söylemiştin!' der.

George ise şöyle yanıtlar; 'Yanılmıyorsam tüm birimlerin meşgul olduğunu söylemiştiniz!'

6 Eylül 2009 Pazar

Bursalı Mısın Kadifeli Gelin ...

8 Milyon Euro Bayıldık Biz Sana ...



Küfür ettikçe bayağılaşıyorsunuz ... Neden bunun farkına hala varamıyorsunuz ?

20.000


10 Şubat 2009 Salı günü sizlere merhaba dedi bu site . Kaba bir hesapla 210 gün olmuş . Günde ortalama 4 posttan 780 post yazılmış olup , gündelik 100 kişiyle toplamda 20.000 ziyaretçi sayısına ulaşmış olduk . Kayıtlı 45 izleyicimiz var . Elbette 5 milyonu gören yanında esamimimz okunmaz ama takip eden , gelen , giden , okuyan , yorum yapan , beğenen , beğenmeyen herkese şükranlarımı sunuyorum . Sağolun varolun !

Adana Demirspor - Livorno Tribünleri



Meşalelerin sönmesi ile Çav Bella tezahüratının bitimiyle birlikte birilerinin anasının hatrını sormalarına dair tezahüratı duyabilen varsa söylesin lütfen . Bir daha bir daha dinledim . Yok ! Anlayamadım ...

5 Eylül 2009 Cumartesi

Akıl Akıl ..... Takıl !

Bu Sefer Tuttuğunuz Altın Olsun ...

Son Derbi

Ekşi Beşiktaş # Jokond # Eyvallah


Ekşi Sözlükteki güzel insanların oluşturduğu bir site Ekşi Beşiktaş . Toparlamışlar siyah beyazlıları beyin fırtınası şekliyle ve yüzlerce yorumla pekiştirerek gün aşırı takibi zorunlu kılıyorlar . Beşiktaş geçen her cümleye dikkat kesilen varlığımla arada bir yorum da yazıyorum sitelerine . Geçenlerde Şampiyonlar Ligi kuraları ile bir post yayınlamıştı yazarlardan biri , ki Jokond oluyor kendileri . Rakiplerimizi üçte üç olarak tahmin edene dvd vereceğim sözüyle heveslendirmişti . İçimden geçeni yazdım yorum bölümüne (Manchester-CSKA-Debrecen) ama tutmadı . Gerçi kimse tutturamadı . Sonuçlar açıklandı . Üçte iki tahminler arasından öncelik hakkı vermiş ve ödülü kazandığımı belirtmiş . Eyvallah . İletişim adresimin alınmasıyla iki güne kalmadı , vaad ettiği dvd elime ulaştı . The Dead Zone . 1983 yapımı bir Stephen King uyarlaması . Dün gece seyrettim filmi , güzeldi . Tam isabet bir seçim olmuş . Jokond'a tekrar teşekkürlerimi sunar Şampiyonlar Ligi çeyrek finaldeki rakibimiz için şimdiden tahminlerimi söylemek isterim . Tabi bir dvd daha vaad edecekse ...

Hayyam

İçin temiz olmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun, kaç para!
Hırka, tespih, post, seccade güzel;
Ama Tanrı kanar mı bunlara?

Var mı dünyada günah işlemeyen söyle:
Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle;
Bana kötü deyip kötülük edeceksen,
Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.

Felek ne cömert ne aşağılık insanlara!
Han hamam, dolap değirmen, hep onlara.
Kendini satmayan adama ekmek yok:
Sen gel de yuh çekme böylesi dünyaya!

Bu Akşam Televizyondaki Milli Maçlar

18.00 Ermenistan v Bosna (Spormax ,Armenia1TV)
18.00 Azerbeycan v Finlandiya (AZTV)
18.00 Rusya v Lihtenştayn (ORT Europe)
19.30 İngiltere v Slovenya (NTVSpor)
21.00 Danimarka v Portekiz (RTP International)
21.00 Türkiye v Estonya (ATV)
21.30 Slovakya v Çek Cumhuriyeti (TRT3)
21.45 Almanya v Güney Afrika (Kanal A/ZDF)
22.00 Bahreyn v Suudi Arabistan (Abu Dhabi Sports1)
03.30 Arjantin v Brezilya (NTV)
04.30 Şili v Venezuela (Arryadia)

Karikatür # 23


Semih'in Şortu

Madem ki Ermenisin ...

"Volkan , Gökhan Gönül , Gökhan Zan , Servet , Hakan Balta , Kazım , Hamit (Ceyhun Gülselam) , Emre Belözoğlu , Arda , Tuncay , Sercan''

Ligdeki form grafiği ile paralel çıkartılabilecek en verimli kadro . 12 puana sahip tepedeki iki takımın 8 oyuncusu ilk 11'de . Futbolculardan yana korkum yok . İnanmışlardır Dünya Kupasına gideceklerine . Ancak Fatih Terim acaba inanıyor mu ? Dün akşam biraz çekingen gördüm kendisini . Yıllardır süregelen atmaca ruh halinden eser yoktu . İnşallah bu tedirgin durumu akşam bizim çocuklara sirayet etmez . Kayseri'de kötü zemin kötü seyirci profili dış aktörler . İçte ise ligde 4 maçta 5 asisti olan Arda bile yeter Estonya'ya . Önemli olan zaten bu akşam değil Çarşamba . İkide iki galibiyetimiz sık görülmüyor . Ancak Afrika'ya gitmek için mecburuz . Yine göbeğimizi biz kesmeyeceğiz , yine başkasının eline bakacağız . Olsun alıştık . Akşam Bosna deplasmanda Ermeniler ile karşılaşacak . Saat 18:00'de Digitürk'ün 78 numaralı kanalı spormax canlı verecek maçı . Bir puan kaybı yine umutları yeşertecek . Haydi bakalım bekleyelim görelim . Tek söyleyecek şey kalıyor gerçi geriye ; Mademki Ermenisin Bosna'yı yenmelisin !

Trabzon - Sümela Manastırı


Cem Yılmaz'ın Trabzon turnesinden çıkardığı malzeme ile bir süre iş yaptığını hatırlıyorum . Bilmem ne camisini sorduğu amcanın aynı soruyu kendisine sorduğunu anlatır durur . Özellikle ordakileri ben fıkra sanıyordum meğerse gerçekmiş ifadesi çok komiğime gitmişti . Gel zaman git zaman bizim de yolumuz o taraflara düştü . Buna benzer bir olay da biz yaşadık . Hatırladıkça hala güleriz .

İki sene önce asker ziyareti sebebiyle Artvin'e gitmek gerekti . Atladık İstanbul'dan uçağa indik Trabzon'da . Oradan karayoluyla yaklaşık 5 saatte Artvin'e geçeceğiz ama gelmişken meşhur Sümela Manastırına uğrayalım istedik . Havalanından çıktık , kiraladığımız aracı teslim alırken bir abimize sorduk ;

- ''Dayı be , taa İstanbul'dan kalktık geldik . Gelmişken de Sümela Manastırını görmek istiyoruz . Çok methini duyduk . Nasıl gideriz acaba biliyor musun ?''

Dayı şöyle bir süzdü bizi , sonra burun kıvırarak Laz fıkralarının gerçek payı olduğunu bizlere bir kez daha hatırlattı ;

- ''Ya boşverin gençler ne gidiyorsunuz . Ben oraya her gün gidiyorum bir bok yok !''